A'RÂF-198

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-198
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-198

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-198>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَى لاَ يَسْمَعُواْ وَتَرَاهُمْ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ وَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ

Ve in ted’ûhum ilel hudâ lâ yesme’û, ve terâhum yenzurûne ileyke ve hum lâ yubsırûn(yubsırûne).

Ve onları eğer hidayete (Allah'a ulaşmaya) çağırırsanız işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün ve onlar görmezler.  
1. ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
2. ilâ el hudâ : hidayete, Allah'a ulaşmaya
3. lâ yesmeû : işitmezler
4. ve terâ-hum : ve onları görürsün
5. yenzurûne : bakarlar, bakıyorlar
6. ileyke : sana
7. ve hum : ve onlar
8. lâ yubsırûne : görmezler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Peygamber Efendimiz (S.A.V), Devrinin İmamı'ydı ve Allah'a ulaştırma görevi sadece O'nundu. O, hayatta iken de bütün kavimlerde mutlaka Allah'ın resûlleri vardı. Bunlardan sadece Peygamber Efendimiz (S.A.V) Nebî idi. Ve O, Allah'a davet ediyordu (Yusuf-108).

Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in asıl görevi insanları hidayete; ruhlarını, ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaya davet etmektir. O davete de insanlar icabet etmemişlerdir (Kasas-50).

Kasas Suresinin 50. ve Yusuf Suresinin 108. âyet-i kerimesi ile A'râf Suresinin 198. âyet-i kerimesi, sıkı bir illiyet rabıtası içerisindedir.

Dört tane hidayetle sorumlusunuz ve yükümlüsünüz. Ve Allah'ın davetine sadece işitebilenler icabet ederler. (Konuyla ilgili bilgiler A'râf-179. âyetin açıklamasında yer almaktadır.)

12/YÛSUF-108: Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).

De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”

28/KASAS-50: Fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bi gayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne).

Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah'tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.

 

7/A'RÂF-198

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve onları eğer hidayete (Allah'a ulaşmaya) çağırırsanız işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün ve onlar görmezler.
Diyanet İşleri : Eğer onları, doğru yola çağırırsanız işitmezler. Sen onların sana baktıklarını görürsün, hâlbuki onlar görmezler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları doğru yola çağırırsan dinlemezler ve görürsün ki sana bakıyorlar, fakat baktıkları halde görmezler.
Adem Uğur : Onları doğru yola çağırmış olsanız işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler.
Ahmed Hulusi : Onları hidâyet etmeleri için çağırsanız, işitmezler. . . Onları sana bakar sanırsın, ama görmezler!
Ahmet Tekin : Onları doğru, hak yola, Allah’ın kitap ve peygamberle gösterdiği yola çağırırsanız duyma kabiliyetlerini hakkı duymak için kullanmazlar. Onların sana baktıklarını, senin peygamberliğini kavradıklarını düşünüyorsun. Basiretleri olmadığı için senin peygamberliğini, tebliğ ile görevli olduğun dini kavrayamıyorlar.
Ahmet Varol : Onları doğru yola çağırsanız duymazlar. Onları sana bakıyormuş gibi görürsün ama gerçekte görmezler.
Ali Bulaç : Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile.
Ali Fikri Yavuz : Eğer müşrikleri (veya putları) doğru yola çağırırsanız, duymazlar ve onları görürsün ki, sana bakıyorlar; halbuki onlar görmezler.
Bekir Sadak : Onlari dogru yola cagirirsaniz duymazlar. Sana baktiklarini gorursun, oysa gormezler.
Celal Yıldırım : Onları doğru yola çağırsanız duymazlar; sana bakıp (hayâsızca) durduklarını görürsün ; oysa onlar (gerçeği hiç de) görmezler.
Diyanet İşleri (eski) : Onları doğru yola çağırırsanız duymazlar. Sana baktıklarını görürsün, oysa görmezler.
Diyanet Vakfi : Onları doğru yola çağırmış olsanız işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler.
Edip Yüksel : Onları hidayete çağırsan işitmezler. Onların sana baktığını görürsün; fakat onlar görmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : siz onları doğru yolu göstermeğe çağıracak olsanız duymazlar, ve görürsün onları sana bakıb duruyorlardır da görmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Siz onları doğru yolu göstermeye çağıracak olsanız işitmezler. Onların sana baktıklarını görürsün, ama görmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Siz onları doğru yola çağıracak olsanız da duymazlar.» Onların sana baktıklarını görürsün, bakarlar, ama görmezler.
Fizilal-il Kuran : Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler, onları sana bakar gibi görürsün, fakat görmezler.
Gültekin Onan : Eğer onları hidayete çağırsan işitmezler. Onların sana baktığını görürsün, oysa onlar görmezler.
Hasan Basri Çantay : Eğer onları doğru yolu göstermiye çağırsanız duymazlar. Onları sana bakar görürsün. Halbuki görmezler de onlar.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki onları (o putları) hidâyete da'vet etseniz, işitmezler! Çünki onların sana baktıklarını görürsün, hâlbuki onlar görmezler!
İbni Kesir : Onları hidayete çağırsanız; duymazlar bile. Onları sana bakar görürsün; ama görmezler ki.
Muhammed Esed : onlara yol göstermeleri için yalvarsanız, işitmezler; sana baktıklarını sanırsın, oysa görmezler."
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onları doğru yolu göstermeğe çağıracak olsanız duymazlar. Ve onları sana bakar görürsün, halbuki onlar göremezler.
Ömer Öngüt : Onları hidayete çağırsanız işitmezler. Onların sana baktıklarını görürsün. Oysa onlar görmezler.
Şaban Piriş : Onları doğru yola çağırsanız sizi işitmezler. Onları sana bakar görürsün fakat onlar görmezler.
Suat Yıldırım : Siz o müşrikleri (veya putları) doğru yola dâvet ederseniz işitmezler. Onların sana baktığını görürsün ama, aslında onlar görmezler.
Süleyman Ateş : Onları hidâyete çağırırsanız, işitmezler. Onların sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler.
Tefhim-ul Kuran : Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile.
Ümit Şimşek : Onları doğru yola çağırdığınızda sizi işitmezler. Onları sana bakarken görürsün; oysa onlar birşey görmezler.
Yaşar Nuri Öztürk : Onları, hidayete çağırsanız, duymazlar. Onların sana baktıklarını sanırsın. Oysaki, onlar görmezler.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 1.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
92.627