A'RÂF-52

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-52
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-52

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-52>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَقَدْ جِئْنَاهُم بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلَى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Ve lekad ci'nâhum bi kitâbin fassalnâhu alâ ilmin huden ve rahmeten li kavmin yu'minûn(yu'minûne).

Ve andolsun; onlara bir kitap getirdik ve âmenû olan bir kavim için onu rahmet ve hidayet(e erdiren) olarak bir ilim üzerine ayrı ayrı açıkladık.  
1. ve lekad : ve andolsun
2. ci'nâ-hum : onlara getirdik
3. bi kitâbin : bir kitap ile
4. fassal-nâ-hu : biz ona ayrı ayrı açıkladık
5. alâ ilmin : bir ilim üzere
6. huden : bir hidayet olarak
7. ve rahmeten : ve bir rahmet
8. li kavmin : bir kavim için, bir kavme
9. yu'minûne : inanırlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ'nın Kitabı Kur'ân-ı Kerim, hem hidayet rehberidir, hem de rahmettir. Rahîm, Rahmân, merhamet, rahmet kelimeleri aynı kökten gelir. Allahû Tealâ'nın "Rahmân" esması, rahmet gönderen esmasıdır. Kur'ân-ı Kerim, Tevrat, Zebur, İncil ve peygamberlere daha evvel indirilen bütün kutsal kitaplar, aynı şeyleri söylemektedir (Al-i İmran-81). Hepsi hidayet rehberidir. Allah'ın indirdiği mukaddes kitapların herbiri, bu sebeple bir rahmettir.

3/ÂLİ İMRÂN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mineş şâhidîn(şâhidîne).

Ve Allah, nebilerden, "Size kitap ve hikmet verdim. Sonra size, beraberinizde olanı (Allah'ın size verdiği kitapları) tasdik eden bir Resûl geldiği zaman, ona mutlaka îmân edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye misak aldığı zaman, "İkrar ettiniz mi (kabul ettiniz mi?) ve bu ağır (ahdimi) üzerinize aldınız mı?" diye buyurdu. (Onlar da): "İkrar ettik (kabul ettik)" dediler. (Allahû Teâlâ): "Öyleyse şahit olun ve Ben sizinle beraber şahitlerdenim." buyurdu.

1. basamakta insanlar, olayları yaşarlar. 2. basamakta Allahû Tealâ, asi olmayanlar ve yeryüzünde fesat çıkarmayanlardan hayır gördüklerini seçer. Kendileri Allah'a ulaşmayacakları gibi başkalarını da ulaştırmaktan men edenleri, bunun dışında tutar. Etraflarında vücuda getirdiği olaylarla, seçtiklerinden hayır gördüğü kişilerden bir kısmı (o vasıfta oldukları için olaylar onlara pozitif tesir eder), Allah'a ulaşmayı dilerler. Bunun üzerine Allahû Tealâ, onların kalplerindeki talebi işitir, bilir ve görür. Gördüğü anda Rahmân esmasıyla tecelliye başlar. Bu tecelli (Allah'ın rahmeti), kişide birçok değişikliği ardarda vücuda getirir:

1- O kişinin gözlerindeki hicab-ı mestureyi alır. Böylece kişi, irşad makamına sadece bakmaz, onu görmeye başlar, ölüyken dirilir.

2- Kulaklarındaki vakrayı alır. Engel kalktığı için irşadın mânâsını kişi anlamaya başlar. Kulak duyar; işiten, mânâya varan zihindir.

3- Kişinin kalbindeki ekinneti (idraki önleyen ilâhi kompüter) alır ve yerine ihbat (idraki sağlayan ilâhi kompüter) getirir. Böylece Rahmân esması, kişinin ayrı ayrı cephelerden; gözleri, kulakları, kalbi itibariyle dirilmesini sağlar.

Allah, o kişinin kalbine ulaşır.

Kalbinin nur kapısını Allah'a çevirir.

Göğsünden kalbine nur yolunu açar.

Kişi zikir yapar. Allah, rahmet isimli nuruyla kişiyi huşûya ulaştırır. (Kitap, bunu sağladığı için bir rahmettir.)

Allahû Tealâ'nın dizaynı, kişiyi mürşide ulaştırır.

Allahû Tealâ, kalbin mührünü açar.

Kalbin içindeki küfür kelimesini alır.

Kalbin içine îmânı yazar.

Bu noktadan sonra kişi, zikir yaptığı zaman Allah'ın katından gelen salâvât partikülleri, bir kargo uçağı gibi rahmeti ve fazılları kişinin göğsüne, göğsünden kalbine ulaştırır. Kalbe gelen fazıllar, nefsin kalbinde, îmân kelimesindeki çekim gücüyle, îmân kelimesinin etrafına yapışıp, orada yerleşirler. Bu fazıllar sebebiyle kişi, nefs tezkiyesine başlar. Nefs tezkiyesinin kökeninde Allah'ın Rahîm esmasıyla gönderdiği fazıllar vardır. Hepsi Allah'ın Rahîm esmasının eseridir. Ama o nurları oraya getiren, Allah'ın Rahmân esmasının muhtevasından olan salâvât isimli partikülleridir. Böyle bir yerleşim, 3 ayrı cepheden birden hidayet sağlar. Onun için Allahû Tealâ burada, "hüden" kelimesini kullanmıştır:

"Hidayete erdiren bir kitap."

Hidayet, muhteva olarak ruhun, fizik vücudun, nefsin, iradenin hidayeti olmak üzere gruplara ayrılır. Allahû Tealâ, vasiyetinde insanları 4 hidayete davet eder. Üzerimize bunların hepsini vasiyet etmiş, farz kılmıştır. Rahmân esmasıyla kalbe ulaşan salâvâtla rahmet, salâvâtla fazl partiküllerinin gelişleriyle beraber nefs tezkiyesine başlanır. Bu, nefs hidayetinin başlangıcıdır.

Ruh, kişi 12 tane ihsanla mürşide ulaştığı gün hidayete başlar. Allah'a doğru vücuttan ayrılıp yola çıkar. Mürşidin bulunduğu dergâha ulaşır. 1. kata ehil olduğu zaman oradan ayrılıp mutlaka ana dergâha (devrin imamının dergâhı) ulaşır. Hidayetin nefs tezkiyesi olarak başladığı yer, fazl partiküllerinin nefsin kalbinde toplanmaya başlayarak ilk %7'yi oluşturduğu, Nefs-i Emmare'nin tamamlandığı yerdir. Ruh 1. gök katına ulaşır. Nefsin hidayeti, nefste %7 aklanmayla; ruhun hidayeti, ruhun zemin kattan 1. gök katına ulaşmasıyla sonuçlanır. Fizik vücudun hidayeti, şeytana kul olmaktan kurtulmak ve Allah'a kul olmaktır. O da %7 oranında şeytana kul olmaktan kurtulup Allah'a kul olmaya başlar. Böylece 3 hidayet ardarda başlar. İradenin hidayeti bunların hepsi ile aynı paralelde devam eder.

      1. defa %7 nur birikimi, ruh 1. katta; (Nefs-i Emmare).

      2. defa %7 nur birikimi, ruh 2. katta; (Nefs-i Levvame).

      3. defa %7 nur birikimi, ruh 3. katta; (Nefs-i Mülhime).

      4. defa %7 nur birikimi, ruh 4. katta; (Nefs-i Mutmainne).

      5. defa %7 nur birikimi, ruh 5. katta; (Nefs-i Radiye).

      6. defa %7 nur birikimi, ruh 6. katta; (Nefs-i Mardiyye).

    7. defa %7 nur birikimi, ruh 7. katta; (Nefs-i Tezkiye).

Ruh, 7. gök katının, 7 tane âlemini geçer, Sidret-ül Münteha'ya, oradan Allah'ın Zat'ına ulaşır. Allah'ın Zat'ında ifna olur, yok olur. Bu, ruhun hidayete ermesidir. İşte hidayet rehberi olan kitapların; Tevrat, Zebur, İncil ve özellikle Kur'ân-ı Kerim'in (çünkü yapısını 14 asırdır aynen muhafaza etmiştir, hiç değiştirilememiştir) temel öğretisi hidayettir. Hidayete nasıl erileceğini Allahû Tealâ gösterir.

14. basamaktan 21. basamağa kadar ruh, Allah'a doğru yola çıkar, Allah'ın Zat'ına ulaşır, hidayete erer. Fizik vücut hidayete ermemiştir. Fizik vücudun hidayeti henüz yarıyı yeni geçmiştir.

Ve bundan sonraki 2. velâyet makamında Allah bir taht ihsan eder. 3. velâyet makamında zikir, günün yarısını aşar ve böylece yeni bir safhaya ulaşılır, zahid olunur. Ve nihayet, 25. basamakta, fizik vücut Allah'ın bütün emirlerine itaat eden, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir noktaya ulaşır. Burası fizik vücudun hidayetidir.

Bütün mukaddes kitaplar, fizik vücudu da hidayete erdirmeyi üzerimize farz kılar. Aynı noktada başlayan hidayet, ruh için 21, fizik vücut için 25, nefs içinse 26. basamakta tamamlanır. Fizik vücudun Allah'a teslim olduğu noktada, nefsin kalbinde hâlâ %9 afet mevcuttur. Nefsin Allah'a teslimi 26. basamakta gerçekleşir. Nefsteki bütün afetler yok olur. Ve 27. basamakta Allahû Tealâ gök katlarını birer birer göstermeye başlar. En son Sidret-ül Münteha'yı gösterdiğinde Tövbe-i Nasuh'a davet eder. Ve kişi, davete icabet ederek, Allah'ın söylediklerini tekrarlayıp Tövbe-i Nasuh'u tamamladığı zaman, salâh makamının 1. mertebesine ulaşır.

Allahû Tealâ, salâh makamının 2. mertebesinde salâh nuru verir, günahları örter. 3. mertebede günahları sevaba çevirir. 4. mertebede irşada ulaştırır. Çünkü nefsin kalbi müzeyyen olmuştur. Ve bundan sonra irade, Allah'ın iradesine bağlanır. İrade de böylece Allah'a teslim olur. Burası hidayetin sonuncusudur, iradenin hidayetidir.

Vasiyette, 4 teslim de vardır. Ama Allah'a verilen yemin, misak ve ahdde; ruhun, vechin ve nefsin Allah'a teslim olması söz konusudur. Allahû Tealâ, dördüncüsüne lüzum görmemiştir. Çünkü iradenin Allah'a teslimi, kalbin müzeyyen olmasıyla birlikte gelişir. Daimî zikre ulaştıktan sonra başka bir sonuç söz konusu değildir. Hangi şartların içinde olursa olsun, kalp mutlaka otomatik olarak müzeyyen olur.

Herşey rahmetle oluşur. Allah'ın salâvât partikülleri, diğer bütün partikülleri nefsin kalbine taşır. Allah'ın bütün mukaddes kitapları hem rahmettir, hem de hidayete erdiren bir hüviyet taşır.

 

7/A'RÂF-52

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve andolsun; onlara bir kitap getirdik ve âmenû olan bir kavim için onu rahmet ve hidayet(e erdiren) olarak bir ilim üzerine ayrı ayrı açıkladık.
Diyanet İşleri : Andolsun biz onlara, bilerek açıkladığımız bir kitabı, inanan bir toplum için bir yol gösterici ve rahmet olarak getirdik.
Abdulbaki Gölpınarlı : Biz onlara öyle bir kitap gönderdik ki onu bilgiyle açıkladık, o kitapta, ne lazımsa hepsini bildirdik, inananlara doğru yolu gösterir ve rahmettir.
Adem Uğur : Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.
Ahmed Hulusi : Gerçek ki onlara, iman eden topluluğa rahmet ve hidâyet kılavuzu olacak, ilime dayanan ayrıntılı bir BİLGİ kaynağı getirdik.
Ahmet Tekin : Onlara, ilmî esaslara göre ayrıntılı olarak açıkladığımız; iman edecek bir kavim için hidayet rehberi ve rahmet olan kitabı, Kur’ân’ı getirdik.
Ahmet Varol : Biz onlara bilgi ile açıkladığımız, iman edenler topluluğu için yol gösterici ve rahmet olan bir kitap getirdik.
Ali Bulaç : Andolsun, biz onlara bir Kitap getirdik; iman edecek bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık.
Ali Fikri Yavuz : Andolsun, biz onlara (Mekke’lilere) bir kitab (Kur’an) getirdik ki, iman edecek olan herhangi bir kavme, bir hidayet ve rahmet (temel nizam) olsun. Onun için tam bir ilim üzere, onun hükümlerini ayrı ayrı beyan ettik.
Bekir Sadak : And olsun ki Biz onlara bir Kitap getirdik, inanan bir millet icin yol gosterici ve rahmet olarak onu bilgiyle uzun uzun acikladik.
Celal Yıldırım : And olsun ki onlara öyle bir kitap getirdik ki, imân edecek bir millete doğru yolu göstermek ve rahmet olmak üzere onu kusursuz bir bilgi ile bir bir açıklayıp (yerli yerince indirdik).
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki Biz onlara bir Kitap getirdik, inanan bir millet için yol gösterici ve rahmet olarak onu bilgiyle uzun uzun açıkladık.
Diyanet Vakfi : Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.
Edip Yüksel : Bilgiyle detaylandırdığımız, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Filhakıka biz onlara öyle bir kitâb gönderdik ki iyman edecek her hangi bir kavme bir düsturı hidayet ve rahmet olmak için tam bir ılm üzere onu fasıla fasıla ayırd ettik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Muhakkak biz onlara, inanacak herhangi bir kavme hidayet ve rahmet olması için, tam bir bilgi ile bölüm bölüm açıkladığımız bir kitap gönderdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gerçekten onlara, bilgiye göre açıkladığımız, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitap getirdik.
Fizilal-il Kuran : Biz onlara, ilme dayalı ayrıntılı açıklamalarla donattığımız, müminlere doğru yol kılavuzu ve rahmet olan bir kitap (Kur'an) gönderdik.
Gültekin Onan : Andolsun, biz onlara bir kitap getirdik. İnanacak bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık.
Hasan Basri Çantay : Andolsun, biz onlara öyle bir kitâb getirmişizdir ki îman edecek herhangi bir kavme (mahz-ı) hidâyet ve rahmet olmak için onu tam bir ilim üzere tafsıyl etmişizdir.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz (biz) onlara bir Kitab da getirdik ki, îmân edecek bir topluluğa, bir hidâyet ve bir rahmet olarak bir ilim üzere onu iyice açıkladık.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, onlara kitab indirdik. Onu bilgiye dayanarak uzun uzun açıkladık. İnanan bir kavim için hidayet ve rahmet olarak.
Muhammed Esed : "Çünkü Biz, gerçekten de onlara, inanacak bir toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırdık".
Ömer Nasuhi Bilmen : Muhakkak onlara bir kitap getirdik. İşte onu imân edecek bir kavim için bir hüda ve rahmet olmak için tam bir ilim üzere mufassalan irad ettik.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz onlara ilim ile açıkladığımız, inanan bir topluluk için hidayet ve rahmet olarak bir kitap getirdik.
Şaban Piriş : Biz onlara, ilim ile açıkladığımız, iman eden bir toplum için de kılavuz ve rahmet olan bir kitap getirmiştik..
Suat Yıldırım : Gerçekten onlara tam bir vukufla mânalarını bir bir bildirdiğimiz ve iman edecek kimseler için bir hidâyet, bir rahmet olan bir kitap getirdik.
Süleyman Ateş : Gerçekten onlara, bilgiye göre açıkladığımız, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitap getirdik.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz onlara ilme dayalı açıklamalar veren bir Kitap verdik ki bu kitap iman edenler için bir hidayet ve rahmettir.
Ümit Şimşek : Biz onlara bir kitap getirmiş ve o kitabı, iman eden bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere, İlâhî ilmimizle açıklamış bulunuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
94.087