BAKARA-18

Anasayfa » BAKARA Suresi » BAKARA-18
share on facebook  tweet  share on google  print  

BAKARA-18

"BAKARA Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<2/BAKARA-18>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لاَ يَرْجِعُونَ

Summun bukmun umyun fe hum lâ yerciûn(yerciûne).

Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Artık onlar dönemezler. 
1. summun : sağır
2. bukmun : dilsiz
3. umyun : kör
4. fe hum : artık onlar
5. lâ yerciûne : (onlar) dönmezler, dönemezler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ kâfirler için hükmünü veriyor: Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bakara-7'ye göre hassaları üzerinde engeller vardır. Hassaları engelli olanları Casiye-23'e göre, Allah dalâlette bırakır. Kısaca Allah'a ulaşmayı dilemeyenler dalâlettedir, küfürdedir (Rad-27, Bakara-257). Allah'a ulaşmayı dileyenlere gelince, Enfal-29'a göre Allah furkanlar vererek onların hassaları ve uzuvları üzerindeki engelleri kaldırır. ve Hac-54'e göre kalplerine ihbat koyar. Bu noktada kalpten küfür çıkar, îmân girer. böylece kişi mü'min olur. Hacet namazı ile Allah'ın gösterdiği mürşidin önünde tövbe edip tâbî olduğu zaman devrin imamının ruhu başının üzerine gelir yerleşir, Mucâdele Suresinin 22. âyeti kerimesine göre, Allah kalbinin içine îmânı yazar. O zaman kişi îmânı artan mü'min olur.

58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne).

Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?


2/BAKARA-18

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Artık onlar dönemezler.
Diyanet İşleri : Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, doğru yola dönemezler.
Adem Uğur : Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
Ahmed Hulusi : Sağırdırlar (algılamaları kilitlenmiştir), dilsizdirler (hakikati dillendirmezler), kördürler (apaçık hakikati algılayamazlar); onlar hakikatlerine dönemezler!
Ahmet Tekin : Onların duyan kulakları Hakk’ı duymuyor. Konuşan dilleri Hakk’ı konuşmuyor. Gören gözleri hakikati görmüyor. Bu sebeple Hakk’a dönemiyorlar.
Ahmet Varol : Bunlar sağırdırlar, kördürler ve dilsizdirler. Artık girdikleri yoldan geriye dönmezler.
Ali Bulaç : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
Ali Fikri Yavuz : Onlar, sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (imanı ikrar etmezler), kördürler (anlayış gözü ile hakkı ayırdetmezler), artık onlar (bu hallerinden) dönmezler.
Bekir Sadak : Sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler, bu yuzden dogru yola donmezler.
Celal Yıldırım : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (doğru yola) dönmezler.
Diyanet İşleri (eski) : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bu yüzden doğru yola dönmezler.
Diyanet Vakfi : Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
Edip Yüksel : Sağır, dilsiz ve kördürler; yönlerini değiştiremezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, artık bunlar dönmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık bunlar, dönmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.
Fizilal-il Kuran : Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Bu yüzden geri dönemezler.
Gültekin Onan : Sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler; artık onlar dönmezler (rücu).
Hasan Basri Çantay : (Onlar) sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık (Hakka) dönmezler.
Hayrat Neşriyat : (Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (hakkı söylemezler), kördürler(hakikati görmezler). Bu yüzden onlar (hakka) dönemezler.
İbni Kesir : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.
Muhammed Esed : Onlar, sağır, dilsiz, kördürler; ve (artık) geriye dönüşleri de yoktur.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar birtakım sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık onlar (o dalâletten) dönmezler.
Ömer Öngüt : Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.
Şaban Piriş : Onlar sağır, dilsiz kör kalarak bir daha dönmezler.
Suat Yıldırım : Sağır, dilsiz ve kördürler onlar. Onun için hakka dönmezler.
Süleyman Ateş : (Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar (Hakk'a) dönmezler.
Tefhim-ul Kuran : (Onlar) Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
Ümit Şimşek : Artık sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; geri de dönemezler.
Yaşar Nuri Öztürk : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.
Abdullah Aydın : Onlar sağırdırlar (hakkı işitmezler.) Dilsizdirler (inandıklarını söylemezler.) Kördürler (gerçekleri görmezler) artık doğru yola dönmezler.
Ahmet Davudoğlu : Sağırdırlar; dilsizdirler, kördürler. Bu sebeple (onlar, doğru yola) dönmezler.
Ali Arslan : (Onlar) Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar (gerçeğe) dönüş de yapamazlar.
Arif Pamuk : (Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka, doğru yola) dönmezler.
Ayntabî Mehmet Efendi : Onlar hakkı duymazlar, hakkı söylemezler, hakkı görmezler, dalâletten hidayete dönmezler.
Bahaeddin Sağlam : Onlar sağır, dilsiz ve kördürler ve geri de dönemiyorlar.
Diyanet Vakfı (1993) : Onlar, sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
Hasan Tahsin Feyizli : (Onlar rûhen) sağır, dilsiz ve kördürler. Artık (bulundukları sapıklıktan Hakk'a) dönmezler.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bu yüzden geri de dönmezler.
Hüseyin Kaleli : “(Onlar) sağırdır, tattır, kördür. Hem de onlar dönmezler.”
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Sağır, dilsiz ve kördürler: gece karanlığında bir ses işitmez, kimseye bir şey işittiremez, bağırsalar da yardıma gelen olmaz, yollarını bulamazlar. Çabaladıkça batar, o musibetten kurtulup geri dönemezler.
Mustafa İslamoğlu : Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler: artık onlar (hakikate) dönmezler.
Nedim Yılmaz : Onlar, sağır dilsiz ve kördür. Artık geri dönemezler.
Ömer Rıza Doğrul : Sağır dilsiz ve kördürler onlar onun için dönemezler.
Talat Koçyiğit : (Onlar), sağırdırlar; dilsizdirler; kördürler. (Bir daha Hakka) dönmezler.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Artık dönmezler.
Bir Heyet : Onlar sağırdırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
136.923