A'RÂF-134

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-134
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-134

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-134>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ قَالُواْ يَا مُوسَى ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ لَئِن كَشَفْتَ عَنَّا الرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِي إِسْرَآئِيلَ

Ve lemmâ vakaa aleyhimur riczu kâlû yâ mûsed’u lenâ rabbeke bi mâ ahide indek(indeke), le in keşefte anner ricze le nu’minenne leke ve le nursilenne meake benî isrâîl(isrâîle).

Ve azap üzerlerine geldiği (vuku bulduğu) zaman: “Ya Musa (Allah'ın) seni sahip kıldığı ahd (nübüvvet ahdi) sebebiyle bizim için Rabbine dua et. Eğer bizden azabı kaldırırsan, biz sana mutlaka inanırız ve mutlaka İsrailoğullarını seninle beraber göndeririz.” dediler.  
1. ve lemmâ : ve ...dığı zaman
2. vakaa : vaki oldu
3. aleyhim er riczu : üzerlerine azap
4. kâlû : dediler
5. yâ mûsed'u (mûsâ ud'u) : ey Musa dua et
6. lenâ : bizim için
7. rabbe-ke : Rabbine
8. bi-mâ : o şey ile
9. ahide : ahid
10. indeke : senin katındaki
11. le in : eğer, ise
12. keşefte : giderirsin, kaldırırsın
13. an-nâ er ricze : bizden azabı
14. le nu'minu enne : mutlaka inanacağız
15. leke : sana
16. ve le nursilu enne : ve mutlaka göndereceğiz
17. mea-ke : seninle birlikte, beraber
18. benî isrâîle : İsrailoğullarını

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

1. Açıklama:

Tevrat eski, İncil yeni, Kur'ân-ı Kerim de son ahdi oluşturur. Bundan sonra Allah'ın ahdi, peygamberleriyle insanlara ulaşmayacak ve kâinatta hiçbir yerde, kıyâmete kadar yeni bir şeriat kitabı indirilmeyecektir. Allah'ın Son Peygamberi'ne indirdiği son şeriat kitabı, Kur'ân-ı Kerim'dir.

2. Açıklama:

Allah'ın insanlar üzerine vasiyet kıldığı şey; Allah'ın ahdini, Allah'ın vasiyetini yerine getirmektir. Bu ise ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmektir (Rad-20).

21. basamakta ruh, Allah'a ulaşır. Misak, ruhu hayatta iken Allah'a ulaştırmaktır.

22. basamakta ruh, Allah'ın Zat'ında yok olur, Allah'a teslim olur. Bu, misakin yerine getirilmesidir.

25. basamakta fizik vücut, Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özelliğin sahibi olur. Fizik vücut, Allah'a teslim olmuş ve şeytana kul olmaktan kurtulup Allah'a kul olmuştur. Böylece Allah'ın ahdinin 2. bölümü de tamamlanır.

26. basamakta nefs, bütün afetlerden kurtulur. Yerlerine faziletler yerleşir. Sonra kişi irşada ulaşır. İradenin Allah'a teslimi ve Allah'ın iradesine bağlanmasıyla Allah'a köle olmak talep edilir.

28. basamakta İradenin Allah'a teslimi, vasiyetin içinde mevcuttur. Allah'ın ahdi bunu da içermektedir. Allah'ın ezelde bizden aldığı yemin, misak ve ahdin ötesinde iradenin Allah'a teslimi de yer alır.

Hz. Musa, bir peygamberdi. Görevi; ahdi bütün insanlara tebliğ etmek ve tatbik ettirmekti. Herkesin ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim ettirmek onun göreviydi. Teklifini yaptı. Ne yazık ki; insanların çok büyük bir kısmı bu teklifi kabul etmediler.

İnsanlık hep böyledir. Allahû Tealâ, azap verdiği zaman o azaptan kurtulmak isterler. Oysa ki; teslim olsalar zaten mutluluğu bütün boyutlarıyla yaşayacaklardır. Ama şeytan insanlara bu güzellikleri, doğruları göstermediği gibi, onları Allah'ın yolundan alıkoymak için bütün gayretiyle çalışır.

Allah'ın vasiyetindeki 4 emanet, 4 muhteva taşır. Herbirinin bir Sıratı Mustakîm'i vardır.

1. Sıratı Mustakîm; 14. basamaktan 21. basamağa kadar devam eder. 2 yatay, 2 dikey 4 tane sebîlden oluşur. Bunlardan bir tanesi Tarîki Mustakîm'dir. 7 tane gök katını birbirine bağlayan yoldur. 1. sebîl tâbî olduğunuz yerle devrin imamının dergâhının arasındaki yatay yoldur. Yeryüzü sathına paralel bir yoldur. Devrin imamının dergâhındaki altın kapıdan geçerek Allah'a doğru olan seyri sülûkta gök katları bir bir tırmanılır. 7. kata ulaşılınca dikey yolculuk biter. Sağa doğru yeni bir yatay sebîl oluşur. Sidret-ül Münteha'ya kadar 7 tane âlem geçilir. Sidret-ül Münteha'da ruh, Allah'a doğru yükselir, Allah'ın Zat'ına ulaşır. Bu da 4. sebîl veya 2. dikey sebîldir. Bu, ruhun hidayetidir. Hem ruh, hem vech, hem nefs, hem de irade, herbiri kendi Sıratı Mustakîmleri üzerinde olurlar. Allah yolunda ilk Sıratı Mustakîm üzerinde ruhu, Allah'a teslim ettiğiniz noktaya kadar nefs, bir rehineydi. Gene rehine olmakta devam eder.

2. Sıratı Mustakîm; 25. basamakta fizik vücudun Allah'a tesliminde tamamlanır. Nefs bu noktada, rehine iken emanet hüviyetine girer.

3. Sıratı Mustakîm; bu noktadan sonra daimî zikrin içinde olunur ve nefs tasfiye edilir. 26. basamakta Allah'a teslim olan nefs, artık Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özellik kazanır.

4. Sıratı Mustakîm; irade Allah'a teslim edilir. İradenin Sıratı Mustakîm'i üzerindesiniz. Böylece Allah'ın ahdi tamamlanmış olur.

13/RA'D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).

Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

 

7/A'RÂF-134

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve azap üzerlerine geldiği (vuku bulduğu) zaman: “Ya Musa (Allah'ın) seni sahip kıldığı ahd (nübüvvet ahdi) sebebiyle bizim için Rabbine dua et. Eğer bizden azabı kaldırırsan, biz sana mutlaka inanırız ve mutlaka İsrailoğullarını seninle beraber göndeririz.” dediler.
Diyanet İşleri : Üzerlerine azap çökünce, “Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdiği söz uyarınca bizim için dua et. Eğer azabı üzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte elbette göndereceğiz” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Azâba uğrayınca yâ Mûsâ diyorlardı; icâbet edeceğine dâir verdiği söze uyarak Rabbine duâ et de bizden bu belâyı defetsin, muhakkak sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz.
Adem Uğur : Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler.
Ahmed Hulusi : Üzerlerine bu azap geldiğinde: "Ey Musa! Sözleşmene dayanarak, bizim için Rabbine dua et. . . Şayet bu azabı bizden kaldırırsan, muhakkak ki sana iman edeceğiz ve mutlaka İsrailoğullarını seninle beraber göndereceğiz" dediler.
Ahmet Tekin : Azap üzerlerine çökünce:
'Ey Mûsâ, sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Eğer bizden azâbı kaldırırsan, kesinlikle sana itimat edeceğiz ve İsrâiloğulları’nı, temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek seninle göndereceğiz.' dediler.
Ahmet Varol : Başlarına bir felaket geldiğinde: 'Ey Musa! Sana olan ahdine dayanarak bizim için Rabbine dua et. Eğer üzerimizden bu felaketi kaldırırsan sana iman edecek ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz' diyorlardı.
Ali Bulaç : Başlarına iğrenç bir azab çökünce, dediler ki: "Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip giderirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz.
Ali Fikri Yavuz : (Onların) üzerlerine o azab çökünce: “- Ey Mûsa! Bizim için, sana verdiği peygamberlik ahdi hürmetine, (Rabbine) duâ et. Eğer bizden bu azâbı kaldırırsan, yemin olsun ki, sana muhakkak iman edeceğiz, ve İsraîloğullarını da elbette seninle beraber göndereceğiz.” dediler.
Bekir Sadak : Azap baslarina cokunce, «Ey Musa! Rabbine, sana verdigi ahde gore bizim icin yalvar. Bizden azabi kaldirirsan sana, and olsun ki, inanacagiz ve Israilogullarini seninle beraber gonderecegiz"dediler.
Celal Yıldırım : Üzerlerine (bu gibi azâb, murdarlık) çökünce. Ey Musa, dediler, sana verdiği söze karşılık Rabbine bizim için duâ et. Eğer bizden bu azâb ve murdarlığı kaldırırsan and olsun ki sana kesinlikle inanırız ve İsrail oğullarını seninle beraber (serbest bırakıp) göndeririz.
Diyanet İşleri (eski) : Azab başlarına çökünce, 'Ey Musa! Rabbine, sana verdiği ahde göre bizim için yalvar. Bizden azabı kaldırırsan sana, and olsun ki, inanacağız ve İsrailoğullarını seninle beraber göndereceğiz'dediler.
Diyanet Vakfi : Azap üzerlerine çökünce, «Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz» dediler.
Edip Yüksel : Her ne zaman başlarına bir musibet gelse, 'Ey Musa, sana verdiği sözden dolayı Rabbine yalvar. Bizi bu felaketlerden kurtarırsan sana inanır ve İsrail oğullarını da seninle beraber yollarız,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktaki azab üzerlerine çöktü, ya Musâ! dediler: Bizim için rabbına dua et, sana olan ahdi hurmetine, eğer bizden bu azâbı sıyırırsan kasem olsun ki sana kat'iyyen iyman ederiz ve Beni İsraîli seninle beraber mutlak göndeririz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Üzerlerine azap çöktüğü vakit dediler ki: «Ey Musa sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et! Eğer bu azabı bizden sıyırırsan, andolsun ki, sana kesinlikle iman eder ve İsrail oğullarını seninle birlikte muhakkak göndeririz.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ne zaman ki, azap üzerlerine çöktü, dediler ki, «Ey Musa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden bu azabı kaldırır uzaklaştırırsan, yemin olsun ki, sana kesinlikle iman edeceğiz. Ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz.»
Fizilal-il Kuran : Azap başlarına çökünce; «Ey Musa sana verdiği peygamberlik payesine dayanârak, bizim için Rabbine dua et. Eğer bu azabı başımızdan savarsan, andolsun ki, sana inanacak ve İsrailoğulları'nı seninle birlikte göndereceğiz» dediler.
Gültekin Onan : Başlarına iğrenç bir azab çökünce dediler ki: "Ey Musa, rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip giderirsen andolsun sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz."
Hasan Basri Çantay : Üzerlerine o azâb çökünce: «Yâ Musa, dediler bizim için Rabbine — sana olan ahdi hürmetine —düâ et. Eğer bu azabı bizden ayırıb sıyırırsan, andolsun, sana kat'iyyen îman edeceğiz. Andolsun, İsrail oğullarını da seninle beraber mutlak göndereceğiz».
Hayrat Neşriyat : Derken üzerlerine o kötülük (o azab) çökünce: 'Ey Mûsâ! Senin yanında olan(sana) verdiği söz hürmetine bizim için Rabbine duâ et; yemîn olsun ki, eğer bizden azâbı kaldırırsan, sana mutlaka îmân edeceğiz ve muhakkak İsrâiloğullarını seninle berâber göndereceğiz!' dediler.
İbni Kesir : Üzerlerine azab çökünce, dediler ki: Ey Musa, sana olan ahdine göre Rabbına dua et. Eğer bu azabı bizden kaldırırsan; andolsun ki, sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz.
Muhammed Esed : Ve başlarına ne zaman bir bela/bir musibet gelse, "Ey Musa" derlerdi, "Seninle yaptığı (peygamberlik) ahdine dayanarak bizim için Rabbine dua et! Eğer bu musibeti bizden uzaklaştırırsa sana inanacağız ve İsrailoğullarının seninle gitmesine izin vereceğiz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki onların üzerlerine azap çöktü. Dediler ki: «Ya Mûsa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden azabı açarsa, andolsun ki sana elbette imân ederiz ve elbette seninle beraber İsrailoğullarını göndeririz.»
Ömer Öngüt : Azap üzerlerine çökünce: “Ey Musa! Sana verdiği söz yüzü suyu hürmetine, bizim için Rabbine duâ et. Eğer bu azabı bizden kaldırırsan, andolsun ki sana kesinlikle inanacağız ve İsrâiloğullarını seninle beraber göndereceğiz. ” dediler.
Şaban Piriş : -Ey Musa, yanındaki ahid Kitap ile Rabbine yalvar, eğer bizden bu azabı kaldırırsa kesin olarak sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle beraber salıvereceğiz.
Suat Yıldırım : Azap üzerlerine çökünce dediler ki: "Mûsâ! Rabbin ile arandaki ahit uyarınca, bizim için O’na yalvar. Eğer bu azabı üstümüzden kaldırırsan, mutlaka sana inanacak ve İsrailoğullarını da seninle göndereceğiz."
Süleyman Ateş : Üzerlerine azâb çökünce: "Ey Mûsâ, dediler, sana verdiği söz uyarınca bizim için Rabbine du'â et; eğer bizden azâbı kaldırırsan, muhakkak sana inanacağız ve mutlaka İsrâil oğullarını seninle beraber göndereceğiz!"
Tefhim-ul Kuran : Başlarına iğrenç bir azab çöküverince, dediler ki: «Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip gideriverirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz.»
Ümit Şimşek : Başlarına bir azap indiğinde, 'Ey Mûsa,' derlerdi. 'Sana olan ahdi hürmetine Rabbine yalvar. Eğer bizden bu azabı kaldırırsan sana iman edecek ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz.'
Yaşar Nuri Öztürk : Pislik üzerlerine çökünce şöyle dediler: "Ey Musa! Sana verdiği söze dayanarak Rabbine dua et. Şu pisliği üzerimizden kaldırırsa, sana kesinlikle inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte mutlaka göndereceğiz."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 1.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
94.122