BAKARA-64

Anasayfa » BAKARA Suresi » BAKARA-64
share on facebook  tweet  share on google  print  

BAKARA-64

"BAKARA Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<2/BAKARA-64>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

ثُمَّ تَوَلَّيْتُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ فَلَوْلاَ فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَكُنتُم مِّنَ الْخَاسِرِينَ

Summe tevelleytum min ba’di zâlik(zâlike), fe lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu le kuntum minel hâsirîn(hâsirîne).

Sonra, bunun (misâkın) arkasından siz döndünüz.Buna rağmen eğer Allah’ın fazlı ve O’nun rahmeti sizin üzerinize olmasaydı, siz mutlaka hüsrana uğrayanlardan olurdunuz. 
1. summe : sonra
2. tevelleytum : siz döndünüz
3. min : den
4. ba'di zâlike : bundan sonra
5. fe : işte, artık, böylece
6. lev lâ : eğer olmasaydı
7. fadlu allahi : Allah'ın fazlı
8. aleykum : size, sizin üzerinize
9. ve : ve
10. rahmetu-hu : onun rahmeti
11. le : elbette
12. kuntum : siz oldunuz
13. min : den
14. el hâsirîne : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

İki zıt kavram: Allah'a verilen sözden dönmek ve Allah'ın fazlı ve rahmetinin insanların üzerinde olması.

Kişi ne zaman Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah onu mürşidine ulaştırıp da önünde tövbe ederse ve Allah'ı zikrederek nefs tezkiyesine başlarsa, Allah'ın katından gelen rahmetle fazl, rahmetle salâvât göğse ve oradan kalbe ulaşır. Nefsin kalbindeki mühür açılmıştır ve hareketli hale gelmiştir. Rahmetin ve fazlın, rahmetin ve salâvâtın baskısı mührün üzerindedir. Bu baskı, mührü nefsinizin kalbinin alt kısmına ulaştırır. Orada zulmanî kapı (şeytanın zulmetinin nefsin kalbine girdiği kapı) vardır. O kapıyı mühür kapatır. Bu noktadan itibaren karanlıklar nefsin kalbine giremez. Ve nefsin kalbinde Allah'ın nurları yer alır. Tamamen kalbi doldurur. Çünkü zulmanî kapı kapalıdır, Rabbanî kapı açıktır. Siz zikir yaptıkça Allah'ın rahmeti-fazlı, rahmeti-salâvâtı devamlı gelecek, nefsin kalbini dolduracaktır.

Îmân kelimesinin çekim gücüne sadece fazıllar itaat eder. Çünkü sadece îmân kelimesinin çekim gücü fazılları çekebilecek olan standartta yaratılmıştır. Bütün fazılları etrafında toplamaya başlar. Rahmet; fazılları getiren, nefsin kalbine ulaştıran sistemdir. Fazıllar ise nefsin kalbine yerleşip de nefsin afetlerini devredışı bırakacaktır. Allah'ın rahmeti ve fazlı, nefs tezkiyesi için kalbe yerleşecektir. Yerleştikçe, takva sahibi olmak gerçekleşecektir. Ve nefsi ıslâh edici ameller oluşacaktır.

Böyle bir dizaynda onlar mahzun da olmazlar. Çünkü nefs tezkiyesinin başlayabilmesi için o kişinin bütün günahlarının sevaba çevrilmiş olması lâzımdır. O kişi cennete kavuşur.


2/BAKARA-64

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Sonra, bunun (misâkın) arkasından siz döndünüz.Buna rağmen eğer Allah'ın fazlı ve O'nun rahmeti sizin üzerinize olmasaydı, siz mutlaka hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Diyanet İşleri : Bundan sonra yine yüz çevirdiniz. Allah’ın bol nimeti ve merhameti olmasaydı, herhâlde ziyana uğrayanlardan olurdunuz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Bundan sonra gene yüz çevirmiştiniz. Allah'ın ihsânı ve rahmeti olmasaydı ziyankârlardan olurdunuz ya.
Adem Uğur : Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Ahmed Hulusi : Oysa bunun ardından yine yüz çevirip eski hâlinize döndünüz! Allâh'ın fazlı ve rahmeti olmasa kesin hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Ahmet Tekin : Verdiğiniz sözün akabinde, sözünüzden dönüp, halkı arzuladığınız istikamette yönlendirdiniz. Eğer üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Ahmet Varol : Siz bu olaydan sonra yine yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı zarara (hüsrana) uğrayanlardan olurdunuz.
Ali Bulaç : Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lütuf ve ihsanı) ve rahmeti olmasaydı, siz gerçekten hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Ali Fikri Yavuz : İtaat için sağlam söz verdikten sonra, arkasından döneklik ettiniz. Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti üzerinize inmeyeydi, elbette kendini aldatmışlardan olurdunuz.
Bekir Sadak : Bundan sonra yine yuz cevirdiniz; eger Allah'in size bol nimeti ve merhameti olmasaydi, muhakkak zarara ugrayanlardan olurdunuz.
Celal Yıldırım : Bundan sonra yine yüzçevirmiştiniz. Allah'ın size fazl-u rahmeti olmasaydı, nerhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Diyanet İşleri (eski) : Bundan sonra yine yüz çevirdiniz; eğer Allah'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Diyanet Vakfi : Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Edip Yüksel : Fakat bundan sonra da yüz çevirdiniz. ALLAH'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı kaybederdiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır : sonra onun arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinize Allahın fazl-ü rahmeti olmasa idi her halde hüsrana düşenlerden olurdunuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra onun arkasından yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve rahmeti olmasaydı her halde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra verdiğiniz sözün arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinizde Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasa idi herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Fizilal-il Kuran : Bunun arkasından verdiğiniz sözden döndünüz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve merhameti olmasaydı kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Gültekin Onan : Siz ise bundan sonra da yüz çevirdiniz / döneklik ettiniz (tevelleytüm). Tanrı'nın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı kaybedenlerden / hüsrana uğrayanlardan / kendini aldatanlardan / aldatılanlardan (hasiriyn) olurdunuz.
Hasan Basri Çantay : Sonra onun (Tevrâtı kabul edişinizin) arkasından yine yüz çevirmişdiniz. İşte eğer üzerinizde Allanın fazl-u rahmeti olmasaydı elbette maddî ve ma'nevî en büyük zarara uğrayanlardan olacakdınız (mahvolacakdınız).
Hayrat Neşriyat : Sonra bunun ardından yüz çevirdiniz. Fakat üzerinize Allah’ın ihsânı ve rahmeti(tevbelerinizi kabûl etmesi) olmasaydı, mutlaka zarara uğrayanlardan olurdunuz.
İbni Kesir : Sonra o sözü müteakip yine yüz çevirdiniz. Eğer üstünüzde Allah'ın fazlu rahmeti olmasaydı hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Muhammed Esed : Ama siz ondan sonra sözünüzden döndünüz! Eğer Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı kendinizi muhakkak ziyana uğrayanlar arasında bulurdunuz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra o misâkı müteakip yüz çevirdiniz. Eğer üzerinize Allah Teâlâ'nın fazl ve rahmeti olmasaydı elbette hüsrâna uğrayanlardan olurdunuz.
Ömer Öngüt : Bundan sonra yine sözünüzden döndünüz, yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Şaban Piriş : Bundan sonra yine yüz çevirmiştiniz; eğer Allah’ın size bol nimet ve merhameti olmasaydı, elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Suat Yıldırım : Bundan sonra yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Süleyman Ateş : Ardından yine dönmüştünüz; eğer Allâh'ın size iyiliği ve merhameti olmasaydı, elbette ziyana uğrayanlardan olurdunuz.
Tefhim-ul Kuran : Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lutuf ve ihsanı) ve rahmeti olmasaydı, siz gerçekten kayba uğrayanlardan olurdunuz.
Ümit Şimşek : Ondan sonra siz yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve rahmeti olmasaydı, hüsrana uğrayıp gitmiştiniz.
Yaşar Nuri Öztürk : Bunun ardından da yüz çevirip döndünüz. Eğer Allah'ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olacaktınız,
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
139.514