TEVBE-77

Anasayfa » TEVBE Suresi » TEVBE-77
share on facebook  tweet  share on google  print  

TEVBE-77

"TEVBE Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<9/TEVBE-77>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَى يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ بِمَا أَخْلَفُواْ اللّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُواْ يَكْذِبُونَ

Fe a’kabehum nifâkan fî kulûbihim ilâ yevmi yelkavnehu bi mâ ahlefullâhe mâ vaadûhu ve bi mâ kânû yekzibûn(yekzibûne).

Böylece O'na (Allahû Tealâ'ya) vaadettikleri şeyi, Allah'a karşı yerine getirmediklerinden ve yalan söylemiş olduklarından dolayı, (onların bu yaptıklarının) sonucunda (Allah), onların kalplerine, onunla karşılaşacakları güne kadar nifak duygusu verdi.  

 

1. fe : böylece, artık
2. a'kabe-hum : onların akıbeti, işlerinin sonucu, yaptıklarının sonucu
3. nifâkan : nifak, nifak olarak, nifak duygusu
4. fî kulûbi-him : onların kalplerinde, kalplerine
5. ilâ yevmi : güne kadar
6. yelkavne-hu : onunla karşılaşacaklar
7. bi mâ : şey sebebiyle, dolayısıyla
8. ahlefu allâhe : Allah'a muhalefet ettiler, yerine getirmediler
9. mâ vaadû-hu : ona vaadettikleri şeyi
10. ve bi mâ : ve sebebiyle
11. kânû yekzibûne : yalan söylemiş oldular, yalanladılar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, Allah'a karşı açıkça cephe aldıkları için bu insanların kalplerine nifak duygusu veriyor. (Bu âyet-i kerimenin Salebe Bin Hatip hakkında nazil olduğu rivayet olunur.) Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Şükrü ödenen az mal, şükrünü ödeyemeyeceğin çok maldan hayırlıdır.” buyuruyor.

Bir süre sonra Salebe huzura geldi: “Ya Resûlullah! Seni, hakla gönderen Allahû Tealâ'ya yemin ederim ki; eğer bana servet verirse, hemen sahibine mutlaka hakkını veririm.” dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (S.A.V) dua etti. Salebe koyun aldı. Az zamanda koyunlar o kadar çoğaldı ki Medine'ye sığmaz oldu. Vadiye indi, cemaati ve cuma namazını terketmeye ve ortada görünmemeye başladı. Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir gün onu sordu, servetinin çok çoğaldığını ve vadiye indiğini söylediler. “Vay Salebeye.” buyurdular. Peygamber Efendimiz (S.A.V), halkın zekâtlarını toplaması için iki kişiyi memur tayin etti. Herkes zekâtını teslim etti. Salebeden malının zekâtını istediler. “Sizin bu istediğiniz cizye, yabancılardan alınan vergiden başka bir şey değil veya onun benzeri bir şey. Siz şimdi gidin de ben bir düşüneyim.” dedi. Kendisi hakkında âyet nazil olduğunu işitince Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e koştu, zekâtını vermek istedi fakat O, kabul etmedi. “Allahû Tealâ Beni senin zekâtını kabul etmekten men etti.” buyurdu. Salebe çok ağladı.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in vefatından sonra Hz. Ebubekir'e ve hilâfeti sırasında Hz. Ömer'e zekât vermek istedi, onlar da kabul etmediler. Sefalete düşerek, Hz. Osman zamanında öldü.

İşte insanların, nefslerine tâbî olmalarının sonucu...

9/TEVBE-77

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Böylece O'na (Allahû Tealâ'ya) vaadettikleri şeyi, Allah'a karşı yerine getirmediklerinden ve yalan söylemiş olduklarından dolayı, (onların bu yaptıklarının) sonucunda (Allah), onların kalplerine, onunla karşılaşacakları güne kadar nifak duygusu verdi.
Diyanet İşleri : Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için O da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar (sürecek) bir nifak soktu.
Abdulbaki Gölpınarlı : Böylece de Allah'a ettikleri vaadi tutmadıklarından ve yalan söylediklerinden dolayı kendisine kavuşacakları güne dek yüreklerine münâfıklığı ilka etti.
Adem Uğur : Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu.
Ahmed Hulusi : Allâh'a sözlerini tutmamaları, yalancı olmaları; O'na kavuşacakları sürece kadar (Allâh'ın), bilinçlerinde ikiyüzlülüğü yaşatmasına yol açtı!
Ahmet Tekin : Allah’a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylemeye devam ettiklerinden dolayı, Allah, kendi huzuruna çıkacakları güne kadar onların kafalarına, kalplerine nifâk, ikiyüzlülük soktu.
Ahmet Varol : O da, Allah'a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söylemeleri sebebiyle kendisine kavuşacakları güne kadar kalplerine bir nifak koydu.
Ali Bulaç : Böylece O da, Allah'a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleşik kıldı.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söylemeği âdet edindikleri için, Allah da bu işlerinin sonunu, kalblerinde kıyamet gününe kadar devam edecek bir nifaka çeviriverdi.
Bekir Sadak : Allah'a verdikleri sozden caydiklari ve yalanci olduklari icin O'nunla karsilasacaklari gune kadar Allah kalblerine nifak soktu.
Celal Yıldırım : Allah'a karşı verdikleri sözü yerine getirmedikleri, va'dlerini tutmadıkları ve yalan söyledikleri için Allah da kendisine kavuşacakları güne kadar, yaptıklarını kendi kalblerinde nifaka çeviriverdi.
Diyanet İşleri (eski) : Allah'a verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için O'nunla karşılaşacakları güne kadar Allah kalblerine nifak soktu.
Diyanet Vakfi : Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu.
Edip Yüksel : ALLAH'a verdikleri sözden caydıkları ve yalan söyledikleri için kendisiyle karşılacakları güne kadar kalplerine iki yüzlülük soktu.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allaha verdikleri va'di tutmadıkları ve yalan söylemeği âdet edindikleri için o da bu fi'llerinin akıbetini kalblerinde kıyamet gününe kadar sürecek bir nifaka kalb ediverdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söylemeyi adet edindikleri için o da bu yaptıklarının akibetini kalplerinde kıyamete kadar sürecek bir nifaka çevirdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptıklarının sonucunu kıyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafıklığa çevirdi.
Fizilal-il Kuran : Allah'a verdikleri sözden caydıkları ve yalan söyledikler gerekçesiyle Allah, karşısına çıkacakları güne kadar kalplerine münafıklığı yerleştirdi.
Gültekin Onan : Böylece O da, Tanrı'ya verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı [sonuçta köklü bir duygu olarak] yerleşik kıldı.
Hasan Basri Çantay : Nihayet, Allaha va'd etdiklerini tutmadıkları, yalan söyledikleri için O da (bu fiillerinin) akıbetini kalblerinde, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar (sürecek), bir nifak yapdı.
Hayrat Neşriyat : İşte Allah’a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söyleyegelmeleri sebebiyle,(Allah da) âkıbetlerini, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar kalblerinde (devâm edecek) bir nifak yaptı.
İbni Kesir : Allah'a verdikleri vaadi tutmadıkları ve yalanı adet edindikleri için, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar Allah kalblerine nifak soktu.
Muhammed Esed : Bunun üzerine Allah da, kendisiyle karşılaşacakları Güne kadar içlerinde taşıyacakları bir nifakı sokar onların yüreklerine. Bu, onların, Allaha verdikleri sözü yerine getirmekten geri durmaları ve yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmeleri yüzündendir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık Allah Teâlâ'ya vaadettikleri şeyde O'na muhalefet ettikleri için ve yalan söyler oldukları için O da onların bu hareketlerinin akibetini ona mülâki olacakları güne kadar onların kalplerinde bir nifaka döndürdü.
Ömer Öngüt : Allah'a verdikleri sözden döndükleri ve yalan söyledikleri için, Allah kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak sokmuştur.
Şaban Piriş : Allah’a verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için, O’nunla karşılaşacakları güne kadar Allah onların kalplerinde bir nifak ile cezalandırdı.
Suat Yıldırım : Allah’a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söylemeyi âdet edinmeleri sebebiyle,Allah da bu işlerinin neticesini, kalplerinde kıyamet gününe kadar sürecek bir münafıklık kıldı.
Süleyman Ateş : Kendisine verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allâh, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalblerine iki yüzlülük sokmuştur.
Tefhim-ul Kuran : Böylece O da, Allah'a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleşik kıldı.
Ümit Şimşek : Allah'a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söyleyip durmaları yüzünden, Allah da onların bu yaptıklarının sonucunu, kendisine kavuşuncaya kadar kalplerinde kalacak bir münafıklığa çevirdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128129

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
57.576