A'RÂF-51

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-51
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-51

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-51>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنسَاهُمْ كَمَا نَسُواْ لِقَاء يَوْمِهِمْ هَذَا وَمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ

Ellezînettehazû dînehum lehven ve leiben ve garrethumul hayâtud dunyâ, felyevme nensâhum kemâ nesû likâe yevmihim hâzâ ve mâ kânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne).

Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının onları aldattığı kimselerdir. Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz.  
1. ellezîne : o kimseler, onlar
2. ettehazû : edindiler
3. dîne-hum : dînlerini
4. lehven : bir eğlence, oyalanma
5. ve leiben : ve bir oyun
6. garret-hum : onları aldattı
7. el hayâtu : hayat
8. ed dunyâ : dünya
9. fe el yevme : böylece o gün
10. nensâ-hum : onları unutacağız
11. kemâ : nasıl
12. nesû : unuttular
13. likâe : kavuşma, ulaşma
14. yevmi-him : günlerini
15. hâzâ : bu
16. ve mâ : ve nasıl
17. kânû : oldular
18. bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
19. yechadûne : bilerek inkâr etmek

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, dünya hayatını öne alıp, dîn ve inançla alay eden, insanları Allah'ın güzelliklerine ulaşmaktan men edenlerden bahsetmektedir. Allah'ın dînini oyun ve eğlence edinenlere, unutanlara, dînlerini yaşamak isteyenlerle alay edenlere ve dîn adamlarından Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr edenlere; dünya hayatı, şeytan tarafından süslü gösterilmiştir. Dînî hayatlarını yaşamak isteyenlere her türlü zulmü, reva gören bir ortam söz konusu ise işte bu âyette bu anlatılmaktadır.

Buradaki "yechadûn" kelimesi; mânâsına vardıkları halde inkâr etmek, anlamındadır. Bugün üniversitelerde öğretilen İslâm dersleri gözden geçirildiğinde, bunların Allah'ın söylediklerinden ne kadar uzakta bir neticeye ulaşmış oldukları görülür. Bunlar, kitabı bilmeyen ve sadece emaniyye ile iştigal edenlerdir.

İçtihad sahibi olan insanlar, Arapça'nın gramerini, kelimelerini ana dilleri gibi bilirler, mânâlarını çıkartırlar. Ama mânâları, insanlara Allah'ın emrettiği istikamette değil, kendi kibirlerinin ilim ölçüsünün standartları içinde açıklarlar. Bugünkü âlimler takva kelimesi nerede geçmişse, "Allah'tan korkmak" olarak Türkçeleştirmişlerdir. Kur'ân-ı Kerim'de Allahû Tealâ, yedi tane takvadan bahsetmektedir.

      1. takva: Allah'a ulaşmayı dilemek.

      2. takva: Mürşide ulaşmak, oniki ihsanla tâbî olmak.

      3. takva: Ruhu Allah'a ulaştırıp, teslim etmek.

      4. takva: Fizik vücudu Allah'a teslim etmek.

      5. takva: Nefsi Allah'a teslim etmek.

      6. takva: İrşada ulaşmak.

    7. takva: Ve iradeyi Allah'a teslim etmek, bihakkın takvanın sahibi olmak.

Bugün ilim sahibi olduğu iddia edilen insanlar, bunların hiçbirisini öğretmemektedirler. Sahâbenin Kur'ân-ı Kerim'deki, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in hadîslerindeki hayatı, onlara hiçbir şey söylemez. İslâm'ı, İslâm'ın beş şartından ibaret olarak halka tanıtmayı amaç edinmişler, kendileri de öyle kabul etmişlerdir. Derler ki: “İslâm, teslim demektir. Biz, İslâm'ın beş şartını yerine getiririz. Bunu yapan herkes, İslâm'ı yaşıyor olacağına göre biz, Allah'a teslim olanlarız.” Halbuki teslimle uzaktan, yakından bir ilişkileri yoktur ve muhtevayı bütünüyle inkâr etmektedirler. İnkâr ettikleri en önemli şey, hidayettir. “Hidayet; insan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşması değildir, doğru yoldur. Fizik vücudun, nefsin Allah'a teslim edilmesi Kur'ân'da yoktur.” demektedirler. Böylece bütün dünyada, İslâm âleminde korkunç bir şeytanî tuzak, insanları esir etmiş durumdadır. Kur'ân-ı Kerim dizaynının tamamen tersi olan hususlar emredilmektedir.

 

7/A'RÂF-51

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının onları aldattığı kimselerdir. Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz.
Diyanet İşleri : Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı. İşte onlar bu günlerine kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkâr edip durdularsa, biz de onları bugün öyle unuturuz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, dinlerini eğlence ve oyun saymışlardır, dünyâ yaşayışı, onları aldatmıştır. Onlar, nasıl bugüne kavuşacaklarını unutup bile-bile âyetlerimizi inkâr ettilerse biz de bugün onları unuturuz.
Adem Uğur : O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı. Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz.
Ahmed Hulusi : Onlar, Din anlayışlarını (hakikat ve sistem - Sünnetullah ilmini) eğlence ve oyuna çevirmiş, (sefil) dünya hayatına aldanmış kimselerdir. . . Onlar bugünlerine kavuşacaklarını unuttukları gibi; delillerimizi nasıl bile bile inkâr ediyorlardıysa; biz de bugün onları unuturuz!
Ahmet Tekin : Kâfirler, dinlerini, şeriatlarını, medeniyetlerini eğlence, oyun konusu yapanlar; eğlenceleri ve oyunları dinleri haline getirenler ve dünya hayatının kendilerini aldattığı kimselerdir. Onlar bugün diriltilerek hesaba çekilip cezalandırılacaklarını nasıl unuttularsa, bile bile âyetlerimizi, peygamberlerimizin sünnetlerini nasıl inkâr ettilerse biz de bugün onları cehennemde unutuyoruz.
Ahmet Varol : Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişlerdir ve dünya hayatı kendilerini aldatmıştır. Onlar bu günle karşılaşacaklarını unuttukları ve bizim ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz.
Ali Bulaç : Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, biz de bugün onları unutacağız.
Ali Fikri Yavuz : O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve bir oyun edinmişlerdi ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı; bunlar, şu güne kavuşmayı unuttukları ve âyetlerimizi inkâr ettikleri gibi, biz de bugün onları unutacağız.
Bekir Sadak : (50-51) Cehennemlikler cennetliklere, «Bize biraz su veya Allah'in size verdigi riziktan gonderin» diye sesenirler, onlar da, «Dogrusu Allah dinlerini alay ve eglenceye alan, dunya hayatina aldanan inkarcilara ikisini de haram etmistir» derler. Bugunle karsilacaklarini unuttuklari, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onlari unutuyoruz.
Celal Yıldırım : O kâfirler ki, dinlerini oyun ve eğlence edindiler ve dünya hayatı onları aldattı da aldattı. Onlar bu günle karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi inatla inkâr ettikleri gibi, bugün de biz onları unuturuz (rahmetimize lâyık görmeyiz).
Diyanet İşleri (eski) : (50-51) Cehennemlikler cennetliklere, 'Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin' diye seslenirler, onlar da, 'Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram etmiştir' derler. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz.
Diyanet Vakfi : O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı. Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz.
Edip Yüksel : Onlar dinlerini hafife aldılar ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Bugünleriyle karşılaşacaklarını unuttukları ve ayetlerimizi reddettikleri için bugün biz de onları unuturuz!
Elmalılı Hamdi Yazır : O kâfirlere ki oyunu, eğlenceyi kendilerine din edindiler, ve o Dünya hayatı kendilerini aldattı, onlar bu günlerine mülâkı olacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi inkâr ettikleri gibi biz de bu gün onları unutacağız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O kafirlere ki, oyunu ve eğlenceyi kendilerine din edindiler ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Nasıl ki, onlar bu günlerine kavuşacaklarını unutup ayetlerimizi inkar ettilerse Biz de bugün onları öyle unutacağız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar ki, dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Onlar, bugüne kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkâr ettilerse, biz de bugün onları öyle unuturuz.
Fizilal-il Kuran : Onlar dinlerini oyun ve eğlence yerine koydular, dünya hayatı kendilerini baştan çıkardı. Onlar nasıl bu günler ile karşılaşacaklarını unuttular ve ayetlerimizi ısrarla yalanladılarsa, bugün de biz onları unutuyoruz.
Gültekin Onan : Onlar dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, biz de bugün onları unutacağız.
Hasan Basri Çantay : (O kâfirler) ki onlar dînlerini bir eğlence ve bir oyun edinmişlerdi. Onları dünyâ hayaatı aldatmışdı. İşte onlar nasıl şu günlerine kavuşmayı unutdular, âyetlerimizi nasıl bilerek inkâr etdiler idiyse biz de bugün onları öylece unutacağız.
Hayrat Neşriyat : Onlar ki, dinlerini bir eğlence ve bir oyun edindiler ve dünya hayâtı onları aldattı!(Onlar) bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve âyetlerimizi bilerek inkâr etmekte oldukları gibi, artık bugün (biz de) onları unutacağız!
İbni Kesir : Onlar ki; dinlerini alayla eğlenceye aldılar. Dünya hayatı da kendilerini aldattı. İşte onlar; bu günlerine kavuşmayı nasıl unutmuşlar idiyse, ayetiçin katmerlidir. Ne var ki bilmezsiniz. lerimizi nasıl bilerek inkar etmişler idiyse; Biz de bugün onları öylece unuturuz.
Muhammed Esed : o kimseler ki, dünya hayatına kapılıp eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getirmişlerdi." diye karşılık verecekler. (Ve Allah:) "Onlar bu (Hesap) gününün gelip çatacağını nasıl gözardı edip unuttular ve ayetlerimizi nasıl inkar ettilerse biz de bugün onları öyle gözardı edeceğiz" diyecek,
Ömer Nasuhi Bilmen : O kimseler ki, dinlerini bir eğlence ve bir oyun ittihaz ettiler ve onları dünya hayatı aldatmış oldu. Artık onlar bu günlere yetişeceklerini unuttukları gibi ve Bizim âyetlerimizi inkar eder oldukları gibi Biz de onları bugün unutacağız.
Ömer Öngüt : O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler. Dünya hayatı onları aldattı. Onlar bugünleriyle karşılaşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi bile bile nasıl inkâr ettilerse, biz de bugün onları unuturuz.
Şaban Piriş : Onlar, dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da onları aldatmıştır. Bugün, bu karşılaşma günlerini unuttukları ve bile bile ayetlerimizi inkar ettikleri gibi biz de onları unutacağız.
Suat Yıldırım : O kâfirlere ki onlar dinlerini oyun ve eğlence konusu haline getirmişlerdi; dünya hayatı kendilerini aldatmıştı. İşte onlar, kendilerinin en önemli günü olan bu günkü karşılaşmayı unuttular ve âyetlerimizi bilerek inkâr ettikleri gibi, Biz de bugün onları unutup kendi hallerine terk edeceğiz.
Süleyman Ateş : Onlar ki dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünyâ hayâtı, kendilerini aldattı. Onlar, bu günleriyle karşılaşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi bile bile nasıl inkâr ediyor idilerse, biz de bugün onları öyle unuturuz!.
Tefhim-ul Kuran : Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, biz de bugün onları unutacağız.
Ümit Şimşek : O kâfirler ki, dinlerini eğlence ve oyun edinmişler, dünya hayatına aldanıp gitmişlerdi. Onlar bugüne kavuşmayı nasıl unuttular ve âyetlerimizi inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı. Onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. Ayetlerimize karşı direniyorlardı. Bugün de biz onları unutuyoruz.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
92.601