ÂLİ İMRÂN-175

Anasayfa » ÂLİ İMRÂN Suresi » ÂLİ İMRÂN-175
share on facebook  tweet  share on google  print  

ÂLİ İMRÂN-175

"ÂLİ İMRÂN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<3/ÂLİ İMRÂN-175>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

إِنَّمَا ذَلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءهُ فَلاَ تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

İnnemâ zâlikumuş şeytânu yuhavvifu evliyâehu, fe lâ tehâfûhum ve hâfûni in kuntum mu’minîn(mu’minîne).

Fakat şeytan, böylece ancak kendi dostlarını (onu dost edinenleri) korkutur. Artık onlardan korkmayın ve eğer sizler mü’min iseniz, (sadece) Ben'den korkun. 
1. innemâ : ancak, sadece, fakat
2. zâlikum : böylece
3. eş şeytânu : şeytan
4. yuhavvifu : korkutur
5. evliyâe--hu : kendi dostları (onu dost edinenler)
6. fe lâ tehâfû-hum : artık onlardan korkmayın
7. ve hâfû-ni : ve Ben'den korkun
8. in kuntum : eğer sizler ... iseniz, .. olduysanız
9. mu'minîne : mü'minler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

"İşte düşmanlar sizin için toplandı. Onlardan korkun." diyenler, ancak şeytanlardır. Kendi dostlarını ölümle korkuturlar. Nitekim gördük ki bundan evvelki âyetlerde, sahâbe korkmuyor. Sahâbe böyle bir cevabı aldıkları zaman ancak îmânları artıyor, Allah'a güvenleri artıyor. Allahû Tealâ diyor ki:

3/ÂLİ İMRÂN-139: Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in kuntum mu’minîn(mu’minîne).

Ve gevşemeyin ve mahzun olmayın! Eğer mü'min iseniz, üstün olan sizsiniz.

3/ÂLİ İMRÂN-160: İn yansurkumullâhu fe lâ gâlibe lekum, ve in yahzulkum fe menzellezî yansurukum min ba’dih(ba’dihi), ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn(mu’minûne).

Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız (yüz üstü) bırakırsa, ondan sonra size kim yardım eder. Öyleyse mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler (Allah'a güvensinler).

Allah'ın bütün ni'metleri, bu güven duygusuna sahip olan insanlara ulaşır. Bütün peygamberleri, Allah'a en çok güvenenlerdir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)‘e diyorlar ki:

"Sen bu Ay'ı ikiye bölebilir misin, o zaman biz sana tâbî olalım?" Peygamber Efendimiz (S.A.V)‘in cevabı:

"Hayır, ben bölemem;ama Rabbime dua ederim. Eğer uygun görürse O, mutlaka böler. Söz veriyor musunuz bana, eğer Allahû Tealâ Ay'ı ikiye bölerse bana tâbî olacağınıza?"

"Söz veriyoruz." diyor, Mekke kâfirleri ve Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V)‘in talebini kabul ediyor ve Ay'ı ikiye bölüyor. Ama "Bu bir sihirdir." diyerek tâbî olmuyorlar.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) öylesine Allah'a güveniyordu ki; O neyi isterse Allah'?n mutlaka gerçekleştireceğinden emindi. Hz. İsa, denizin en çok dalgalandığı noktada Allah'a güveniyor, Allah'tan müsadeyi alıyor ve denize: "Dalgalarını bitir. Sulh ve sükûna dönüş." diyor. Ve Allahû Tealâ denizi sakin hale getiriyor. Arkasında Allah'a olan güveni var. Hz. Musa, denizin kıyısına vardığında Allah'ın bir mucize vücuda getireceğinden emin ve Allahû Tealâ, denizi ikiye ayırıyor. Hz. Musa'ya ve O'nun arkadaşlarına yol açıyor. Ve karşıya geçtikleri zaman arkalarından takip etmekte olan firavunun ordusu üzerine Allah denizi kapatıyor ve suda boğuluyorlar.

Herşey, Allah'a güven duymanıza bağlı. O'na ne kadar güvenirseniz, o kadar kesin sonuç alırsınız. İşte burada Allahû Tealâ'nın sözü, Allah'a duyulan güvenle birlikte sonuç geliyor. "Eğer gerçek mü'minler iseniz, korkmayın onlardan." Neden? "Çünkü siz gerçek mü'minler iseniz, Bana tevekkül ediyorsunuz, Bana güveniyorsunuz, demektir bunun mânâsı. Öyleyse onları mutlaka yenerim." diyor, Allahû Tealâ. "Siz değil, Ben yenerim." diyor. "Bütün dünya düşmalarınızla beraber olsa, Ben sizinleysem;Ben yenerim." diyor.

Allahû Tealâ her zaman gâlip. Herşeyi yaratan O olduğuna göre, "Ol!" dediği herşey anında vücuda geldiğine göre aksi mümkün değildir. Öyleyse kâfirlerden korkmayın. Mü'min iseniz Allah'a güvenin, tevekkül edinki ancak mü'minler Allah'a tevekkül edenlerdir. Allah'ı kendilerine vekil tayin edenlerdir. Öyle bir îmânla inanırlar ki;işte Allah, mucizeleri, kerameti onlar için vücuda getirir. Başkalarının "olmaz" dediği şeylere onlar "olur" diye baktıkları için ve kesin bir îmânın sahibi olarak baktıkları için, Allah onları vücuda getirir.

Ne zaman bu güvenin sahibi olmuşsa sahâbe, kendilerinden 3 kat, 5 kat fazla olan düşmanı yenmişlerdir. Allah, yenmeyi istediği taktirde mutlaka yenerama istemesi için savaşa girecek olanların, o tevekkülün, o îmânın sahibi olması lâzımdır. Allah'a güven duyması lâzım. "Biz mü'miniz. Öyleyse bu savaştan, şartlar ne olursa olsun, gâlip çıkacak olan mutlaka biziz." demeleri lâzımdır. Bunu dedikleri zaman mutlaka savaşı kazanırlar.

 

3/ÂLİ İMRÂN-175

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Fakat şeytan, böylece ancak kendi dostlarını (onu dost edinenleri) korkutur. Artık onlardan korkmayın ve eğer sizler mü'min iseniz, (sadece) Ben'den korkun.
Diyanet İşleri : O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz, benden korkun.
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki Tanrı dostlarını korkutan ancak ve ancak Şeytan'dır. Onlardan korkmayın, benden korkun inanmışsanız.
Adem Uğur : İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Ahmed Hulusi : O şeytan (haberi getiren), ancak kendi dostlarını korkutur. . . O hâlde onlardan korkmayın; benden korkun, eğer iman ehliyseniz.
Ahmet Tekin : Size o haberi getiren kesinlikle şeytandır, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların takımıdır. Kendisini veli-otorite edinenleri korkutabilir; dostlarını grup grup üstünüze salar. Onların velayeti-otoritesi altına, kontrolüne girmeyin. Onlardan korkmayın, eğer mü’minseniz bana isyandan korkun.
Ahmet Varol : Şüphesiz şu şeytan, kendi dostlarını korkutur. Eğer mü'minler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Ali Bulaç : İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü'minlerseniz, Ben'den korkun.
Ali Fikri Yavuz : (Ebû Süfyan sizin için ordu toplamıştır, diye) sizi kendi dostlarından korkutmakta olan o şeytandır. Siz, onlardan korkmayın da bana isyan etmekten korkun, eğer müminlerseniz.
Bekir Sadak : Iste o seytan ancak kendi dostlarini korkutur, inanmissaniz onlardan korkmayin, Benden korkun.
Celal Yıldırım : (Size o haberi getiren) ancak şeytandır; kendi dostlarını (savaş ve ölümle) korkutur. Mü'min iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Diyanet İşleri (eski) : İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur, inanmışsanız onlardan korkmayın, Benden korkun.
Diyanet Vakfi : İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Edip Yüksel : Şeytan ancak kendi dostlarına korku verir. Onlardan korkmayın, benden korkun; gerçekten inanmışsanız.
Elmalılı Hamdi Yazır : size o haberi getiren Şeytan sade kendi dostlarını korkutur, siz ondan korkmayın da bana ısyandan korkun eğer mü'minlerseniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Size o haberi getiren şeytan, yalnızca kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, bana isyandan korkun, eğer inanıyorsanız!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Size o haberi getiren) ancak şeytandır, (sadece) kendi dostlarını korkutabilir. Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz benden korkun.
Fizilal-il Kuran : O şeytan sizi yardakçıları ile korkutur, o halde eğer gerçekten mümin iseniz onlardan değil, benden korkunuz.
Gültekin Onan : İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer inançlılarsanız benden korkun.
Hasan Basri Çantay : (Size o haberi getiren adam) mutlakaa (sizi) kendi dostlarından korkutmakda olan o şeytandır. Öyle ise siz onlardan (onun dostlarından) korkmayın, benden korkun, eğer îman etmiş (kimse) lerseniz.
Hayrat Neşriyat : İşte (size haber getiren) o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer îmân eden kimseler iseniz, artık onlardan korkmayın da (ancak) benden korkun!
İbni Kesir : O şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Mü'min iseniz onlardan korkmayın, Benden korkun.
Muhammed Esed : Kendi dostlarından korkmayı (içinize) yerleştiren Şeytandan başkası değildir: Öyleyse onlardan değil, yalnızca Benden korkun, eğer gerçek müminler iseniz!
Ömer Nasuhi Bilmen : O şeytan, sizi mutlaka dostlarından korkutuyor. Binaenaleyh onlardan korkmayınız Benden korkunuz eğer mü'min kimseler iseniz.
Ömer Öngüt : O şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. O halde mümin iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Şaban Piriş : Şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer müminseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Suat Yıldırım : Size o haberi getiren adam şeytanın tekidir. O sizi kendi dostları ile korkutmak ister. Fakat siz mümin iseniz onlardan korkmayın, Ben’den korkun!
Süleyman Ateş : O şeytân sizi kendi dostlarından korkutuyor, eğer inanmış iseniz, onlardan korkmayın, benden korkun!
Tefhim-ul Kuran : İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü'minlerseniz, Ben'den korkun.
Ümit Şimşek : İşte bu ancak şeytandır ki, dostlarını böylece korkutur. Siz ondan korkmayın; eğer mü'min iseniz Benden korkun.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte size şeytan. O yalnız kendi dostlarını korkutur. Eğer inananlarsanız onlardan korkmayın, benden korkun.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199200

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
101.694