ÂLİ İMRÂN-18

Anasayfa » ÂLİ İMRÂN Suresi » ÂLİ İMRÂN-18
share on facebook  tweet  share on google  print  

ÂLİ İMRÂN-18

"ÂLİ İMRÂN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<3/ÂLİ İMRÂN-18>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Şehidallâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıst(kıstı), lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Allah, şehâdet (şahitlik) etti: Muhakkak ki O'ndan başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular (şahit oldular) ki, O'ndan başka ilâh yoktur, (O) Azîz'dir, Hakîm'dir. 
1. şehide allâhu : Allah şahitlik etti, şehâdet etti
2. enne-hû : muhakkak ki o
3. lâ ilâhe : ilâh yoktur
4. illâ huve : O'ndan başka
5. ve el melâiketu : ve melekler
6. ve ulû el ilmi : ve ilim sahipleri, kendilerine Allah tarafından ilim verilenler
7. kâimen bi el kıstı : adalet ile yerine getirdi
8. lâ ilâhe : ilâh yoktur
9. illâ huve : O'ndan başka
10. el azîzu : aziz
11. el hakîmu : hakim, hüküm sahibi

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada Allahû Tealâ, Allah'tan başka bir İlâh olmadığına Kendisini şahit gösteriyor; Allah İlk şahit'tir. Ondan sonra buna melekler ve ulûl'ilm (ilim sahipleri) de şahitlik ediyorlar.

Ulûl'ilm (ilmin sahipleri), kendilerine verilen ilmi hazmetmiş olan, o ilmin sahibi olmak yetkisine Allahû Tealâ tarafından sahip kılınan insanlardır.

Burada son derece önemli bir faktör var. Allah'ın Tekliğine düşünce plâtformunda ve görerek sahip olmak söz konusudur. Bir insanın şahit olabilmesi için görmesi gerekir. Rüyet, baş gözüyle görme işleminin tahakkuku, basiret, kalp gözünün görme hassasının çalışmaya başlaması halidir. Ulûl'ilm, basiretin sahibidir. Bu basiret, Allah'ın Zat'ını da ihata etmiştir. İşte bunu gören insan ulûl'ilmin en üst kademesi olan Hakk'ul yakîn kademesindedir.

Ulûl'ilmin Allah'a şahit olabilmesi iki standardın sadece bir tanesini kapsar. Gaypta Rahmân'a huşû duyanlar tahkiki îmânın sahibi değillerdir. Allah'ı görmemişlerdir, gaybi îmânın sahibidirler. Ama Allah kime Kendi Zat'ını kalp gözünün basiret hassasıyla gösterirse, onlar Allah'a şahit olanlardır. Onlar Allah'ın varlığına şehadet edenlerdir. İşte onlar görürler ki İndi İlâhi'de Allah'tan başka İlâh yoktur.

Kur'ân-ı Kerim'de Zuhruf Suresinde Allah katındaki bir şehadetten bahsediyor:

43/ZUHRÛF-86: Ve lâ yemlikullezîne yed’ûne min dûnihiş şefâte illâ men şehide bil hakkı ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).

Ve onların, O'ndan (Allah'tan) başka taptıkları şeyler şefaate malik değildir. Hakk'a şahit olanlar hariç ve onlar (Hakk'ı) bilirler.

Öyleyse ulûl'ilm dediğimiz zaman burada onların da Allah ve meleklerle birlikte Allah'ın Zat'ını görerek Allah'ın Tekliğine şahitlik ettiği kesinlik kazanıyor. Ulûl'ilmin başında her zaman devrin imamı vardır. Devrin imamları peygamberlerin mevcut olduğu bütün devrelerde peygamberlerdir. Devrin imamlığı görevine asaleten tayin edilirler. Peygamberlerin olmadığı bütün devirlerde aşağıdaki âyet-i kerimelere göre bütün kavimlerdeki Allah'ın seçtiği nebî olmayan, velî olan resûllerden bir tanesi huzur namazının imamlığına vekâleten tayin edilir. Asalet Peygamber Efendimiz (S.A.V)'le beraber sona ermiştir. Kıyâmete kadar vekâlet devam edecektir. Her devirde olduğu gibi bu devirde de huzur namazının imamlığında bir görevli, görevini vekâleten yapmaktadır:

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).

Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).

Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.

2/BAKARA-87: Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).

Andolsun ki, Biz, Musa'ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.

16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).

Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah'a ulaşmayı dileyerek) Allah'a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah'a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

3/ÂLİ İMRÂN-164: Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).

Andolsun ki Allah, mü'minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni'met olmak üzere (onların aralarında, kendi kavminin içinde) kendilerinden bir resûl beas eder. Onlara O'nun (Allah'ın) âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) onlar gerçekten açık bir dalâlet içinde idiler.

İşte ulûl'ilmin en üst seviyesinde huzur namazının imamı vardır. Her zaman Allah ile beraberdir. Huzur namazının bütün müntesipleri İndi İlâhi'dedirler. Altın tahtların sahipleridirler. Geri kalanlarsa her katta bulunanlar, Allah'ın Sıratı Mustakîm'ine ulaştıkları andan, birinci kattan itibaren hangi katta olurlarsa olsun bütün huzur namazlarına iştirak ederler. Allahû Tealâ'nın söylediği ulûl'ilmin arasında Allah'ın varlığına ve tekliğine şahit olanlar da vardır. Huzur namazının imamıyla birlikte Allah'a iradelerini teslim edenler de Allah'a şahit olurlar. İradelerin teslim olduğu andan itibaren o kişi Allah'ı görmek yetkisinin sahibidir. Öyleyse Allahû Tealâ'nın ulûl'ilm dedikleri Allah'a şahit olan en üst kademedeki insanlardır. Aslında ulûl'ilmin muhtevasında daimî zikrin sahipleri (26. basamak), ihlâs makamının sahipleri (27. basamak), salâh makamının sahipleri (28. basamak) vardır. Ama ulûl'ilm arasından Allah'ı görebilenler sadece salâh makamının son üç mertebesidir:

  1. Mürşidler (5. mertebe).
  2. Kavim resûlleri (6. mertebe).
  3. Devrin imamı (7. mertebe).

Bunların üçü de Hakk'ul yakînin sahipleridir. Öyleyse Allah'a şahitlik edebilirler. Allah'ın tekliğinin kesin olarak farkındadırlar. Bütün yokluğa baktıkları zaman Allah'tan başka bir İlâh'ın olmadığını kesin şekilde görürler. Allah katında bir şahadetten Allahû Tealâ bunu murad ediyor.

Kur'ân-ı Kerim'de ulûl'ilmi ihata edecek olan üç ilim kademesi var. Secde-24'te üçüne birden sahip olmanın devrin imamı olmak için mutlaka gerektiğini ifade ediyor Allahû Tealâ:

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).

Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Öyleyse beşinci, altıncı ve yedinci mertebelerin hepsi Hakk'ul yakîni ifade eder. İşte Allah'a, Allah'ın tekliğine şahit olanlar, ulûl'ilmin bu müstesna üç tane kademesidir. Ulûl'ilmin en üst kademesi Hakk'ul yakîni ifade eder. Ulûl'elbab, ulûl'ilmdir. İhlâs kademesinin sahibi olan muhlislerde salâh makamının sahibi olan salihler de ulûl'ilmdir. Ama ulûl'ilmin bu âyet-i kerimede geçen Allah'ın varlığına ve tekliğine şahit olanlar sadece salâh makamının son üç mertebesini oluştururlar, onlar Hakk'ul yakîni ifade ederler.

 

3/ÂLİ İMRÂN-18

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Allah, şehâdet (şahitlik) etti: Muhakkak ki O'ndan başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular (şahit oldular) ki, O'ndan başka ilâh yoktur, (O) Azîz'dir, Hakîm'dir.
Diyanet İşleri : Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, kesin olarak bildirdi ki kendisinden başka yoktur tapacak. Meleklerle bilgi sahipleri de tam bir doğrulukla bunu bildiler, bildirdiler. O üstün Tanrıdan, o hüküm ve hikmet sahibinden başka yoktur tapacak.
Adem Uğur : Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur.
Ahmed Hulusi : Allâh şehâdet eder, kendisidir "HÛ"; tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Esmâ'sının kuvveleri olanlar (melâike) ve Ulül İlm de (ilim açığa çıkardığı mahaller) bu hakikatin Hak oluşuna şehâdet eder, Adl'i kaîm kılarlar. Tanrı yoktur, sadece "HÛ"; Aziyz, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Allah, kâinattaki dengeyi, düzeni, mahlûkatın rızkını, hayatın devamını adaletle sağlayan, ebedî âlemde adâletle mükâfatlandırıp cezalandıran, hak ilâhın yalnızca kendisi olduğuna şehâdet etti. Melekler ve âdil, objektif düşünen ilim adamları, âlimler de şehâdet etti. Ondan başka ilâh yoktur. Kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : Allah kendinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de adalet üzere hareket ederek Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ettiler. Yüce ve hikmet sahibi olan Allah'tan başka ilah yoktur.
Ali Bulaç : Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka ilah yoktur.
Ali Fikri Yavuz : Allah, kendinden başka ibadete müstahak bir varlık olmadığını delillerle açıkladı. Meleklerle, ilim sahibleri de adâlet ve hak üzere durarak buna iman ettiler. O’ndan başka hiç bir ilâh yoktur. O, tevhîd getirmiyenlere gâliptir; hüküm ve hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahibleri, O'ndan baska tanri olmadigina sahidlik etmislerdir. O'ndan baska tanri yoktur, O gucludur, Hakim'dir.
Celal Yıldırım : Allah kendinden başka ilâh olmadığına şehadette bulundu, (varlığının ve birliğinin delil ve belgelerini varlık âleminde sergiledi). Melekler de şehadette bulundu.. İlim sahipleri de adalet ölçülerini ayakta tutarak (O'nun varlığına, birliğine) şahitlik ettiler. O'ndan başka ilâh yok. O, çok güçlüdür, hep üstündür ve her şeyi yerine koyup belli bir amaca yöneltendir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahibleri, O'ndan başka tanrı olmadığına şahidlik etmişlerdir. O'ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakim'dir.
Diyanet Vakfi : Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur.
Edip Yüksel : ALLAH, kendisinden başka tanrı olmadığına şehadet eder; melekler ve adaleti gözeten ilim sahipleri de... O'ndan başka tanrı yoktur. Üstündür, Bilgedir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şahadet eyledi Allah şu hakikate: «başka Tanrı yok ancak o», bütün meleklerle ilim uluları da adl-ü hakkaniyyetle durarak şahid: başka Tanrı yok ancak o, azîz o hakîm o.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah kendisinden başka tanrı olmadığına şahittir. Bütün melekler ve ilim uluları da adaleti yerine getirerek şahittirler. O'ndan başka tanrı yoktur; güçlüdür, hikmet sahibidir O.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır.
Fizilal-il Kuran : Allah'tan başka ilâh olmadığına ve O'nun adaleti ayakta tuttuğuna Allah'ın kendisi, melekler ve bilgili kullar tanıktır. O'ndan başka ilâh yoktur. O üstün iradeli ve hikmet sahibidir.
Gültekin Onan : Tanrı, gerçekten kendisinden başka tanrı olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka tanrı olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka tanrı yoktur.
Hasan Basri Çantay : Allah, şu hakıykatı: Kendinden başka hiç bir Tanrı olmadığını, adaleti ayakda tutarak (delilleriyle, âyetleriyle) açıkladı. Melekler (bunu ikrar etdi, hakıykî) ilim saahibleri (nebiler, âlimler) de (böylece inandı). Ondan başka hiç bir Tanrı yokdur. (O), mutlak gaalibdir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidîr.
Hayrat Neşriyat : Allah, adâleti kaim kılarak kendisinden başka ilâh olmadığına şâhidlik etti; melekler ve ilim sâhibleri de (adâletle kaim olarak buna şâhidlik ettiler). O’ndan başka ilâh yoktur;(O,) Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Allah, şehadet etti ki: Gerçekten O'ndan başka ilah yoktur. Melekler ve ilim sahibleri de adaleti ayakta tutarak buna şehadet ettiler; O'ndan başka ilah yoktur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
Muhammed Esed : Allah, (bizatihi Kendisi) ile melekler ve hak ve adaleti gözeten ilim sahipleri O'ndan başka tanrı olmadığına şahittir: O'ndan başka tanrı yoktur, Kudret ve Hikmet Sahibi(dir).
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ, kendisinden başka bir ilâh bulunmadığına adâletle kâim olarak şehâdet etmiştir. Melekler de, ilim sahipleri de (şehâdette bulunmuşlardır). O hakîmden başka asla bir ilâh yoktur.
Ömer Öngüt : Allah kendisinden başka ilâh olmadığına şâhitlik etmiştir. Melekler ve adâleti yerine getiren ilim sahipleri de O'ndan başka ilâh olmadığına şâhitlik ettiler. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : Allah şahittir ki kendisinden başka bir ilah yoktur. Melekler ve adaleti ayakta tutan ilim sahipleri de (buna şahittir.) O’ndan başka ilah yoktur. O, azizdir, hakimdir.
Suat Yıldırım : Allah’tan başka tanrı bulunmadığına şahid bizzat Allah’tır. Bütün melekler, hak ve adaletten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçeğe, aziz ve hakîm (mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibi) Allah’tan başka tanrı olmadığına şahittirler.
Süleyman Ateş : Allâh, kendisinden başka tanrı olmadığına şâhiddir. Melekler ve ilim sâhipleri de adâletle şâhiddir (ki O'ndan başka tanrı yoktur. O), azizdir, hakimdir.
Tefhim-ul Kuran : Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve hakim olan O'ndan başka ilah yoktur.
Ümit Şimşek : Ondan başka tanrı olmadığına, bizzat Allah şahitlik etmiştir. Melekler ile, adaletten ayrılmayan ilim sahipleri de buna şahittir. Ondan başka tanrı yoktur; O herşeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199200

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
101.714