ÂLİ İMRÂN-165

Anasayfa » ÂLİ İMRÂN Suresi » ÂLİ İMRÂN-165
share on facebook  tweet  share on google  print  

ÂLİ İMRÂN-165

"ÂLİ İMRÂN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<3/ÂLİ İMRÂN-165>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

أَوَلَمَّا أَصَابَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّى هَذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنْفُسِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

E ve lemmâ asâbetkum musîbetun kad asabtum misleyhâ, kultum ennâ hâzâ, kul huve min indi enfusikum innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

Ve iki mislini (düşmanlarınıza) isabet ettirdiğiniz bir musibet, size isabet ettiği zaman: "Bu nasıl oldu?" dediniz. De ki:"O sizin kendi nefslerinizdendir." Muhakkak ki Allah, her şeye kaadirdir. 
1. e ve lemmâ : ve ... olduğu zaman
2. asâbet-kum : size isabet etti
3. musîbetun : bir musibet, bela
4. kad asabtum : isabet etmişti
5. misley-hâ : onun iki misli, iki katı
6. kultum : dediniz
7. ennâ hâzâ : bu nasıl
8. kul : de, söyle
9. huve : o
10. min indi enfusi-kum : sizin kendi nefsinizden
11. inne allâhe : muhakkak ki Allah
12. alâ kulli şey'in : her şeye
13. kadîrun : kaadirdir, kudret sahibi

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Âmentü şerhinin 6.sında "Hayır da şerr de Allah'tandır." diyorlar!

Allahû Tealâ da diyor ki: "Hayır Bizdendirama şerr, sizin nefsinizdendir."

Burada Allahû Tealâ, onların başına gelen musîbetin, nefslerinin sebebiyle geldiğini söylüyor. Yani kişi, bir şeyler kazanır, bir şeyler kaybeder. İkisi de mümkün ve geçerlidir. Ne zaman insan bir şeyler kaybederse; nefsi sebebiyledir. Kazandıkları kendi aksiyonları ya da kader sebebiyle olabilir. Başka birinin bize yaptığı bir zulüm, bizim derecat kazanmamıza;yani hayra ulaşmamıza sebebiyet verebilir. Kendi irademizle Allah'ın bir emrini yerine getirdiğimiz zaman gene derecat kazanırız.

Yasak ettiği bir fiili işlememeyi başardığımız zaman gene derecat kazanırız. Nefslerin vücuda getirdiği bir yanlış davranış, nefs sebebiyle oluşan bu negatif sonuçlar, üzerinize hep musîbet şeklinde gelecektir. Diyoruz ki;siz, bütün başka insanlar, bir de Allah var;3 grup. Sizden, dışınıza hangi etken ulaşırsa negatif veya pozitif istikamette, toplumdan aynı şekilde karşılık alırsınız. Eşitlik hiç bozulmaz.

Başkalarına bir zarar vermişsek, onları huzursuz eden bir davranışta bulunmuşsak, mutlaka onlardan bize o davranışın misli geri dönecektir. Allah'ın kanunu, böyle bir dizayn içindedir. Ama eşitliğin gerçek anlamda tamamlandığı an, her olayın vücuda geldiği andır. Olay ve olayın hakettiği negatif veya pozitif derecat, aynı anda tahakkuk eder. Aynı anda Allah hesabı sıfırlar. Kim başkasına zulmederse, zulmü kadar derecat kaybeder. Okişi için hesap bitmiştir. Kötü işlevi yapmıştır, karşılığında da negatif puanı almıştır, iş sıfırlanmıştır. Ama başkasına zararı dokunduğu, kul hakkı oluştuğu için;zararı veren zalimin kaybettiği dereceler, zarara muhatap olan mazluma hediye edilir Allahû Tealâ tarafından. Okişi bu sebeple hayra ulaşmış olur.

Bu âyet-i kerimeye göre Allahû Tealâ'nın bir başka hususu daha var: Zararı verdiği zaman iki misli veriyor. Ne zaman bir başkasına zarar verirseniz, Allah size aynı zararı verir. Ruhunuz da nefsinize aynı zararı bir defa daha verir. Böylece iki kat zararı çekersiniz. Birine bir kötülük yaptıysanız, Allahû Tealâ size onun manevî azabını yaşatır, bir kat. Ruhunuz da nefsinize yaşatır ki ruhunuzabunu yaptıran gene Allah'tır.

Öyleyse Allahû Tealâ iki kat azap tattırır. Aksini düşünelim, birine bir güzellikle muamele ettiniz, iyilik ettiniz, onun mutlu olmasına sebebiyet verdiniz;o zaman Allahû Tealâ da size bu güzelliği yaşatacaktır, bir kat. Arkadan da ruhunuz nefsinize ferahlık verecektir; bir kat daha yaşayacaksınız. Neticede ruhunuza da bunu yaptıran Allah olduğu cihetle, Allah size hep iki kat verecektir. Yetmez. Öldüğünüz zaman mezarda hem sevaplarınızın karşılığı, manevî mutluluk olarak size yeniden ödettirilecektir hem de başkalarına yaptığınız zararların ve kendinize yaptığınız zulmün karşılığı size gene azap olarak ödettirilecektir.

Böylece herkes yaptığı her kötülüğün bedelini 3 kat olarak zaten öder, ölüme kadar geçen devrede ve ölüm anında. Cehennemde görülen azap, günahları sevaplarından fazla olanların ebedî cezasıdır. O kişi, yaptığı bütün kötülüklerin bedelini 3 kat olarak ödemiştir. Buna karşılık yaptığı bütün güzelliklerin karşılığını da 3 kat olarak almıştır, Allahû Tealâ'dan. Sonuç;sıfıra sıfır elde var sıfırdır. Öyleyse kişinin günahları fazlaysa, cezayı cehennemde çekecektir. Sevapları fazla olsaydı, cennete girecek, ebediyyen orada kalacaktı.

3/ÂLİ İMRÂN-165

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve iki mislini (düşmanlarınıza) isabet ettirdiğiniz bir musibet, size isabet ettiği zaman: "Bu nasıl oldu?" dediniz. De ki:"O sizin kendi nefslerinizdendir." Muhakkak ki Allah, her şeye kaadirdir.
Diyanet İşleri : Onların (müşriklerin) başına (Bedir’de) iki mislini getirdiğiniz bir musibet (Uhud’da) sizin başınıza geldiğinde, “Bu, nereden başımıza geldi?” dediniz, öyle mi? De ki: “O (musibet), kendinizdendir.” Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
Abdulbaki Gölpınarlı : Başlarına iki misli olarak gelen felâkete siz de uğrayınca, bu da nereden dediniz. De ki: Bu, sizin katınızdan geldi ve Allah'ın, şüphe yok ki her şeye gücü yeter.
Adem Uğur : (Bedir de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza geldiği için mi "Bu nasıl oluyor!" dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.
Ahmed Hulusi : Düşmanlarınıza iki katını tattırdığımız bir musîbet sizin başınıza gelince "Bu nasıl, neden oldu?" diyorsunuz. De ki: "O, nefsaniyetinizin getirisidir!" Kesinlikle, Allâh her şeye Kaadir'dir.
Ahmet Tekin : Bedir’de iki katını düşmanınızın başına getirdiğiniz bir belâ, Uhut’ta kendi başınıza geldiği için mi?
'Bu nasıl oluyor?' dediniz. Sen de:
'Bu yenilgi, yerleştirildiğiniz savunma mevziini bırakmanızdan, peygamberin görüşüne aykırı davranmanızdan, Bedir esirlerini fidye karşılığı salıvermenizden, kendi kusurunuzdan kaynaklanmaktadır. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter.' de.
Ahmet Varol : Siz (karşı tarafa) iki katını dokundurmuşken başınıza bir musibet geldiğinde: 'Bu da nereden geldi?' mi diyorsunuz? De ki: 'O, kendi tarafınızdandır.' Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.[20]
Ali Bulaç : Başınıza bir belâ gelince niçin: «Bu nereden?» diyorsunuz? Halbuki siz (Bedir'de) onların (düşmanların) başlarına bunun iki katı belâ getirmiştiniz. Ey Peygamber, onlara de ki: «Bu belâyı kendi başınıza siz getirdiniz.» Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Ali Fikri Yavuz : Uhud savaşında size gelen musibet sonunda yetmiş kişi şehid olmasına karaşılık, daha önce Bedir savaşında kâfirlerden iki kat ki, yetmiş ölü ve yetmiş esir olmuşken, siz: “- Peygamber bizimle ve biz de müslüman iken bu musibet bize nereden geldi?”, dediniz. Onlara de ki: “- O, kendi tarafınızdandır, Peygambere itaat etmeyişinizdendir.” Şüphe yok ki, Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.
Bekir Sadak : Baskalarini iki misline ugrattiginiz bir musibete kendiniz ugrayinca mi: «Bu nereden?» dersiniz? De ki: «O, kendi tarafinizdandir". Dogrusu Allah her seye Kadir'dir.
Celal Yıldırım : Hal böyle iken, düşmanlarınıza iki misli dokundurduğunuz bir musîbet size dokununca mı, «bu neden böyle ?» dediniz ! De ki: Bu kendinizdendir. Doğrusu Allah'ın kudreti her şeye yeter..
Diyanet İşleri (eski) : Başkalarını iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca mı: 'Bu nereden?' dersiniz? De ki: 'O, kendi tarafınızdandır'. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir.
Diyanet Vakfi : (Bedir'de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza geldiği için mi «Bu nasıl oluyor!» dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.
Edip Yüksel : Uğradığınız zararın iki katını (düşmanınıza) verdiğiniz halde, 'Bu da niçin,' dediniz. De ki, '(O) musibet, kendi tarafınızdandır.' ALLAH her şeye Kadirdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Böyle iken size hasımlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir musıbet isabet ediverince bu nereden mi dediniz? Deki o kendi tarafınızdan çünkü Allah her şey'e kadir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela kendi başınıza gelince mi: «Bu nereden?» dediniz? De ki: «O, kendi tarafınızdandır.» Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Bedir'de düşmanı) iki katına uğrattığınız bir musibet (Uhud'da) size çarpınca mı: «Bu nereden» dediniz? De ki: «Bu başınıza gelen kendinizdendir». Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Fizilal-il Kuran : Karşı tarafa iki katını tattırdığımız musibet, bu kez sizin başınıza gelince «Bu nereden geldi?» demediniz mi? De ki; «O musibet kendinizden kaynaklandı.» Hiç şüphesiz Allah'ın gücü herşeye yeter.
Gültekin Onan : İki misline uğrattığınız bir musibet size isabet edince mi: "Bu nereden" dediniz ? De ki: "O, sizin kendinizdendir." Şüphesiz Tanrı, herşeye güç yetirendir.
Hasan Basri Çantay : Size (Bedirde) onlara iki katını başlarına getirdiğiniz bir belâ (Uhudde) kendinize çatmış olduğu için mi «Bu, nereden (geldi)» dediniz? De ki: «O, kendi katınızdandır». Şüphesiz ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.
Hayrat Neşriyat : (Bedir’de düşmanınıza) iki mislini uğrattığınız bir musîbet şimdi (Uhud’da) size gelince: 'Bu nereden?' mi dediniz. (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: 'O, kendi nefisleriniz tarafındandır!' Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
İbni Kesir : Onları iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca; bu nereden? dediniz. De ki: O, kendinizdendir. Doğrusu Allah herşeye kadirdir.
Muhammed Esed : (Düşmanlarınızı) iki misli musibete uğrattıktan sonra şimdi aynı musibet sizin başınıza geldi diye, kendi kendinize "Bu nasıl oldu?" diye soruyorsunuz, öyle mi? De ki: "O, sizin kendi eserinizdir." Doğrusu, Allah dilediği her şeyi yapmaya kadirdir:
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki size bir musibet isabet etti, halbuki siz onun iki katını düşmanlarınıza isabet ettirmiş idiniz. «Bu musibet nereden?» mi dediniz. De ki: «O kendi nefisleriniz tarafındandır.» Şüphe yok ki, Allah Teâlâ herşeye kâdirdir.
Ömer Öngüt : (Bedir'de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğimiz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza gelince; “Bu nasıl oluyor?” dersiniz. Resulüm! De ki: “O musibet kendi tarafınızdandır. ” Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.
Şaban Piriş : -Düşmanlarınızın başına iki katını getirdiğiniz belâ sizin başınıza gelince mi “Bu nasıl olur?” diyorsunuz. De ki: -O, sizin kendinizdendir. Allah’ın her şeye gücü yeter.
Suat Yıldırım : Hâl böyle iken, düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela sizin başınıza gelince: "Bu nereden geldi?" mi diyorsunuz? De ki: "Bu felâket sizin yüzünüzdendir." Muhakkak ki Allah her şeye kadirdir.
Süleyman Ateş : Başınıza bir belâ gelince -siz, onun iki katını onların başlarına getirmiş olduğunuz halde yine- Bu nereden başımıza geldi?" dediniz. De ki: "O (belâ), kendinizdendir." Allâh, herşeye kâdirdir.
Tefhim-ul Kuran : Başınıza bir belâ gelince niçin: «Bu nereden?» diyorsunuz? Halbuki siz (Bedir'de) onların (düşmanların) başlarına bunun iki katı belâ getirmiştiniz. Ey Peygamber, onlara de ki: «Bu belâyı kendi başınıza siz getirdiniz.» Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Ümit Şimşek : Yine de, başınıza gelenin iki misli zararı siz onlara verdiğiniz halde, 'Bu da nereden başımıza geldi?' diyorsunuz. De ki: O sizin kendinizdendir. Allah'ın ise herşeye gücü yeter.
Yaşar Nuri Öztürk : Size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca: "Bu da nereden!" mi dediniz? De ki: "O, sizin öz benliklerinizdendir." Allah, her şeye Kadîr'dir.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199200

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
101.083