TEVBE-38

Anasayfa » TEVBE Suresi » TEVBE-38
share on facebook  tweet  share on google  print  

TEVBE-38

"TEVBE Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<9/TEVBE-38>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ

Yâ eyyuhellezîne âmenû mâ lekum izâ kîle lekumunfirû fî sebîlillâhissâkaltum ilel ard(ardi), e radîtum bil hayâtid dunyâ minel âhireh(âhireti), fe mâ metâul hayâtid dunyâ fîl âhireti illâ kalîl(kalîlun).

Ey âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya inananlar)! Size ne oldu? Size, “Allah'ın yolunda cihada çıkın (nefsinizle cihad ederek, ruhunuzu Allah'a ulaştırın) (düşmanlarınızla, kâfirlerle cihad edin).” denildiği zaman, siz (bulunduğunuz) yere meyledip kaldınız (ruhunuz Allah'a doğru yola çıkmadı) (İslâm ordusu içinde savaşa katılmadınız). Ahiretten (ruhunuzu Allah'a ulaştırmaktan) (vazgeçip) dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının metaı (malı, faydası), ahiretten (ruhu Allah'a ulaştırmaktan) daha azdır.  
1. yâ eyyuhâ : ey
2. ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
3. : ne oldu
4. lekum : size
5. izâ kîle lekum : size denildiği zaman
6. infirû : sefere (Allah yolunda cihada) çıkın, (nefer olun, asker olun)
7. fî sebîli allâhi essâkaltum : Allah'ın yolunda sakil oldunuz, yavaş davrandınız, meylettiniz
8. ilâ el ardı : yere
9. e radîtum : razı mı oldunuz
10. bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatına
11. min el âhirati : ahiretten
12. fe mâ : artık değil
13. metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı, faydası
14. fî el âhirati : ahirette
15. illâ kalîlun : ancak daha az

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada âmenû olanlardan bahsedilmektedir. İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasına inanmak, âmenû olmanın başlangıcını oluşturur. Ve Kur'ân-ı Kerim'de bu insanlara "âmenû" denir. Allahû Tealâ, âmenû olanları, Allah'a ulaşmayı dilemeye çağırır. Gerçek anlamda âmenû olmanın oluştuğu nokta, Allah'a ulaşmayı dileme noktasıdır.

İnsanlar vardır, Allah'a ulaşmaya inanmazlar. Onlar âmenû olmamışlardır. Allah'a ulaşmaya inanmayanlar, başka insanları da “ölümden evvel Allah'a ulaşmak yoktur” istikametindeki inanca zorlarlar, davet ederler. Bunlar, kesin şekilde ruhlarını Allah'a ulaştırmaları mümkün olmayan insanlardır. Başka insanları da Allah'ın yolundan men etmeye çalışan insanları, Allahû Tealâ seçmez. Bunlar Allah'a asi olanlardır.

İkinci basamakta seçilenlerden bir kısmı, ölmeden evvel ruhu Allah'a ulaştırmaya inananlar, bir kısmı ise inanmayanlardır. Allah'a ulaşmayı dileyebilecek evsafta olan insanları; henüz Allah'a, ölmeden evvel ulaşmaya inanma noktasına dönmeden de olsa Allahû Tealâ seçer. Ancak onların dışındaki insanlar, Allah'a asi olmayanlardır. Seçtiklerinden bir kısmı belki hiç Allah'a ulaşmaya inanmayacaklardır. Ama karşı da çıkmayacaklardır. Ancak bu tarzdaki bir âmenû olma müessesesi kişiyi kurtarmaz. İnsanın Allah'a ulaşmayı dilemesi, bir cihadın başlama noktasıdır. İşte bu dileyen insanlar, âmenû olanlardır. Onlar mutlaka ruhlarını Allah'a ulaştıracaklardır. Allah'ın tayin ettiği o gün mutlaka gelecektir:

29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).

Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.

Bu âyet-i kerimede cihadın muhtevası verilmektedir:

      1- Ruhun Allah'a ulaşması

    2- Allah'ın düşmanlarıyla yapılacak olan bir savaşa çıkılması

Allah'ın yolunda cihada çıkın emri, hem Allah'a ulaşmayı dileyen birinin nefsiyle yapacağı savaşı hem de Allah'ın düşmanlarıyla yapılacak bir fizik savaşı ifade etmektedir.

29/ANKEBÛT-6: Ve men câhede fe innemâ yucâhidu li nefsih(nefsihî), innallâhe le ganiyyun anil âlemîn(âlemîne).

Ve kim cihad ederse, o taktirde sadece kendi nefsi için cihad eder. Muhakkak ki Allah, âlemlerden müstağnidir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur).

Birincisinde nefs ile cihad ederek, ruhunuzu Allah'a ulaştırın, ikincisinde ise düşmanlarınızla savaş ederek, düşmanlarınızla cihad edin ifadesi vardır. “Siz bulunduğunuz yere, meyledip kaldınız.” cümlesinde iki tane mânâ vardır:

      1- Ruhunuz Allah'a doğru yola çıkmadı.

    2- Ve savaşa katılmadınız.

Ahiretten (ruhunuzu, Allah'a ulaştırmaktan) vazgeçip, dünya hayatına razı oldunuz. Dünya hayatının metaı, malı, faydası ahiretten ve Allah'a ulaştırmaktan daha azdır.

Allahû Tealâ diyor ki:

7/A'RÂF-147: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhireti habitat a’mâluhum, hel yuczevne illâ mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaşmayı (hayatta iken ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr eden kimselerin amelleri, heba oldu (boşa gitti). Onlar, yaptıklarından başka bir şeyle mi cezalandırılır (karşılık verilir)?

Buradaki "likâil âhireti" kelimeleri, Allah'ın Zat'ına ulaşmayı tekzip edenleri ifade etmektedir ve onların amelleri boşa gitmiştir:

18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).

İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.

Hem A'raf-147'de hem de Kehf-105'te "likai" kelimesini kullanıyor, Allahû Tealâ. Birinde "ahirete mülâki olmak" ötekinde "Allah'a mülâki olmaktır."

Kehf-105'te:

      1- Allah'ın âyetleri inkâr ediliyor,

      2- Allah'a ulaşmak inkâr ediliyor.

    3- Ceza: Amellerin boşa gitmesi

A'raf-147'de:

      1- Allah'ın âyetleri yalanlanıyor,

      2- Ahirete ulaşmak yalanlanıyor.

    3- Ceza: Amellerin boşa gitmesi

Ahirete mülâki olmak, ölmeden evvel Allah'ın Zat'ına mülâki olmaktır. Burada ahiret kelimesi, cennet hayatını değil insan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasını ifade etmektedir.

 

9/TEVBE-38

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ey âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya inananlar)! Size ne oldu? Size, “Allah'ın yolunda cihada çıkın (nefsinizle cihad ederek, ruhunuzu Allah'a ulaştırın) (düşmanlarınızla, kâfirlerle cihad edin).” denildiği zaman, siz (bulunduğunuz) yere meyledip kaldınız (ruhunuz Allah'a doğru yola çıkmadı) (İslâm ordusu içinde savaşa katılmadınız). Ahiretten (ruhunuzu Allah'a ulaştırmaktan) (vazgeçip) dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının metaı (malı, faydası), ahiretten (ruhu Allah'a ulaştırmaktan) daha azdır.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, size ne oldu da Allah yolunda savaşa çıkın dendiği zaman olduğunuz yerde mıhlanıp kaldınız. Âhireti bıraktınız da dünyâ yaşayışına mı râzı oldunuz? Fakat dünyâ hayatının faydası, âhirete nispetle pek azdır.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler. . . Size ne oldu ki: "Allâh yolunda savaşa çıkın" denildiğinde ağırlaşıp arza çakıldınız! Sonsuz gelecek yaşam karşılığında dünya hayatına mı razı oldunuz? (Oysa) dünya hayatının nimetleri gelecek yaşamdakilere göre, hiç mesabesindedir!
Ahmet Tekin : Ey iman edenler, nerde kaldı müslümanlığınız! Niçin Allah’ın emrinden uzak durarak :
'Allah yolunda, İslâm uğrunda koşarak seferber olun' denilince yerinizde yurdunuzda çakılıp kaldınız, ağırlaştınız. Yoksa âhiretten, ebedî yurttan vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının zevki, âhiret hayatının, ebedî yurttaki hayatın yanında lafı edilmeyecek bir değerdedir.'
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Size ne oldu ki 'Allah yolunda savaşa çıkın' denildiği zaman yere çakılıp kaldınız. Ahiretin yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimliği ahirete göre çok azdır.
Ali Bulaç : Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler! Size ne oldu ki, size: “- Allah yolunda topluca savaşa çıkın, seferber olun.” dendiği zaman, yere ve meskenlerinize meyledip ağırlaştınız? Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat âhiretin yanında, dünya hayatının zevk ve faydası pek az bir şeydir.
Bekir Sadak : Ey inananlar! Size ne oldu ki, «Allah yolunda, savasa cikin» dendigi zaman yere cokup kaldiniz? Oysa dunya hayatinin gecimi ahirete gore pek az bir seydir.
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda seferber olun !» denildiği zaman (bulunduğunuz) yerde ağırlaşıp kalıyorsunuz ?! Yoksa Âhiretten (yüzçevirip) Dünya hayatına mı razı oldunuz ? Dünya hayatının yarar ve geçimliği Âhiret'e oranla pek azdır.
Diyanet İşleri (eski) : Ey inananlar! Size ne oldu ki, 'Allah yolunda, savaşa çıkın' dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre pek az bir şeydir.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.
Edip Yüksel : Ey inananlar, size ne oldu ki, 'ALLAH yolunda harekete geçin,' dendiği zaman yere çakılıp kaldınız? Ahiret yerine bu dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının nimetleri ahiret hayatına oranla pek azdır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iyman edenler! Ne oldu ki size Allah yolunda seferber olun denilince yerinize yığıldınız kaldınız yoksa Âhıretten geçib Dünya hayata razı mı oldunuz? Fakat o Dünya hayatın zevkı Âhıretin yanında ancak pek az bir şey
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler, size ne oldu ki, size: «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiğinde yerinize yığılıp kaldınız? Yoksa ahiretten geçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama dünya hayatının zevki ahiretin yanında pek az bir şeydir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda cihada çıkın.» denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az birşeydir.
Fizilal-il Kuran : Ey mü'minler, size ne oldu da «Allah yolunda savaşa çıkınız» dendiğinde yere çakıldınız. Yoksa dünya hayatını ahirete tercih mi ettiniz? Oysa dünya hayatının hazzı, ahiretin hazzı yanında pek azdır.
Gültekin Onan : Ey inananlar, ne oldu ki size Tanrı yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, ne oldunuz ki size: «Allah yolunda elbirlik gazâye çıkın» denildiği zaman yere (mıhlanıb) ağırlaşdınız? Âhiretden (vaz geçib yalınız) dünyâ hayaatına mı raazî oldunuz? Fakat bu dünyâ hayaatının fâidesi âhiretin yanında pek azdır.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! Size ne oldu ki: 'Allah yolunda seferber olun!' denildiği zaman(olduğunuz) yere ağırlaştınız (çakılıp kaldınız)! Âhiretten (vazgeçip) dünya hayâtına mı râzı oldunuz? Fakat (iyi bilin ki) dünya hayâtının menfaati, âhiretin yanında ancak pek azdır.
İbni Kesir : Ey iman edenler; size ne oldu ki: Allah yolunda elbirliği ile savaşa çıkın, denildiği zaman, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahireti bırakıp da dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki dünya hayatının geçimi ahiretin yanında pek azdır.
Muhammed Esed : Siz ey imana erişenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın" diye çağrıldığınız zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Sonraki hayatı(n iyiliklerini) gözden çıkarıp bu dünyadaki hayat(ın rahatlıklarıy)la mı kendinize doyum sağlama peşindesiniz? Fakat bu dünyadaki hayatın verdiği haz ve doyum sonraki hayatın vereceği yanında değersiz bir şeyden başka nedir ki!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey imân edenler! Sizin için ne var ki, size, «Allah yolunda seferber olunuz,» denildiği zaman yere yığıldınız kaldınız. Yoksa ahirete bedel dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az bir şeyden başka değildir.
Ömer Öngüt : Ey iman edenler! Size ne oldu ki: “Allah yolunda elbirlik gazâya çıkın!” denilince yere mıhlanıp ağırlaştınız. Yoksa âhireti bırakıp da dünya hayatına mı râzı oldunuz? Fakat bu dünya hayatının kârı, âhiretin yanında pek az bir şeydir.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler! Size ne oluyor da ‘Allah yolunda savaşa çıkın!’ dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre çok az bir şeydir.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler! Size ne oldu ki "Allah yolunda seferber olunuz!" emri verilince bulunduğunuz yere yığılıp kaldınız?Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz?Ama iyi bilin ki dünya hayatının zevki, âhiretin yanında pek az bir şeydir!
Süleyman Ateş : Ey inananlar, size ne oldu ki: "Allâh yolunda topluca savaşa çıkın!" dendiği zaman yere çakılıp kaldınız? âhirettense dünyâ hayâtına mı râzı oldunuz? Ama dünyâ hayâtının geçimi, âhiretin yanında pek azdır.
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz) de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp da) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! Size ne oldu ki, 'Allah yolunda seferber olun' dendiğinde yerinize yapışıp kaldınız? Yoksa âhiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat âhiretin yanında dünya menfaati pek az birşeydir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince yere çakılıp kaldınız. Âhiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı oldunuz? O iğeti hayatın nimeti âhiret yanında pek azdır.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128129

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
57.551