BAKARA-88

Anasayfa » BAKARA Suresi » BAKARA-88
share on facebook  tweet  share on google  print  

BAKARA-88

"BAKARA Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<2/BAKARA-88>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَقَالُواْ قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَل لَّعَنَهُمُ اللَّه بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلاً مَّا يُؤْمِنُونَ

Ve kâlû kulûbunâ gulf(gulfun), bel leanehumullâhu bi kufrihim fe kalîlen mâ yu’minun(yu’minûne).

Ve dediler ki: “Bizim kalplerimiz kılıflıdır.” Hayır, Allah, küfürleri (sebebi) ile onları lânetledi. Bu sebeble ne kadar az îmân ediyorlar. 
1. ve kâlû : ve dediler
2. kulûbu-nâ : bizim kalbimiz
3. gulfun : kılıflı, örtülü
4. bel : hayır, bilâkis
5. leane-hum allâhu : Allah onları lânetledi
6. bi kufri-him : onların küfürleri, inkârları sebebi ile
7. fe : o zaman, bu yüzden
8. kalîlen mâ : ne kadar az, pek az
9. yu'minûne : îmân ediyorlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, İsrail kavmini küfürleri sebebiyle lânetlemiştir. Küfürde olmak, kişinin Allah'a ulaşmayı dilememesi halidir ve o kişinin kâfir olduğuna işaret eder. Bütün insanlar, doğdukları andan itibaren küfürdedirler. Aynı zamanda bütün insanlar, hanif fıtratının sahibidirler. Kendilerini hanif noktasına ulaştıracak, Allah'a teslim kılacak olan temel veriler, bütün insanlara verilmiştir.

Kişi tebliğe muhatap olduktan sonra, karşı çıkarak Allah'a ulaşmayı dilemezse, Allah onların gözlerine hicab-ı mesture koyar, kulaklarına vakra koyar, kalplerine ise ekinnet isimli bir engel koyar. İşte bu âyetteki gulf, İsra-46'daki ekinnettir.

17/İSRÂ-45: Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti hicâben mestûrâ(mestûren).

Sen Kur'ân'ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).

17/İSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).

O'nu (Kur'ân'ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur'ân'da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler.

58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne).

Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?

Kalbine îmân girmeden, kişi mü'min olamaz:

49/HUCURÂT-14: Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).

Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah'a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: “Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat ederseniz (Allah'a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.”

Burada "îmân'ın kalbe girişi." söz konusudur. Bu, mü'min olmanın temel şartıdır. Böyle bir şartın tahakkuku ise 4 tane inancın sahibi olunca olur:

  1. Kişi Allah'a inanacak.
  2. Allah'a ulaşmayı dilemeye inanacak.
  3. Ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasının farz olduğuna inanacak.
  4. Bunu kendisinin de gerçekleştireceğine inanacak.

Allah'a ulaşmayı dileyen ve bu istikamette kendisine düşeni yapan, mürşidine tâbî olan insanlar her devirde vardır. Ama bunlar gerçekten insanların pek azıdır. Ve bütün dînlerin içindeki durum ne yazık ki artık böyledir.


2/BAKARA-88

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve dediler ki: “Bizim kalplerimiz kılıflıdır.” Hayır, Allah, küfürleri (sebebi) ile onları lânetledi. Bu sebeble ne kadar az îmân ediyorlar.
Diyanet İşleri : “Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Dediler ki: kalplerimiz örtülü, kılıf içinde. İş öyle değil. Küfürleri yüzünden Allah onları rahmetinden uzaklaştırdı. Onun için azı, pek azı inanır.
Adem Uğur : (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) "Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Kalplerimiz (düşünü - algılamamız) koza (dünyamız) içindedir (hakikatimizi yaşayamayız)!" Hayır, belki de hakikati inkâr ettikleri için (lânete uğramışlar) Allâh'tan uzak düşmüşlerdir! İmanınız ne kadar az!
Ahmet Tekin : Peygamber yahudileri İslâm’a davet ettiği zaman onlar:
'Bizim kafalarımız, kalplerimiz Hakka kapalıdır, Allah’a verdiği taahhüdü yemiştir, kaşarlaşmıştır' dediler. Tam tersine, inkârları, küfürleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu sebeple içlerinden inananlar ve inandıkları şeyler ne kadar az.
Ahmet Varol : Ve bir de: 'Bizim kalplerimiz örtülüdür' dediler. [16] Aksine, Allah inkarcılıklarından dolayı onları lanetlemiştir. Artık çok az iman ederler.
Ali Bulaç : Dediler ki: "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkârlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder.
Ali Fikri Yavuz : Yahûdiler, Kur’an’ı anlamak ve bu kelâmı kabul etmek hususunda: “-Kalblerimiz örtülü ve kılıflıdır.” dediler. Öyle değil, bilâkis Allah onları küfürleri sebebiyle rahmetinden kovmuştur. Onlardan (İbni Selâm ve arkadaşları gibi) ancak az kimseler iman ederler.
Bekir Sadak : «alplerimiz perdelidir» dediler, hayir, Allah inkarlarindan dolayi onlari lanetlemistir. Onlarin pek azi inanirlar.
Celal Yıldırım : (Yahudiler) «Kalblerimiz kılıflıdır» (artık hiçbir şey te'sir etmez veya kalblerimiz ilim ve İrfanla doludur, başka şeye ihtiyacımız yoktur) dediler. Öyle değil, (siz o sözü bırakın). Allah küfürleri sebebiyle onlara lanet etti. Böyle olunca da pek azı imân ederler..
Diyanet İşleri (eski) : 'Kalplerimiz perdelidir' dediler, hayır, Allah inkarlarından dolayı onları lanetlemiştir. Onların pek azı inanırlar.
Diyanet Vakfi : (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) «Kalplerimiz perdelidir» dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar.
Edip Yüksel : Hatta 'Sabit fikirliyiz,' dediler. Halbuki, inkarlarından dolayı ALLAH onları lanetlemişti! Bu yüzden onların pek azı inanır.
Elmalılı Hamdi Yazır : «Bizim dediler: kalblerimiz gılıflıdır», öyle değil kâfirlikleri sebebile Allah onları lânetledi onun için az, pek az imana gelirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bizim kalplerimiz kılıflıdır dediler. Öyle değil! Allah onları kafirlikleri sebebiyle lanetledi; onun için çok az imana gelirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Yahudiler, peygamberimize karşı alaylı bir ifade ile): «Bizim kalblerimiz kılıflıdır.» dediler. Bilakis Allah, onları kâfirlikleri yüzünden lanetledi. Bundan dolayı çok az imana gelirler.
Fizilal-il Kuran : Yahudiler; «Kalplerimiz kılıflıdır» dediler. Hayır, yalnız kâfir olduklarından dolayı Allah onları lânetledi. Onların pek azı iman eder.
Gültekin Onan : "Kalplerimiz örtülüdür / kılıflıdır / fazlalıklıdır" (gulf) dediler. Hayır / Halbuki Tanrı küfürlerinden dolayı onları lanetlemiştir! Bundan dolayı onların pek azı inanır.
Hasan Basri Çantay : (Yahudiler, Peygamberle istihza yolunda) dediler: «Kalblerimiz perdelidir (kaşerlenmişdir. Bize ne söylersen kâretmez)». Öyle değil. Allah onları küfürleri yüzünden rahmetinden koğmuşdur. Onun için ancak birazı îman edeceklerdir.
Hayrat Neşriyat : Hem (Peygambere:) 'Kalblerimiz perdelidir! (Dediklerini anlamıyoruz)' dediler. Hayır! İnkâr etmeleri sebebiyle Allah onlara lâ'net etmiştir (rahmetinden uzaklaştırmıştır); bu yüzden pek az inanırlar.
İbni Kesir : Dediler ki; bizim kalblerimiz perdelidir. Öyle değil, Allah küfürlerinden dolayı onları la'netlemiştir. Onların pek azı inanırlar.
Muhammed Esed : Ama onlar: "Kalplerimiz zaten bilgi ile dolu!" derler. Hayır, bilakis Allah, onları hakikati kabullenmeyi reddettikleri için gözden çıkarmıştır. Zira onlar sadece basmakalıp birkaç şeye inanırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve dediler ki: «Bizim kalblerimiz perdelidir.» Öyle değil, Allah Teâlâ onlara küfürleri sebebiyle lânet etmiştir. Onun içindir ki az, pek az imân ederler.
Ömer Öngüt : “Kalplerimiz perdelidir. ” dediler. Öyle değil! Allah küfürleri yüzünden onları lânetlemiştir. Artık pek azı inanırlar.
Şaban Piriş : -Kalplerimiz perdelidir! dediler. Hayır, Allah, inkarları yüzünden onları lanetlemiştir. Ancak onların çok az bir kısmı inanır.
Suat Yıldırım : "Kalplerimiz perdelidir." dediler. Öyle değil! Kâfirlikleri sebebiyle Allah onlara lânet etti. Onun için pek az iman ederler.
Süleyman Ateş : "Kalblerimiz, perdelidir," dediler. Hayır, ama inkârlarından dolayı Allâh onları la'netlemiştir, artık çok az inanırlar.
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Bizim kalplerimiz örtülüdür.» Hayır; Allah, küfürlerinden dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı onların pek azı iman eder.
Ümit Şimşek : Onlar, 'Kalplerimiz örtülüdür' dediler. Aslında, inkârları yüzünden Allah onları lânete uğrattı da, o yüzden pek azı iman eder.
Yaşar Nuri Öztürk : "Kalplerimiz kabuk tutmuştur." dediler. Hayır öyle değil. Küfürleri yüzünden Allah onları lanetlemiştir de çok az bir kısmı iman eder.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
138.939