A'RÂF-42

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-42
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-42

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-42>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

Vellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lâ nukellifu nefsen illâ vus'ahâ ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).

Âmenû olanlar (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar), kimseyi gücünden başka bir şeyle sorumlu tutmayız. İşte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).  

 

1. ve : ve
2. ellezîne âmenû : âmenû olan, îmân eden, kimseler (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyen)
3. ve amilu es sâlihâti : salih amel işleyen (nefs tezkiyesi yapan)
4. lâ nukellifu : sorumlu tutmayız
5. nefsen : nefs
6. illâ : ancak, yalnız, ...den başka
7. vus'a-hâ : onun gücü, kapasitesi
8. ulâike : işte onlar
9. ashâbu el cenneti : cennet ehli
10. hum : onlar
11. fî-hâ : orada
12. hâlidûne : ebedî kalanlar, kalıcı olanlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Cennete girecek olan insanların başlangıç noktasında bulunan âmenû olanlar, safhalar itibariyle yedi tane bölüm oluşturur:

  1. Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olanlar.
  2. Mürşidlerine ulaşan, âmenû olanlar.
  3. Ruhlarını Allah'a teslim eden, âmenû olanlar.
  4. Fizik vücutlarını Allah'a teslim eden, âmenû olanlar.
  5. Nefslerini Allah'a teslim eden, âmenû olanlar.
  6. İrşada ulaşan, âmenû olanlar.
  7. İradelerini teslim ederek hakka tukâtihi takvaya ulaşan, âmenû olanlar.

Âmenû olanlar burada "salih ameller işleyenler" hüviyetindedir. Mürşidlerine ulaşmışlar ve nefs tezkiyesiyle tanımlanmışlardır. Kur'ân-ı Kerim'de pek çok defa geçen "amilüssalihat" kelimesi, "nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi yapanlar" istikametinde kullanılır.

Nefs tezkiyesi yapmak, nefsin afetlerini azaltan, yerlerine faziletleri yerleştiren bir ameliyedir. Böyle bir ameliye ile meşgul olanlar, âmenû olanlardır. Sadece onlar amilüssalihat yapanlardır. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, güzel birer işlemdir. Ama bunların hiçbirisi amilüssalihat değildir. Amilüssalihat, zikir adı verilen bir müessese ile gerçekleşir. Allah'ın ismi "Allah, Allah, Allah" diye tekrar edilir. Mürşide ulaşılır. Nefsin kalbinde 7 tane kalp şartı gerçekleşir:

  1. Kalbin içindeki ekinnet alınır (idraki önleyen kompüter).
  2. Yerine ihbat konur (idraki sağlayan kompüter).
  3. Kalbin nur kapısı Allah'a çevrilir.
  4. Göğüsten kalbe bir nur yolu açılır.
  5. Kalpteki mühür açılır.
  6. Kalpteki küfür kelimesi alınır.
  7. Kalbin içine îmân kelimesi yazılır.

Kalp şartları oluşan kişi, Allah'tan 7 tane ni'met alır. Böylece kişinin kalbine giren Allah'ın nurları, orada nefs tezkiyesi yapar. Kişi, amilüssalihat işleyebilecek olan hüviyete ulaşmıştır. Ve kişi nefs tezkiyesine başlar. Allah'ın zikrini yapar. Allah; katından rahmet, fazl ve salâvât gönderir. Salâvâtla rahmet, salâvâtla fazl kalbe ulaştığı zaman mührü, kalbin en alt noktasındaki zülmanî kapıya ulaştırırlar.

Mühür, zülmanî kapıyı kapatır. Zikir boyunca, mührün üzerinde salâvâtın ve rahmetin, salâvâtın ve fazlın baskısı devam edeceği için açılması mümkün değildir. Karanlıklar nefsin kalbine giremezler. Buna karşılık yukarıdaki kapı açılmıştır. Allah'ın katından gelen fazıllar, salâvât ve rahmet partikülleri kalbi doldurur ve rahmet partikülleri tarafından Rabbanî kapıdan dışarı atılır. Ve Allah'ın nurları kalbin içinde, îmân kelimesinin etrafında toplanmaya başlar.

Salih, ıslâh, salâh ve muslih kelimeleri aynı kökten gelir. Amilüssalihat sahibi, nefsi ıslâh edici, salih amel işleyen kişidir. Bir başka ifadeyle; nefsin afetlerini adım adım yok ederek, yerlerine ruhun hasletlerinin aynı olan faziletleri, nefsin kalbine yerleştirme işlemi yapan kişidir.

7 kademeden oluşan tezkiye müessesesi; emmare, levvame, mülhime, mutmainne, radiye, mardiyye ve tezkiye kademelerini kapsar. Bu 7 kademede kişinin nefsinin kalbindeki faziletler 0'dan %51'e kadar yükselir. Sadece nefsin kalbindeki afetlere tesir edebilen şeytanın hakimiyet alanı da, %100'den %49'a kadar düşer. Hakimiyet artık şeytanın karanlıklarında değil, Allah'ın nurlarındadır. Ve bu noktada ruh, Allahû Tealâ'ya ulaşır, teslim olur. Kişi, Allah'ın evliyalık mertebesine adım atar ve amilüssalihat yapan birisidir.

Allahû Tealâ, herkese sadece gücünün yetebileceği kadarını yükler. Kimseye daha fazlasını yüklemez. Allah'ın teklifi, Allah'ın kişiyi mükellef kılması, bunlarla alâkalıdır. Allahû Tealâ bir görev veriyorsa, bu görevleri yapacak kaabiliyeti sizde gördüğü içindir. Eğer yapmıyorsanız bu, vücudunuzda o kaabiliyetin olmamasından değil, sizin onu yerine getirmeyişinizden kaynaklanır.

Allahû Tealâ vazifeyi veriyorsa, onu yapmak için mutlaka harekete geçmelisiniz.

 

7/A'RÂF-42

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Âmenû olanlar (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar), kimseyi gücünden başka bir şeyle sorumlu tutmayız. İşte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).
Diyanet İşleri : İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince; hiç kimseye takatinden aşırı bir teklifte bulunmayız, onlardır cennet ehli ve orada ebedî kalır onlar.
Adem Uğur : İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Ahmed Hulusi : İman edip imanının gereği fiiller ortaya koyanlara gelince. . . Ki biz, hiçbir nefsi, kapasitesinin üstündeki ile mükellef kılmayız; işte onlar cennet ehlidirler. . . Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ahmet Tekin : İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, -ki biz hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği hükümlerle mükellef tutmayız- işte onlar cennet ehlidir. Ve orada ebedî yaşayacaklar.
Ahmet Varol : İman edip iyi işler işleyenler ise -ki biz hiçbir canı yapabileceğinden fazlasıyla yükümlü tutmayız- işte onlar cennete girecek olanlardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
Ali Bulaç : İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Ali Fikri Yavuz : İman edip salih amel işleyenler (var ya) - ki biz herkese ancak gücünün yettiğini teklif ederiz- işte onlar, cennetliktirler, onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
Bekir Sadak : Inanan ve yararli is isleyenler ki kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz iste cennetlikler onlardir, orada temelli kalacaklardir.
Celal Yıldırım : Onlar ki imân edip güzel-yararlı amellerde bulunurlar —ki biz her kişiye ancak güç getirebileceğini yükleriz— işte onlardır Cennet yaranları ve onlardır orada ebedî kalıcılar!
Diyanet İşleri (eski) : İnanan ve yararlı iş işleyenler ki kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz işte cennetlikler onlardır, orada temelli kalacaklardır.
Diyanet Vakfi : İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Edip Yüksel : İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : İyman edib iyi iyi işler yapan kimseler -ki bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz- bunlar işte eshabı Cennettirler ve hep onda muhalleddirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İman edip iyi işler yapan kimseler ise, -Biz kişiye gücünün üstünde birşey yüklemeyiz.- cennetin sakinleridirler ve orada sonsuza dek kalacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İman edenler ve iyi amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.
Fizilal-il Kuran : İman edip iyi ameller işleyenlere gelince biz hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemeyiz. Onlar orada ebedi olarak kalmak üzere cennetliktirler.
Gültekin Onan : İnanıp salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabıdır. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Hasan Basri Çantay : Îman edip de güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince:) — ki biz hiç bir kimseye gücü yeteceğinden başkasını yüklemeyiz— onlar cennetin yaranıdırlar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
Hayrat Neşriyat : Îmân edip sâlih ameller işleyenler, ki (biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği (bir şey)ile mükellef tutmayız, işte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
İbni Kesir : İman edip te salih ameller işleyenlere gelince; Biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden baikasını yüklemeyiz. İşte onlar, cennetliklerdir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar.
Muhammed Esed : Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler -(ki) şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır;
Ömer Nasuhi Bilmen : O kimseler ki imân ettiler ve iyi amellerde bulundular. Biz ise hiçbir nefsi, iktidarının fevkinde birşey ile mükellef kılmayız. İşte onlar cennet sahipleridir. Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ömer Öngüt : İman edip de sâlih ameller işleyenlere gelince, -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- işte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalacaklardır.
Şaban Piriş : İman eden ve doğruları yapanlar ise -ki biz kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz.- bunlar da cennetliklerdir. Onlar, orada ebedidirler.
Suat Yıldırım : İman edip makbul ve güzel işler yapanlar ise -ki hiç kimseye Biz gücünün yetmeyeceği yük yüklemeyiz- cennetlik olup, orada ebedî kalacaklardır.
Süleyman Ateş : İnanıp iyi işler yapanlar, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- İşte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.
Tefhim-ul Kuran : İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı) dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Ümit Şimşek : İman edip güzel işler yapanlara gelince: Biz kimseye gücünden fazla birşey yüklemeyiz. Onlar Cennet ehlidir; orada ebediyen kalacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk : İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
94.121