• Osmanlı ve İslam

    Osmanlı ve İslam

    Osmanlı ve İslam

17-Dinlerin Birliği

Anasayfa » Osmanlı ve İslam » 17-Dinlerin Birliği
share on facebook  tweet  share on google  print  

17-Dinlerin Birliği

"Osmanlı ve İslam" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar
17-Dinlerin

DİNLERİN BİRLİĞİ

(Teslim dininden başka din olmamıştır.)

17-Hz. Âdem atamızdan, Hz. peygamberimize kadar teslim dininden başka din olmamıştır.

 İlk insan, hepimizin atası Hz. Âdem Allah’ın peygamberidir. Daha sonra gelen, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa, Allah’ın ulül Azim peygamberleridir. Hepsi haktır. Peki, niye getirdikleri dinlerin isimleri farklıdır? Bu sorumuza ilahiyatçıların verdiği cevap, dinler zamanla tekâmül etmiştir. Sonunda en kâmil din İslam vaaz edilmiştir. Diyorlar.

Bu görüş geçersizdir. Hiçbir zaman İslam’dan başka din olmamıştır. Yüce rabbimiz Haç suresi-78. Ayetinde, “…millete ebîkum ibrâhîm (ibrâhîme), huve semmakumul muslimîne min kablu…” mealen “…o, babanız İbrâhîm (A.S) 'ın dînidir. O, sizi daha önce de “Müslümanlar” (Allah'a teslim olanlar)olarak isimlendirdi…”  Buyurmaktadır. Ayette görüldüğü gibi dinimiz Hz. İbrahim’in Hanif-teslim dinidir. Hz. İbrahim’den önce de Allahû Tealâ dinini “Müslümanlar” (Teslim olanlar) olanlar olarak isimlendirdiğini anlıyoruz.

İslam, Arapça (slm) kökünden gelen teslim demektir. Müslim, teslim olan, Müslümanlar da (çoğul) teslim olanlar manasınadır. Allah da dininin ismini hep teslim olanlar manasına,  İslam olarak isimlendirmiş. Kur’ânı Kerimde teslim olmak ile ilgili pek çok ayet vardır. Özellikle A.İmran suresi-83. Ayette teslimlerden bahsedilmektedir. “Göklerde ve yerde kim varsa Tav’an ve kerhen (İster, istemez) ona teslim oldular.” Buyurulmaktadır.

A.İmran-84. Ayette de, "Allah'a ve bize indirilene ve İbrâhîm (A.S)'a, İsmâil (A.S)'a, İshâk (A.S)'a, Yâkub (A.S)'a ve Yâkub oğulları'na indirilenlere, Hz. Mûsâ'ya ve Hz. Îsâ'ya ve nebilere Rab'leri tarafından verilenlere îmân ettik. Onların arasından birini (diğerlerinden) ayırdetmeyiz. Ve biz O'na (Allah'a) teslim olanlarız. de.” Buyurulmaktadır. Görüldüğü gibi Müslümanlar nebiler arasında fark gözetmiyor. Hepsi mübarektir. Ayetin sonun da, biz ona teslim olanlarız denilmesi emrediliyor.

A.İmran-85. Ayette ise, “Ve kim İslâm'dan başka bir dîn ararsa, o takdirde kendisinden asla kabul edilmez ve o, ahirette "hüsranda olanlar"dan olur.” İfadesi ile konu tamamlanmaktadır. İslam’dan başka hiçbir din olmamıştır. Peki, Niye Hıristiyan ve Musevi denilmektedir. Sorumuzun cevabını kutsal kitabımızda arıyoruz. Bakara suresi-62. Ayette, “Muhakkak ki, âmenû olanlar ve Yahudi, Hıristiyan ve sabii olanlardan kim, Allah'a ve ahiret gününe inandı ve ıslâh edici ameller işlediyse (nefsini tezkiye etti ise ), artık onların mükâfatları Rab'lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.” Denilmektedir.

Ayette Hıristiyan ve Yahudiler (hâdû ven nasârâ) olarak ifade ediliyor. Bu isimler, o dönemin lisan anlayışı ile teslim olanlar manasında kullanıldığını tahmin ediyoruz. Zira Allah’ın sözünde hata olamayacağına göre, hata bizim anlayışımızdadır. Maide-27.Ayette, Hz. Âdem’in oğlu Kâbil, ağabeyi Hâbil’e “Seni mutlaka öldüreceğim” dediği zaman,  O da, “Allah sadece takvâ sahiplerinden (kurban)  kabul eder.” Dediği anlatılmaktadır. Bu gün bilinen “takva sahibi olmak” kavramı o zaman da varmış. Demek ki, Allah’ın dininde tekâmül yoktur. İlk başta ne varsa, bu gün de aynı şey vardır. Tekâmül olgunlaşma yaratıcı için değil, yaratılanlar için mevzu bahis olabilir.

Allah’ın emirleri zamanla insanlar tarafından yozlaştırıldığı (Hedefinden saptırıldığı) için, yeni nebiler gönderilerek, aynı dini emirler, zamanın anlayışına uygun olarak tekrar verilmiştir. Ayrıca, Hıristiyan ve Musevilerin ibadet şekilleri farklı olduğu ileri sürülmektedir. Bu ritüeller farklı olabilir. Ancak hedefin aynı olduğu bilinmektedir. Bu gün, Kur’ânı kerimde yer alan yedi safhada dört teslimin, Tevrat ve İncil’de de aynen korunduğunu biliyoruz.

Allahû Tealâ’nın, eski ahit denilen Tevrat ve İncil’de insanların hidayeti (Teslimler)  ile ilgi emirlerinin yozlaşmasına izin vermediği anlaşılmaktadır. A.İmran suresi-113.Ayette, “Onların (hepsi) bir değildir. Kitap ehlinden, gece saatlerinde kıyamda durup, Allah'ın âyetlerini tilavet eden ve secde eden bir ümmet vardır.” İfadesinde görüldüğü gibi Allah’ın kitap ehli dediği, Hıristiyan ve Musevi’ler arasında da, namaz kılanlar olduğunu anlaşılıyor.

A.İmran-114. Ayette de, “Onlar, Allah'a ve yevmil âhire îmân ederler, mâruf (irfan) ile emreder ve kötülükten nehyederler (men ederler) ve hayırlara koşarlar. İşte onlar, sâlihlerdendir.” İfadesinden sonra, artık kimsenin onlar farklı din mensubudur diyemeyeceğini düşünüyorum. Aksi halde Allah’ın ayetleri inkâr edilmiş olur.  Buna cesaret edeceğini sanmıyorum.

Bu konuları ilk defa duyan okuyucularımızın şaşırdığını tahmin edebiliyorum. Allahû Tealâ’nın bu hakikatlerini ilk öğrendiğimiz de, biz de çok şaşırmıştık. Çünkü yıllarca bize kitap ehli denen bu kardeşlerimizin batıl bir din mensubu, kâfir kişiler olduğu öğretilmişti. Fakat hamd olsun bu gün, Kur’ân gibi sağlam bir delilimiz vardır. Allah’ın koruması altında orijinal hali ile muhafaza edilmiştir. Teknolojik iletişimin çok geliştiği bu çağda artık araştırmadan körü körüne inanmak olmaz. Araştırılarak tahkiki imana ulaşmak söz konusudur.

Netice olarak, Âdem atamızdan günümüze kadar, Allah indinde İslam’dan başka din olmamıştır. İnsanlar farklı din mensubu oldukları düşüncesi ile birbirlerine düşman edilmiştir. Kavga ve savaşlar ile insanlar korku içinde yaşamışlar. Birikimlerini üstün gelmek için savaş makineleri üreterek harcamışlardır. Artık, çağımızda bu gerçekler insanlarımıza anlatılacak, sermayeler insanların refah ve mutluluğuna harcanacaktır.

Bu gerçeklerin idrak edilmesi için Allah’a yönelip, ona ulaşmayı dilemek zorunludur. (Yunus-7-8). Ancak, o zaman Allah uzuvlarımızdaki engelleri kaldırıp, antenlerimizi açıyor. (İsra-45-46). Gerçekleri idrak edebiliyoruz. Onun için gerçek mutluluğu yakalamak isteyenler hemen Allah’a ulaşmayı dilemelidir. Bu gerçeklerin tüm insanlar tarafından bilinip, herkesin birbirinin din kardeşi olduğunu idrak etmesi, böylece “sabigun-el ahirin” - (sonraki sahabeler) döneminin yaşanması dilek ve temennisi ile konumuzu tamamlayalım.

17 Mayıs 2011

 Lutfitumturk@hotmail.com                                                                                            Lütfi TÜMTÜRK

Kaynak : (Teslim dininden başka din olmamıştır.)
Tür : Diğer Tarih : 16.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Araçlar
       
facebook  googleplus  Twitter  Delicious  Digg this  
Sayfa Ziyaret Sayacı
18.151
facebook  googleplus  Twitter  Delicious  Digg this