BAKARA-75

Anasayfa » BAKARA Suresi » BAKARA-75
share on facebook  tweet  share on google  print  

BAKARA-75

"BAKARA Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<2/BAKARA-75>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

أَفَتَطْمَعُونَ أَن يُؤْمِنُواْ لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِن بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

E fe tatmeûne en yu’minû lekum ve kad kâne ferîkun minhum yesmeûne kelâmallâhi summe yuharrifûnehu min ba’di mâ akalûhu ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).

(Ey mü’minler)! Hâlâ onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan bir fırka (grup) vardı ki, Allah’ın kelâmını işitirler, sonra onu akıl ettikleri (anladıkları) halde, bile bile tahrif ederler. 
1. e fe tatmeûne : umuyor musunuz
2. en yu'minû : inanmaları
3. lekum : size
4. ve kad kâne : ve olmuştu
5. ferîkun : bir fırka, bir grup
6. min-hum : onlardan
7. yesmeûne : işitirler
8. kelâm : kelâm, söz
9. allâhi : Allah
10. summe : sonra
11. yuharrifûne-hu : onu tahrif ederler, değiştirirler
12. min ba'di : sonradan, ondan sonra
13. : şey
14. akalû-hu : onu akıl ettiler, onu anladılar
15. ve hum : ve onlar
16. ya'lemûne : biliyorlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Tahrif müessesesi iki tarzda teşekkül eder:

  1. Mukaddes kitaplardaki kelimeler doğrudan doğruya şeytan tarafından değiştirilir. Bu, kitapların değiştirilmesi yoluyla tahriftir. Tahrif edilmiş kitapta birçok âyetin gerçek anlamı kaybolmuştur. Şeytanın istediği biçimde anlam verilebilecek hususlar ortaya çıkmıştır.
  2. Kitaplar değiştirilmeden yapılan tahriftir. Bu, mânâyı tahrif etmektir.

Bugün elde kalan mukaddes kitaplardan Hz. Musa'ya indirilen Tevrat'ı, Hz. İsa'ya indirilen İncil'i, iblis birçok değişiklikler yaparak tahrif etmeyi başarmıştır. Kur'â-n-ı Kerim 14 asır evvel indirildiği haliyle aynen duruyor, hiçbir şeyi değiştirilememiştir. ve başka kitaplardaki yazılı metinleri tahrif etmeyi başaran iblis, Kur'ân-ı Kerim'e dokunamamıştır.

Çünkü Allahû Tealâ diyor ki:

15/HİCR-9: İnnâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).

Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim'i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.

Şeytan âyetleri aynı bırakarak, tatbikatı değiştirmiştir. âyetleri insanlara unutturmuş ve insanların hayatlarına tatbik etmedikleri, kitap üzerine yazılı kayıtlardan ibaret bıraktırmıştır. Ve ne yazık ki başarmıştır. Kur'ân-ı Kerim'in âyetlerinde, kelimelerinde, harflerinde hiçbir tahrifat yapamamıştır. Buna karşılık şeytan tatbikatı öylesine maharetle, öylesine sinsice değiştirmiştir ki bugün, tatbik edilen, İslâm'ın kaidelerine uyan insanların artık cennet saadetine de dünya saadetine de ulaşmaları mümkün değildir (kâğıt üzerinde olmayan tahrifat).

Tatbikatı tahrif etmek, yani hedefinden saptırmak, tatbikatı insanları cennet ve dünya saadetine ulaştıracak olan hüviyetinden uzaklaştırmak ve farklı bir hüviyete sokmak. Bir kısmını tamamen unutturmak, bir kısmını yozlaştırmak, şeklini değiştirmek. Kur'ân-ı Kerim hakikatlerini, özellikle teslimleri gizleyen ve yalanlayan insanları Allahû Tealâ cezalandıracaktır. Çünkü bunların hepsi tahrif müessesesinin içine girer.

İşte böyle bir dizaynda insanlar, şeytanla yaptıkları işbirliği sonucu şeytanın beyinlerini yıkamasıyla kendilerini Allah'ın yolundan saptıracak olan, Kur'ân-ı Kerim'e hiç uymayan şeyleri tatbik etmeye başlamışlardır. Allah'ın emrettiği mürşidi, Allah'a ulaşmayı dilemeyi, teslimleri kabul etmemişlerdir. Böylece Allah'ın âyetlerini bile bile tahrif etmişlerdir.


2/BAKARA-75

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : (Ey mü'minler)! Hâlâ onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan bir fırka (grup) vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirler, sonra onu akıl ettikleri (anladıkları) halde, bile bile tahrif ederler.
Diyanet İşleri : Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.
Abdulbaki Gölpınarlı : Bunların, size inanıvereceklerini mi umuyor, buna mı tamah ediyorsunuz? İçlerinde bir bölük var ki Allah sözünü duyduktan, akılları o sözleri aldıktan sonra da bile bile değiştirirlerdi o sözleri.
Adem Uğur : Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
Ahmed Hulusi : Şimdi siz ey iman edenler, (genetik geçmişi bu olan Yahudilerin) size inanmalarını mı ümit ediyorsunuz? Oysa onların bir kısmı vardı ki, kelâmullahı (Musa'yı) dinler, dediklerini anlar, sonra da bile bile tahrif ederlerdi (değiştirirler başka anlamlara çevirirlerdi).
Ahmet Tekin : Şimdi onların, Yahudilerin size güveneceklerini, peygamberiniz Muhammed’in peygamberliğini tasdik edeceklerini ümit edebilir misiniz? Onlardan bir grup Allah’ın kelâmını işitiyor. Sonra da, akılları yattığı halde bile bile ekleyerek, çıkararak, değiştirerek, helâli haram, haramı helâl yaparak, ileri gelenlerinden cezaları kaldırarak ilâhî kelâmı tahrif ediyorlar.
Ahmet Varol : Siz onların size inanmalarını mı umuyorsunuz! [12] Oysa onların içinde öyle bir topluluk vardı ki, Allah'ın sözünü duyuyor ve onu iyice kavradıktan sonra bile bile değiştiriyorlardı.
Ali Bulaç : Siz (müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.
Ali Fikri Yavuz : Ey müminler, Yahûdilerin size inanacaklarını umar mısınız? Halbuki onlardan bir zümre vardı ki, Allah’ın kelâmını (Tevratı) dinlerler ve duyarlardı da, hakkı anladıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
Bekir Sadak : Size inanacaklarini umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takimi Allah'in sozunu isitiyor, ona akillari yattiktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardi.
Celal Yıldırım : (Ey Peygamber ve mü'minler! Yahudilerin) size inanmalarını çok mu istiyorsunuz ? Halbuki onlardan bir topluluk Allah'ın Kelâmını (Tevrat'ı) dinlerler, ona akıl erdirdikten sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : Size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takımı Allah'ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardı.
Diyanet Vakfi : Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki, onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
Edip Yüksel : Onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Halbuki onların bir kısmı, ALLAH'ın sözünü işitip kavradıktan sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi bunların size iman edivereceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir fırka vardı ki Allahın kelâmını işitirlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi bunların size iman edeceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir zümre vardır ki, Allah'ın kelamını dinlerlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.
Fizilal-il Kuran : Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlar arasında öyle bir grup var ki, Allah'ın kelâmını işitirler ve anlamına akılları yattıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
Gültekin Onan : Onların size inanacaklarını (güveneceklerini) umuyor musunuz? Oysa onların bir bölümü / zümresi (feriykun) Tanrı'nın sözünü (kelam) işitip (yesmeune) aklettikten sonra, bile bile / bilerek (yalemun) onu değiştirirlerdi (yuharrifunehu).
Hasan Basri Çantay : Artık (ey mü'minler) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umar mısınız? Hâlbuki onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardır ki Allanın kelâmını (Tevrâtı) dinlerlerdi de akılları aldıkdan sonra onlar bunu bile bile tahrif (ve tağyir) ederlerdi.
Hayrat Neşriyat : (Ey mü’minler! Onların) size inanacaklarını mı ümîd ediyorsunuz? Hâlbuki gerçekten onlardan bir fırka vardı ki, Allah’ın kelâmını işitirler, sonra onu anlamalarının ardından, kendileri bile bile onu tahrîf eder (değiştirir)lerdi.
İbni Kesir : Onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan öyle bir zümre vardı ki, Allah'ın kelamını dinlerlerdi de akılları yattıktan sonra, bile bile bunu değiştirirlerdi.
Muhammed Esed : Şimdi, onların tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu Allah'ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık sizin için onların imân edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan muhakkak bir gürûh vardır ki Allah'ın kelâmını işitirler de O'nu akılları ile anladıktan sonra tağyire kalkışırlar. Halbuki onlar bilirler.
Ömer Öngüt : (Ey müminler!) Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardı ki, Allah'ın kelâmını (Tevrat'ı) işitirler de iyice anladıkları halde onu bile bile tahrif eder (değiştirirler) di.
Şaban Piriş : Size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir grup vardı ki Allah’ın sözünü işitirlerdi de düşünüp akıl erdirdikten sonra, bile bile onu bozarlardı.
Suat Yıldırım : Nasıl olur onların size güvenmelerini beklersiniz ki onlardan bir zümre vardı ki Allah’ın kelamını işitip akılları aldıktan sonra, bile bile onu tahrif eder, değiştirirlerdi.
Süleyman Ateş : Şimdi (ey mü'minler) siz, bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardı ki, Allâh'ın sözünü işitirlerdi de düşünüp akıl erdirdikten sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
Tefhim-ul Kuran : Siz (müslümanlar,) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.
Ümit Şimşek : Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir topluluk var ki, Allah'ın kelâmını dinler, onu anladıktan sonra bile bile tahrif ederler.
Yaşar Nuri Öztürk : Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardı ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, kavramalarının ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
138.947