A'RÂF-143

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-143
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-143

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-143>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ

Ve lemmâ câe mûsâ li mîkâtinâ ve kellemehu rabbuhu kâle rabbi erinî enzur ileyk(ileyke), kâle len terânî ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarre mekânehu fe sevfe terânî fe lemmâ tecellâ rabbuhu lil cebeli cealehu dekkan ve harra mûsâ saıkan, fe lemmâ efaka kâle subhâneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu’minîn(mu’minîne).

Musa (A.S), tayin ettiğimiz (belirlediğimiz) zamanda gelince, Rabbi onunla konuştu. (Musa A.S) şöyle dedi: “Rabbim, bana (Kendini) göster, Sana bakayım.” (Allahû Tealâ): “Beni asla göremezsin. Ve fakat dağa bak! O, mekânını kararlı tutabilirse (yerinde durabilirse); o zaman sen, Beni görürsün.” buyurdu. Rabbi, dağa tecelli ettiği zaman onu paramparça etti. Musa (A.S), bayılarak yere düştü. Sonra ayıldığı zaman: “Sen Sübhan'sın (Seni tenzih ederim). Sana tövbe ederim. Ben, mü'minlerin ilkiyim.” dedi.  
1. ve lemmâ : ve ...dığı zaman
2. câe mûsâ : Musa geldi
3. li mîkâti-nâ : belirlediğimiz zaman, muayyen vakitte, mikâtımıza, kararlaştır- dığımız vakit'e
4. ve kelleme-hu : ve onunla konuştu
5. rabbu-hu : onun Rabbi
6. kâle : dedi
7. rabbi : Rabbim
8. eri-nî : bana göster
9. enzur : bakayım
10. ileyke : sana
11. kâle : dedi
12. len terâ-nî : beni asla göremezsin
13. ve lâkin unzur : ve fakat bak
14. ilâ el cebeli : dağa
15. fe in istekarre : o zaman eğer durursa
16. mekâne-hu : yerinde, mekânında
17. fe sevfe : o zaman olacak
18. terâ-nî : beni göreceksin
19. fe lemmâ tecellâ : fakat tecelli ettiği zaman
20. rabbu-hu : onun Rabbi
21. li el cebeli : dağa
22. ceale-hu : onu kıldı, yaptı
23. dekkan : paramparça, dümdüz
24. ve harra mûsâ : ve Musa düştü
25. saikân : baygın
26. fe lemmâ efaka : ayıldığı zaman
27. kâle : dedi
28. subhâne-ke : seni noksan sıfatlardan tenzih ederim (Sen Sübhan'sın)
29. tubtu : tövbe ettim
30. ve ene : ve ben
31. evvelu el mu'minîne : mü'minlerin ilkiyim

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

İnsan, fizik vücuduyla; 6 âlemden bir tanesini teşkil eden, zahirî âlemin bir parçasıdır. Baş gözleri, zahirî âlemin standartlarına göre yaratıldığı için onunla, sadece zahirî âlemdeki olaylar, varlıklar görülebilir. 6 tane âlem, iç içe yaşar. Bu âlemlerdeki hiçbir mahlûk, diğerini, kendilerine verilen hassalarla tespit edemez. Bu yüzden insan, baş gözünün görme hassasıyla Allah'ı göremez. Allah'ı görmek için kalp gözüne ihtiyaç vardır.

Baş gözünün görme hassası, "rae" fiiliyle geçer (terani de aynı kökten gelir). Bir insanın kalp gözü ise "basar" isimli başka bir görme hassasıyla çalışır. Basar hassası, genel anlamda Kur'ân-ı Kerim'de "kalp gözü" için kullanılır.

Allahû Tealâ, görülmez değildir ama fizik vücudun baş gözü; o hassanın sahibi olmadığı ve ona göre yaratılmadığı için kişi, Allah'ı göremez. Allah, kalp gözüyle görülür. Kişi, ne zaman hakka tukâtihi takvanın (bihakkın takva) sahibi olursa, o zaman Allah'ı görmek yetkisinin sahibi olur.

Peygamber Efendimiz (S.A.V), hayattayken yüzlerce defa Allahû Tealâ'yı gördü. Ve Allahû Tealâ, onu miraca davet etti. Fizik vücuduyla miracı gerçekleştirdi. Fizik vücudunun baş gözleri, O'nu görmeye müsait değildi. Allah'ı, vücuduna örtü olmuş olan ruhunun baş gözleriyle gördü. Bunun üzerine Allahû Tealâ: “Nefsinin kalp gözü, ruhunun baş gözüyle gördüklerini yalanlamadı.” diyor. Ruh, emr âleminin varlığıdır. Allah'ın İndi İlâhisi de emr âleminin bir parçasıdır. Ruh, bu sebeple, baş gözüyle Allah'ı görebilecek olan bir hassanın sahibidir.

Allah'a ulaşmayı dilemekle, Allah 12 tane ihsan verir. Kişi, 7 şahidin önünde, 12 ihsanla mürşide ulaşır ve tövbe eder. Allahû Tealâ, kalbin mührünü açar, kalbin içindeki küfür kelimesini alır, îmân kelimesini yazar ve kişi, mü'min olur. Bir mürşidin önünde yapılan tövbe ile Allah'ın önünde; Allah'ın varlığını göstermesi üzerine, Allah'a karşı direkt yapılan tövbe, birbirine eşit değildir. Bu, mürşidin önünde yapılan bir tövbenin çok üzerinde bir tövbedir. Hz. Musa, Allah'ın önünde tövbe ederek, Allah'ın herşeyden müstağni olduğunu söylemek suretiyle, Allah'ı tenzih eden ilk kişidir. Ve Allahû Tealâ'nın baş gözüyle görülmesinin mümkün olmadığının ilk örneğini yaşamıştır. Allahû Tealâ, Hz. Musa'ya; öldüğü ya da nefsinin kalbindeki gözü veya ruhun baş gözünü kullandığı taktirde, Kendisini görebileceğini söylüyor.

Buradaki mü'min kelimesinin gerçek anlamı, Allah'ın gösterdiği mucize karşısında, Allah'a bütün kalbiyle îmân etmektir. Baş gözüyle Allahû Tealâ'nın görülemeyeceğinden kesin olarak emin olması, Hz. Musa'yı, sonuca ulaştırmıştır. Hz. Musa, Cebrail (A.S)'a tövbe etmek suretiyle, Allahû Tealâ kalbine îmânı yazmıştır, mü'min olmuştur. Buradaki "mü'min olmak" kelimesi, "Allah'a îmân etmek" istikametinde kullanılmamıştır.

Bu sebeple, Allah'ın dizaynında bir sonuç vardır. Hz. Musa'nın Allah'ın tecellisini görüp, o tecellinin sahibi olan Allah'a îmân etmesi, ilk defa vücut bulmuştur yeryüzünde. Bu sebeple, Allah'ın bir tecellisi üzerine, "îmân etmek", "mü'minlerin, (îmân edenlerin) ilkiyim" istikametinde kullanılmıştır.

7/A'RÂF-143

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Musa (A.S), tayin ettiğimiz (belirlediğimiz) zamanda gelince, Rabbi onunla konuştu. (Musa A.S) şöyle dedi: “Rabbim, bana (Kendini) göster, Sana bakayım.” (Allahû Tealâ): “Beni asla göremezsin. Ve fakat dağa bak! O, mekânını kararlı tutabilirse (yerinde durabilirse); o zaman sen, Beni görürsün.” buyurdu. Rabbi, dağa tecelli ettiği zaman onu paramparça etti. Musa (A.S), bayılarak yere düştü. Sonra ayıldığı zaman: “Sen Sübhan'sın (Seni tenzih ederim). Sana tövbe ederim. Ben, mü'minlerin ilkiyim.” dedi.
Diyanet İşleri : Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı : Mûsâ, tâyin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca Rabbim demişti, bana görün de bakayım sana. Rabbi, beni kesin olarak göremezsin sen demişti, fakat şu dağa bak, eğer yerinde durabilirse görebilirsin beni. Derken Rabbi, dağa tecellî edince dağ, yerle bir oldu ve Mûsâ bayılıp yere yığıldı. Kendisine gelince de seni noksan sıfatlardan tenzîh ederim dedi, tövbe ettim sana ve ben, inananların ilkiyim.
Adem Uğur : Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.
Ahmed Hulusi : Musa, takdir ettiğimiz süreç tamamlandığında; Rabbi de Ona seslenince, (şöyle) dedi: "Rabbim, göster kendini, bakayım sana!". . . (Rabbi) buyurdu: "Beni, asla göremezsin!. . Fakat dağa (benlik dağı) nazar et. . . Şayet (tecelli ettiğimde) dağ hâlâ durursa, beni görebilirsin!". . . Rabbi dağa (benliğine) tecelli edince, onu yok etti. . . Musa da baygın (benliğini yitirmiş olarak) düştü! Kendine döndüğünde: "Subhansın sen (seni tenzih ederim)! Sana tövbe ettim. . . Ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.
Ahmet Tekin : Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte Tûr’a gelip de, Rabbi kendisiyle konuşunca, Mûsâ:
'Rabbim bana kendini göster, seni göreyim' dedi. Allah:
'Beni katiyyen göremezsin. Lâkin şu dağa bak. Eğer o dağ yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin' buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince, dağı paramparça hale getirip, yerle bir etti. Mûsâ da yere baygın düştü. Ayıldığı zaman:
'Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Günah işlemekten vazgeçip sana itaate yöneliyor, tevbemi arzediyorum. Ben mü’minlerin ilkiyim, önderiyim' dedi.
Ahmet Varol : Musa belirlediğimiz vakitte gelip Rabbi kendisiyle konuşunca: 'Ey Rabbim! Bana kendini göster sana bakayım' dedi. (Rabbi): 'Beni göremeyeceksin. Ancak şu dağa bak. Eğer o yerinde durursa beni göreceksin' dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu dümdüz etti ve Musa da baygın düştü. Ayılınca: 'Sen pek yücesin. Sana tevbe ettim ve ben mü'minlerin ilkiyim' dedi.
Ali Bulaç : Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen ne yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.
Ali Fikri Yavuz : Mûsa, kendisiyle konuşacağımızı vâdettiğimiz vakitte gelince, Rabbi ona kelâmını (vasıtasız olarak) söyledi. (Mûsa) şöyle dedi: “- Rabbim! Cemâlini bana göster, sana bakayım.” Allah: “-Beni hiç bir zaman göremezsin, fakat şu dağa bak. Eğer o, yerinde durursa sen de beni görürsün.” buyurdu. Nihayet Rabbi, o dağa tecelli edince, onu yer ile bir etti. Mûsa da bayılarak yere düştü. Sonra ayılınca şöyle dedi: “- Allah’ım! Seni tenzih ederim. (Dünyada seni görmeyi istemekten) tevbe ettim ve ben, mü’minlerin (buna inananların) ilkiyim.”
Bekir Sadak : Musa, tayin ettigimiz vakitte gelip Rabbi onunla konusunca, Musa: «Rabbim! Bana Kendini goster, Sana bakayim» dedi. Allah: «Sen Beni goremeyeceksin ama daga bak, eger o yerinde kalirsa sen de Beni goreceksin» buyurdu. Rabbi daga tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa da baygin dustu; ayilinca: «Yarabbi, munezzehsin, Sana tevbe ettim, ben inananlarin ilkiyim» dedi.
Celal Yıldırım : Ne vakit ki Musa belirlediğimiz vakitte geldi ve Rabbi onunla konuştu. Musa : «Ey Rabbim !» dedi, «kendini bana göster de sana bakayım». Rabbi ona: «Sen elbette beni göremezsin ; ama dağa dikkatle bak, eğer yerinde durursa beni görebileceksin demektir,» buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince onu param parça etti ve Musa da bayılıp düştü. Kendine gelince, «Seni tenzîh ve tesbîh ederim. Sana tevbe ile yöneldim ve ben mü'minlerin ilkiyim» dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca, Musa: 'Rabbim! Bana Kendini göster, Sana bakayım' dedi. Allah: 'Sen Beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de Beni göreceksin' buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince onu yerlebir etti ve Musa da baygın düştü; ayılınca: 'Yarabbi, münezzehsin, Sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim' dedi.
Diyanet Vakfi : Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.
Edip Yüksel : Musa, belirlenen vakitte bize gelince ve Rabbi kendisiyle konuşunca, 'Rabbim, bana görün, sana bakayım,' dedi. 'Beni göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin,' dedi. Rabbi, dağa görününce onu paramparça etti ve bunun üzerine Musa kendinden geçti. Ayılınca, 'Sen yücesin, sana yöneliyorum. Ben (buna) inananların en önde olanıyım,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktâki Musâ mikatımıza geldi, ve rabbı onu kelâmiyle taltıyf buyurdu, ya rab! dedi: göster bana bakayım sana, buyurdu ki: beni kat'ıyyen göremezsin ve lâkin dağa bak eğer yerinde durursa demek beni göreceksin, derken rabbi dağa bir tecelli buyurunca onu un ufrâ ediverdi, Musâ da baygın düştü, sonra vaktâki ayıldı sübhansın, dedi: sana tevbe ile döndüm ve ben mü'minlerin evveliyim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Musa tayin ettiğimiz özel vakitte gelip Rabbi O'na kelamiyle iltifatta bulununca: «Ey Rabbim, göster bana kendini, Sana bakayım.» dedi. O da buyurdu ki: «Beni katiyyen göremezsin, ancak dağa bak, eğer yerinde durursa demek beni görebileceksin» Derken Rabbi dağa tecelli buyurunca onu un ufra (toz duman) ediverdi. Musa da baygın düştü. Ayılınca: «Münezzehsin, Sana tevbe ile döndüm ve ben mü'minlerin ilkiyim.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ne zaman ki, Musa, mikatımıza geldi, Rabbi ona kelâmıyla ihsanda bulundu. «Ey Rabbim, göster bana kendini de bakayım sana». dedi. Rabbi ona buyurdu ki; «Beni katiyyen göremezsin ve lâkin dağa bak, eğer o yerinde durabilirse, sonra sen de beni göreceksin». Daha sonra Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir ediverdi, Musa da baygın düştü. Ayılıp kendine gelince, «Sen sübhansın», «tevbe ettim, sana döndüm ve ben inananların ilkiyim,» dedi.
Fizilal-il Kuran : Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabb’i onunla konuştuktan sonra: “Rabbim, bana kendini göster, sana bakayım” dedi. Allah: “Sen beni göremeyeceksin, ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de beni görürsün” buyurdu. Rabbi dağa teveccüh edince onu yerle bir etti ve Musa baygın düştü; ayılınca: “Ya Rabbi, münezzehsin, sana tevbe ettim, ben iman edenlerin ilkiyim” dedi.
Gültekin Onan : Musa, belirlenen sürede gelince ve rabbi kendisiyle konuşunca: "Rabbim, bana göster, seni göreyim" dedi. (Tanrı:) "Beni asla göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin" dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen yücesin, sana tevbe ettim ve ben inançlıların ilkiyim" dedi.
Hasan Basri Çantay : Vaktaki Musa (ibâdeti için) ta'yin etdiğimiz vakıtda geldi, Rabbi ona (ilâhî sözünü) söyledi. (Musa) dedi ki: «Rabbim, (cemâlini) göster bana, (ne olur) seni göreyim». Buyurdu: «Beni kat'iyyen göremezsin. Fakat şu dağa bak. Eğer o, yerinde durabilirse sen de beni görürsün». Derken Rabbi o dağa tecellî edince onu param parça ediverdi. Musa da baygın yere düşdü. Ayılınca dedi ki: «Seni tenzih ederim. Tevbe etdim Sana. Ben îman edenlerin ilkiyim».
Hayrat Neşriyat : Mûsâ ta'yîn ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab buyurunca: 'Rabbim! Bana (kendini) göster; sana bakayım!' dedi. (Rabbi) buyurdu ki: '(Sen) beni (bu dünyada) aslâ göremezsin; fakat dağa bak, şayet (o)yerinde durabilirse, o takdirde (sen de) beni görebilirsin!' Derken Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılarak (yere) düştü! Nihâyet ayılınca: '(Rabbim!) Seni her noksanlıktan tenzîh ederim! (Bu talebimden dolayı) sana tevbe ettim ve ben îmân edenlerin ilkiyim!' dedi.
İbni Kesir : Musa ta'yin ettiğimiz vakitte gelince ve Rabbı onunla konuşunca; dedi ki: Rabbım; bana, kendini göster. Sana bakayım. Buyurdu ki: Beni kat'iyyen göremezsin. Ama dağa bak; eğer o yerinde kalırsa, sen de Beni görürsün. Rabbı dağa tecelli edince; onu paramparça etti ve Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Tenzih ederim Seni, Sana tevbe ettim ve ben, mü'minlerin ilkiyim.
Muhammed Esed : Ve Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yere (Sina Dağına) varınca, Rabbi onunla konuştu. (Musa da:) "Ey Rabbim" dedi, "göster bana (Kendini) ki seni göreyim!" (Allah): "Beni asla göremezsin. Ama yine de (istersen) şu dağa bir bak; eğer o öylece yerinde kalırsa, o zaman, ancak o zaman, beni görebilirsin!" Ve Rabbi şavkını dağa gösterir göstermez onu toza toprağa çevirdi; ve Musa da bayılıp düştü; uyanıp kendine geldiği zaman "Ne sınırsız bir yücelik seninki? Pişmanlık içinde sana sığınıyorum; ve (bundan böyle daima) inanların ilki olacağım!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, Mûsa bizim tayin ettiğimiz vakte geldi ve O'na Rabbi tekellümde bulundu. Dedi ki: «Ya Rab! Bana zâtını göster, Sana bakayım. (Cenâb-ı Hak da) Buyurdu ki: «Sen Beni katiyyen göremezsin. Fakat dağa bir nazar et, eğer yerinde durabilirse sen de Beni görebilirsin.» Hemen Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Mûsa da baygın bir halde düşüp kaldı. Vaktâ ki ayıldı, dedi ki: «Seni tenzih ederim, Sana tövbe ettim ve ben imân edenlerin ilkiyim.»
Ömer Öngüt : Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuştuktan sonra: “Rabbim! Zâtını bana göster, sana bakayım. ” dedi. Allah: “Sen beni aslâ göremezsin. Fakat şu dağa bak! Eğer o yerinde durursa, sen de beni görürsün. ” buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince, onu yerle bir etti. Musa da baygın düştü. Ayılınca: “Allah'ım! Seni tenzih ederim, sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim. ” dedi.
Şaban Piriş : Musa belirlediğimiz yere gelince Rabbi onunla konuştu. Musa dedi ki: -Rabbim, bana kendini göster de sana bakayım! Rabbi: -Beni göremeyeceksin fakat dağa bak; dağ yerinde durursa sen de beni göreceksin, dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti. Musa bayılarak yere kapandı. Ayıldığında: -Senin şanın çok yücedir, sana yöneldim. Sana inananların ilkiyim, dedi.
Suat Yıldırım : Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab edince:"Ya Rabbî, dedi, göster bana Zatını, bakayım Sana!" Allah Teâlâ şöyle cevap verdi:"Sen Beni göremezsin. Ama şimdi şu dağa bak, eğer yerinde durursa sen de Beni görürsün!"Derken Rabbi dağa tecelli eder etmez onu un ufak ediverdi. Mûsâ da düşüp bayıldı. Kendine gelince dedi ki: "Sübhansın ya Rabbî. Her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi, dünyada Seni görmemizden de münezzehsin. Bu talebimden ötürü tövbe ettim. (Ben ümmetim içinde Seni görmeden) iman edenlerin ilkiyim!"
Süleyman Ateş : Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte bizimle buluşmağa gelip de Rabbi ona konuşunca: "Rabbim, bana görün, sana bakayım!" dedi. (Rabbi) buyurdu ki: "Sen beni göremezsin; fakat dağa bak, eğer o yerinde durursa, sen de beni göreceksin!" Rabbi dağa görününce onu darmadağın etti ve Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca: "Sen yücesin, sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim!" dedi.
Tefhim-ul Kuran : Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi de onunla konuşunca: «Rabbim, bana göster, Seni göreyim» dedi. (Allah:) «Beni asla göremezsin. Ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin.» Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti, Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: «Sen ne yücesin (Rabbim) . Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim» dedi.
Ümit Şimşek : Belirlediğimiz vakitte Musa gelip de Rabbi ona hitap buyurunca, o, 'Rabbim, bana kendini göster de Sana bakayım' dedi. Allah 'Sen Beni göremezsin,' buyurdu. 'Ama şu dağa bak; eğer o yerinde durursa o zaman görürsün.' Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti, Musa da bayılıp kaldı. Ayıldığında, 'Sen her türlü kusurdan yücesin,' dedi. 'Ben sana tevbe ettim. İman edenlerin de ilki benim.'
Yaşar Nuri Öztürk : Musa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle konuştu: "Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla göremezsin beni. Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin." Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim o yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim ben."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 1.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
94.099