A'RÂF-97

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-97
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-97

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-97>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

أَفَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَى أَن يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا بَيَاتاً وَهُمْ نَآئِمُونَ

E fe emine ehlul kurâ en ye’tiyehum be’sunâ beyâten ve hum nâimûn(nâimûne).

Yoksa o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar gece vakti uyurken gelmesinden (gelmemesinden) emin miydiler?  
1. e fe emine : yoksa emin mi oldu(lar)
2. ehlu el kurâ : o ülkeler halkı
3. en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
4. be'su-nâ : şiddetli azabımız
5. beyâten : gece iken, gece vakti
6. ve hum : ve onlar
7. nâimûne : uyuyanlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, Medyen halkının, Hud kavminin, Ad kavminin ayrı ayrı standartlarda, nasıl helâke uğradığını evvelki âyetlerinde vermiştir. O ülkelerin halkına, eğer Allahû Tealâ azabını gece vakti göndermişse azaptan emin olsalar da, olmasalar da, bu insanları kıskıvrak yakalamış ve yok etmiştir. Ve konunun can alıcı noktası, Allahû Tealâ'nın bütün kavmi yok etmemesi, kurtulmayı hakedenlere dokunmamasıdır. Allahû Tealâ'nın dizaynı, Allah'ın yok etmesine ehil olan insanlar üzerinedir.

Öyleyse Allah'ın tarafında veya karşısında olmak, iki ayrı faktördür.

1- Kim Allah'a karşı ise o, azaba duçar olur.

2- O kavmin peygamberiyle veya resûlüyle, ona tâbî olanlar, Allah'ın felâketinden mutlaka kurtulurlar.

Felâkete hedef olanlar, yok olur, diz üstü çöküp kalır, ölürler. Allahû Tealâ onlar için diyor ki: “Sanki hiç mevcut olmadılar gibi.” Halbuki mevcut olmuşlar, Allah'a karşı gelmişler, yok edilmeyi haketmişledir.

Bugün de Allahû Tealâ, aynı cezalandırma sistemini zelzelelerle, sellerle gene insanlara uygulamaktadır.

7/A'RÂF-97

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Yoksa o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar gece vakti uyurken gelmesinden (gelmemesinden) emin miydiler?
Diyanet İşleri : Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
Abdulbaki Gölpınarlı : Memleketlerdeki halk, uykuya dalmışken geceleyin ansızın azâbımızın gelip çatmayacağından emin mi?
Adem Uğur : Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Ahmed Hulusi : O bölgelerin halkları, gecenin bir vakti uyurlarken, kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden eminler mi?
Ahmet Tekin : Acaba, o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?
Ahmet Varol : Kasabaların halkı, uyumakta oldukları bir gece vaktinde kendilerine şiddetli azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ali Bulaç : O ülkeler halkı, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ali Fikri Yavuz : O memleketlerin halkı (kâfirler), geceleyin uyurlarken, azabımızın kendilerine inivermesinden emin mi oldular?
Bekir Sadak : Kasabalarin halki, geceleyin uyurlarken azabimizin kendilerine gelmesinden guvende miydiler?
Celal Yıldırım : Kasabalar halkı geceleyin uykuda iken azabımızın (ansızın) kendilerine gelmesinden güvende midirler?
Diyanet İşleri (eski) : Kentlerin halkı, geceleyin uyurlarken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?
Diyanet Vakfi : Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Edip Yüksel : Ülkelerin halkları, azabımızın geceleyin onlar uyurlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya şimdi şu köy, kasaba ahâlisi geceleyin uyurlarken azâbımızın kendilerine baskın halinde gelivermiyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi şu köy, kasaba halkı geceleyi uyurlarken, kendilerine azabımızın baskın halinde gelmeyeceğinden emin miydiler?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Acaba o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?
Fizilal-il Kuran : Acaba o ülkelerin halkları geceleyin uyurlarken başlarına azabımızın gelmeyeceğinden emin midirler?
Gültekin Onan : O ülkeler ehli, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?
Hasan Basri Çantay : O memleketlerin halkı, kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından (korkmayıb) emin mi oldu (lar)?
Hayrat Neşriyat : Yoksa o şehirlerin halkı, kendileri uyuyan kimseler iken azâbımızın kendilerine geceleyin gelmesinden emin mi oldular?
İbni Kesir : Kasabaların halkı; kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın onlara gelip çatmasından emin mi oldular?
Muhammed Esed : O halde, artık hangi toplumun insanları, azabımızın, geceleyin daha onlar uykudayken ansızın başlarına kopmayacağından emin olabilirler?
Ömer Nasuhi Bilmen : Ya o beldeler ahalisi, geceleyin uyurlarken azabımın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?
Ömer Öngüt : Yoksa o memleketlerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelemeyeceğinden emin mi oldular?
Şaban Piriş : (97-99) Ülkelerin halkı, azabımızın geceleyin, onlar uykuda iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Ya da ülkelerin halkı azabımızın güpegündüz onlar eğlencede iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Allah’ın tuzağından emin midirler? Allah’ın tuzağından mahvolmuş toplumdan başkası asla emin olmaz.
Suat Yıldırım : Peki o ülkelerin ahalisi, geceleyin uyurlarken satvetimizin kendilerine baskın halinde gelivermesinden emin mi oldular?
Süleyman Ateş : Peki (o) ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken azâbımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin midirler?
Tefhim-ul Kuran : O ülkeler halkı, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ümit Şimşek : Yoksa o beldelerin ahalisi, gece vakti onlar uyurken azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Yaşar Nuri Öztürk : O kentlerin halkı, uyudukları bir sırada, şiddetimizin bir gece kendilerine gelmeyeceğinden emin mi idiler?
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 2.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
94.469