ENFÂL-17

Anasayfa » ENFÂL Suresi » ENFÂL-17
share on facebook  tweet  share on google  print  

ENFÂL-17

"ENFÂL Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<8/ENFÂL-17>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm(alîmun).

Onları siz öldürmediniz ama onları Allah öldürdü. Ve attığın zaman da sen atmadın ama Allah attı. Ve Allah, mü’minleri Kendisinden ahsen belâ ile imtihan eder. Muhakkak ki Allah, işitendir ve bilendir. 
1. fe lem taktulû-hum : oysa, halbuki onları siz öldürmediniz
2. ve lâkinne allâhe : ve lâkin, fakat, ama Allah
3. katele-hum : onları öldürdü
4. ve mâ rameyte : ve sen atmadın
5. iz rameyte : sen attığın zaman
6. ve lâkinne allâhe : ve fakat, ama Allah
7. ramâ : attı
8. ve li yubliye el mu'minîne : ve mü'minleri imtihan etmek için
9. min-hu : ondan (kendisinden)
10. belâen : bir belâ, bir imtihan
11. hasenen : ahsen, güzel
12. inne allâhe : muhakkak ki Allah
13. semî'un : en iyi işiten
14. alîmun : en iyi bilen

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, Bedir Savaşı'ndan bahsetmektedir. Her savaşta insanlar ölür. Bazıları başkalarını öldürdüklerini zannederler ama aslında öldüren Allah'tır.

Ölüm bir kaderdir. Bir insan, intihar etmek istese o, ölmek için harekete geçmiştir. Ölmesi de hayatta kalması da mümkündür. Ancak ölümü Allah vücuda getirir. Herkesin ölümünün; hangi gün, hangi saat ve hangi dakikada, dünya adı verilen gezegenin hangi koordinatında, hangi enlem ve boylamın kesiştiği noktada olacağı Allahû Tealâ tarafından bilinmektedir.

Tayin edilmiş olan zaman geldiğinde herkes ölecektir:

3/ÂLİ İMRÂN-145: Ve mâ kâne li nefsin en temûte illâ bi iznillâhi kitâben mueccelâ(mueccelen), ve men yurid sevâbed dunyâ nu’tihî minhâ, ve men yurid sevâbel âhirati nu’tihî minhâ, ve se neczîş şâkirîn(şâkirîne).

Ve bir kimsenin, Allah'ın izni olmadan ölmesi olmamıştır (olamaz), o (ölüm), süresi tayin edilmiş bir yazıdır. Ve kim dünya sevabı isterse, kendisine ondan veririz, ve kim ahiret sevabı isterse, kendisine ondan veririz. Ve şâkirleri (şükredenleri) yakında mükâfatlandıracağız.

Ölümün tahakkuku, Allah'ın vazifeli kıldığı meleklere aittir.

3/ÂLİ İMRÂN-154: Summe enzele aleykum min ba’dil gammi emeneten nuâsen yagşâ tâifeten minkum, ve tâifetun kad ehemmethum enfusuhum yezunnûne billâhi gayrel hakkı zannel câhiliyyeh(câhiliyyeti), yekûlûne hel lenâ minel emri min şey’(şey’in), kul innel emre kullehu lillâh(lillâhi), yuhfûne fî enfusihim mâ lâ yubdûne lek(leke), yekûlûne lev kâne lenâ minel emri şey’un mâ kutilnâ hâhunâ, kul lev kuntum fî buyûtikum le berezellezîne kutibe aleyhimul katlu ilâ medâciihim, ve li yebteliyallâhu mâ fî sudûrikum ve li yumahhısa mâ fî kulûbikum, vallâhu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).

Sonra (Allah), bu gamın arkasından sizin üzerinize sükûnet veren bir uyku indirdi, içinizden bir grubu sarıp kaplıyordu ve diğer grup, canlarını önemsemişti (canlarının kaygısına düştüler). Allah'a karşı cahiliyye zannı ile haksız zanda bulunuyorlar: "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) var mı?" diyorlar. (Onlara): "Muhakkak ki emirlerin hepsi Allah'ındır." de. İçlerinde sana açıklamadıkları bir şey saklıyorlar. "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) olsaydı, burada öldürülmezdik." diyorlar. Eğer siz, evlerinizde bile olsaydınız, üzerlerine katl (öldürülmeleri) yazılmış olanlar, yatacakları (ölüp düşecekleri) yere mutlaka çıkıp giderlerdi. (Bu) Allah'ın sizin sinelerinizde olanı sınamak ve kalplerinizde olandan (şüpheden), sizi temize çıkarmak (fitneden kurtarmak) içindir. Ve Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

İnsanlardan, “Savaşa gittiler, öldüler. Gitmeselerdi, ölmeyeceklerdi.” diye düşünenler de olacaktır, ama Allah'ın realitesi öyle değildir. Savaş olmasaydı bile o insanlar başka bir sebeple, ama aynı yerde ve aynı dakikada, hatta aynı saniyede öleceklerdi. Savaşta düşmanlar, insanları katletmiş, öldürmüş görünüyor ama aslında öldüren değil, öldürmeye sebebiyet verenler onlardır. Öldüren, Allah ve Allah'ın Azrail (A.S) kumandasındaki ölüm melekleridir.

Ölümde son sözü insanlar söylemez, Allah söyler. Sahâbenin birçoğu orada öldürme fiilini işlemişlerdir, ama onlar buna sebebiyet verenlerdir. Ölüm olayı, onların öldürme taleplerine dayalı olarak ölüm melekleri tarafından tamamlanmıştır. Yani öldüren, vade açısından olayı bitiren Allah'tır.

Burada Allahû Tealâ'nın sahâbeye hitabıyla, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e hitabı farklıdır. Bir insanın aklı, beynini kullanarak vücuduna yerden kumu almasını ve atmasını emreder, olay tahakkuk eder. Atan, o kişidir. Ama Peygamber Efendimiz (S.A.V) için olay öyle değildir. Atan, O değildir. Allahû Tealâ her an O'na tecelli etmekteydi. Huzur namazının imamı olan resûller, seçim hakkının, dilediklerini yapmak yetkisinin sahibi değillerdir. Çünkü Allah, onlara tasarruf eder. Bu sebeple yaptıklarından sorumlu değillerdir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V), kendinden bir şey söylemez. Allahû Tealâ ne söyletirse, onu söyler. O, kendiliğinden bir şey yapmaz. Allah ne yaptırırsa, onu yapar. Öyleyse her an Allah'ın tasarrufu altında olan bir Peygamber... Ve yerden bir avuç kum alıp attığında, herkes görmüş, Allahû Tealâ diyor ki: “Hayır, sen atmadın, Biz attık.”

Sahâbe öldürmüş, herkes görmüş. Ölümü gerçekleştiren ise, Allah ve melekleridir. Allah'ın sahâbeye söylediği şeyle, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e söylediği şey birbirine hiç benzememektedir. Sahâbe bunu kendi iradeleriyle, Peygamber Efendimiz (S.A.V), Allah'ın tasarrufunda yapmıştır. İki olay birbirinden tamamen farklıdır.

Ve Allahû Tealâ, sahâbeyi ahsen belâlarla sınamıştır. Belâ, imtihan anlamına gelir. Gâlibiyetle biten bir savaş, bir belâ, bir imtihan. Çünkü Allahû Tealâ'nın vücuda getirdiği, Allah'ın emriyle olan, birçok seferinde de Allah'ın meleklerinin de yardımıyla olan ahsen bir imtihandır.

 

8/ENFÂL-17

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onları siz öldürmediniz ama onları Allah öldürdü. Ve attığın zaman da sen atmadın ama Allah attı. Ve Allah, mü'minleri Kendisinden ahsen belâ ile imtihan eder. Muhakkak ki Allah, işitendir ve bilendir.
Diyanet İşleri : (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü ve attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı ve böylece de kendi katından, inananlara güzel bir nîmet vermek, onları denemek istedi. Şüphe yok ki Allah her şeyi duyar, bilir.
Adem Uğur : (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Ahmed Hulusi : Siz öldürmediniz onları, öldüren Allâh'tı! (Oku) attığında sen atmadın, atan Allâh'tı! İman edenlere, kendinden (rahmetinden) güzel bir tecrübe yaşatmak için! Muhakkak ki Allâh Semi'dir, Aliym'dir.
Ahmet Tekin : Savaşta onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü onları. Elindekileri attığın, silah kullandığın zaman da, isabet ettiren sen değildin. Fakat Allah yardım etti sana. Allah mü’minlere, sıkıntının yanında zafer nasip edip büyük ganimetler elde ettirerek, güzellikleri, iyilikleri olan bir imtihandan geçirmek için böyle yaptı. Allah her şeyi işitir, ilmi her şeyi kucaklar.
Ahmet Varol : Onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın. Fakat Allah attı. Böylece mü'minleri güzel bir şekilde imtihan etmek istedi. Allah duyandır, bilendir.
Ali Bulaç : Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Siz, Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Lâkin Allah size yardım etmekle onları öldürdü. Ey Rasûlüm, düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı; ve bunu, güzel bir ganimet ve zafer tecrübesi vermek için (yaptı) Muhakkak ki Allah, (söylenenleri) işiten, (her şeyi) bilendir.
Bekir Sadak : Onlari siz oldurmediniz fakat Allah oldurdu. Attigin zaman da sen atmamistin, fakat Allah atmisti. Allah bunu, inananlari guzel bir imtihana tabi tutmak icin yapmisti. Dogrusu O isitir ve bilir.
Celal Yıldırım : Onları (hakikatte) siz öldürmediniz, ama Allah onları öldürdü. Onlara attığın vakit sen atmadın, ama Allah attı. Bu da Allah'ın güzel bir denemeyle mü'minleri denemesi içindi. Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir.
Diyanet Vakfi : (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Edip Yüksel : Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla ödüllendirir. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sonra onları siz öldürmediniz ve lâkin onları Allah öldürdü, attığın vakıt da sen atmadın ve lâkin Allah attı, hem de mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek için, hakikat Allah semi'dir, alîmdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Gerçekten Allah işitendir, bilendir!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir.
Fizilal-il Kuran : Müşrikleri öldüren siz değildiniz, fakat Allah öldürdü onları. Onlara doğru toprak atarken, sen atmadın, fakat Allah attı. Allah kendi keremi ile mü'minleri güzel bir sınavdan geçirmek için bunu böyle yaptı. Hiç kuşkusuz Allah işitendir, bilendir.
Gültekin Onan : Onları siz öldürmediniz fakat Tanrı öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın fakat Tanrı attı. İnançlıları kendinden güzel bir sınavla sınamak için (yaptı). Kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir.
Hasan Basri Çantay : Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları. Atdığın zaman da (Habîbim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mü'minleri kendinden güzel bir (ni'met) imtihan (ı) ile denemek için (yapdı). Şübhesiz ki Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : İşte onları (Bedir’de aslında, siz) öldürmediniz, velâkin onları Allah öldürdü! Attığın zaman da (sen) atmadın, fakat Allah attı! Hem mü’minleri güzel bir imtihanla(ni'metle, zafer ve ganîmetle) imtihân etmek için (böyle yaptı). Şübhesiz ki Allah, Semî'(herşeyi işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.
İbni Kesir : Siz öldürmediniz onları, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da; sen atmadın ancak Allah attı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.
Muhammed Esed : Ve (şunu da bilin ki) (ey müminler,) düşmanı öldüren siz değildiniz, Allahtı onları öldüren, ve (korku) saldığın zaman sen değildin (ey Peygamber, onların içine korku) salan, fakat Allahtı (korku) salan: Ve (O bütün bunları) Kendi belirlediği güzel bir sınavla müminleri sınamak için yaptı. Muhakkak ki Allah her şeyi işiten, her şeyi hakkıyla bilendir!
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra onları siz öldürmediniz velâkin Allah Teâlâ öldürdü. Ve attığın vakit sen atmadın, fakat Allah Teâlâ attı. Hem de mü'minleri taraf-ı İlâhisinden güzel bir imtihan ile imtihan etmek için. Şüphe yok ki Allah Teâlâ, bihakkın işiticidir, kemaliyle bilicidir.
Ömer Öngüt : Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Resulüm! Attığın zaman sen atmadın, Allah attı. Allah bunu, müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.
Şaban Piriş : (İşte o gün) onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Attığında da sen atmadın fakat müminleri güzel bir imtihanla denemek için Allah attı. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Suat Yıldırım : Siz savaşta onları kendi kuvvetinizle öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü.(Ey Resulüm) Attığın vakit sen atmadın, lâkin Allah attı. Ve bunu, Allah müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yaptı. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitir ve bilir.
Süleyman Ateş : (O gün) Onları siz öldürmediniz, fakat onları Allâh öldürdü; (ey Muhammed), attığın zaman sen atmadın, fakat Allâh attı. Mü'minleri güzel bir imtihanla sınamak için (bunu yaptı). Doğrusu Allâh işitendir, bilendir.
Tefhim-ul Kuran : Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı) . Hiç şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ümit Şimşek : Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. Bütün bunlar, mü'minleri sınamak için Allah katından gelen güzel bir imtihan idi. Muhakkak ki Allah herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Yaşar Nuri Öztürk : Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 7475

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
34.433