YÛNUS-99

Anasayfa » YÛNUS Suresi » YÛNUS-99
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛNUS-99

"YÛNUS Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<10/YÛNUS-99>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لآمَنَ مَن فِي الأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا أَفَأَنتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّى يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ

Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun nâse hattâ yekûnu mu’minîn(mu’minîne).

Ve şâyet senin Rabbin dileseydi, yeryüzünde olan kimselerin hepsi elbette topluca îmân ederlerdi. Yoksa sen, insanları mü'min(ler) oluncaya kadar zorlayacak mısın?  
1. rabbu-ke : senin Rabbin
2. le âmene : elbette îmân ederdi
3. men : o kimseler
4. fî el ardı : yeryüzünde
5. kullu-hum : onların bütünü, hepsi
6. cemîân : topluca
7. e fe ente : öyleyse, yoksa sen mi
8. tukrihu en nâse : insanları zorlayacaksın (mecbur tutacaksın) insanlar kerih görse de (istemese de)
9. hattâ : oluncaya kadar
10. yekûnû : olurlar
11. mu'minîne : mü'minler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

İnsanların iç dünyalarında ne varsa Allahû Tealâ onlara ona göre davranır. Bir insan, Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa Allah da onu Kendisine ulaştırmayı dilemez. Bir insan, Allah'a ulaşmayı diliyorsa, Allahû Tealâ da onu Kendisine ulaştırmayı diler ve mutlaka ulaştırır.

Allah'ın dalâlette bıraktığı insanlar, Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerdir. O insanları Allah, isyanları içinde şaşkın bir şekilde bırakır:

7/A'RÂF-186: Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).

Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).

Allah, 12 âyet-i kerimeyle ruhu Allah'a ulaştırmayı farz kılmıştır. Ama insanlar ulaştırmıyorlar, ulaştıranların da karşısına çıkıyorlar, ulaştırmak isteyenlerin de... Ve onların da ruhlarını Allah'a ulaştırmasına mani olmaya çalışıyorlar. Allahû Tealâ onlara "isyan edenler" diyor. Onların kâfirler olduğunu, uzak bir dalâlette olduğunu ve zalimler olduğunu söylüyor.

Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e diyor ki: "Sen en sevdiğini bile hidayete erdiremezsin."

28/KASAS-56: İnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).

Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin (onun ruhunu Allah'a ulaştıramazsın). Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve O, muhtedileri (hidayete erenleri) daha iyi bilir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V), bütün sahâbenin tezkiye olmasını yani hidayete ermesini sağlamıştır. Demek ki hidayete ermeyi dileyenleri hidayete erdirmiştir. Yani Allahû Tealâ'nın "sen en sevdiğini bile hidayete erdiremezsin" demekten muradı, o kimsenin Allah'a ulaşmayı dilemedikçe Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in en sevdiğini bile hidayete erdiremeyeceğidir.

Sahâbe Allah'a ulaşmayı dilemiş, Peygamber Efendimiz (S.A.V) de hepsini hidayete erdirmiştir. Bakara Suresinin 151. âyet-i kerimesiyle bu husus kesinleşmiştir:

2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).

Nitekim size, aranızda (görev yapmak üzere), sizden (kendinizden) bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi)tezkiye (ve tasfiye) etsin, size Kitap'ı(Kurânı Kerim'i) ve hikmeti öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin..

Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi de bütün sahâbenin hidayete erdiğini kesinleştirmiştir:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).

Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah'ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl'elbabtır (daimî zikrin sahipleri).

Al-i İmran Suresinin 20. âyet-i kerimesi de bütün sahâbenin hidayete erdiğini kesinleştirmiştir:

3/ÂLİ İMRÂN-20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).

Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik. O kitab verilenlere ve ümmîlere: "Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah'a) teslim ettiniz mi?" de. Eğer teslim ettilerse, o taktirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.

İnsanlar hidayete ermeyi diledikleri zaman Allahû Tealâ, onları hidayete erdirir. Onlar hidayete ermeyi dilemezlerse Allah da onları hidayete erdirmez.

 

10/YÛNUS-99

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve şâyet senin Rabbin dileseydi, yeryüzünde olan kimselerin hepsi elbette topluca îmân ederlerdi. Yoksa sen, insanları mü'min(ler) oluncaya kadar zorlayacak mısın?
Diyanet İşleri : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?
Abdulbaki Gölpınarlı : Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların hepsi de inanırdı. Artık inansınlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?
Adem Uğur : (Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?
Ahmed Hulusi : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa, elbette hepsi toptan iman ederdi. . . Olayın gerçeği bu iken; sen, iman etmeleri için insanları zorlayacak mısın?
Ahmet Tekin : Eğer Rabbinin sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, yeryüzündeki akıllı ve sorumlu varlıkların hepsi elbette toptan iman ederlerdi. Yoksa sen, hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahip olan insanların, hepsi de mü’min oluncaya kadar, onları zorlayacak mısın?
Ahmet Varol : Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların tümü topluca iman ederdi. Şu halde insanları mü'min olmaları için sen mi zorlayacaksın?
Ali Bulaç : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü, topluca iman ederdi. Öyleyse, onlar mü'min oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?
Ali Fikri Yavuz : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa, hepsi toptan iman ederlerdi. O halde, mümin olsunlar diye, insanları (Allah dilemediği halde, ey Peygamber) sen mi zorlayacaksın?
Bekir Sadak : Rabbin dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi. oyle iken insanlari inanmaya sen mi zorlayacaksin?
Celal Yıldırım : Rabbin dileseydi yeryüzünde kim varsa hepsi de imân ederdi. Hal böyle iken mü'minler olsunlar diye sen mi insanları zorlayacaksın ?!
Diyanet İşleri (eski) : Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?
Edip Yüksel : Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın?
Elmalılı Hamdi Yazır : Eğer rabbın dilese idi yeryüzünde kim varsa hepsi topyekûn iyman ederlerdi, o halde insanları hep mü'min olsunlar diye sen mi ikrah edeceksin?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanları hep mü'min olsunlar diye sen mi zorlayacaksın?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanları hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın?
Fizilal-il Kuran : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde yaşayanların hepsi tümü ile iman ederdi. O halde insanları sen mi zorlayacaksın da iman edecekler?
Gültekin Onan : Eğer rabbin dileseydi yeryüzündekilerin tümü topluca inanırdı. Öyleyse, onlar inançlı oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?
Hasan Basri Çantay : Eğer Rabbin dileseydi yer yüzündeki kimselerin hepsi, topyekûn elbette îman ederdi. Böyle iken sen hepsi mü'min olsunlar diye insanları zorlayıb duracak mısın?
Hayrat Neşriyat : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa, onların hepsi birlikte elbette îmân ederdi. Öyle ise sen mi insanları mü’min kimseler olsunlar diye zorlayacaksın?
İbni Kesir : Eğer Rabbın dileseydi; yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. Öyleyse sen mi insanları mü'min olmaları için zorlayacaksın.
Muhammed Esed : (İşte bunun gibi) Rabbin eğer öyle olmasını dileseydi, yeryüzünde yaşayan herkes topyekun imana erişirdi: Hal böyleyken, insanları inanıncaya kadar zorlayabileceğini mi sanıyorsun,
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Eğer Rabbin dilese idi elbette yeryüzünde kim varsa hepsi de cümleten imân ederlerdi. Artık mü'minler olsunlar diye sen mi nâsa cebir edeceksin?
Ömer Öngüt : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. Öyle iken iman etmeleri için insanları sen mi zorlayacaksın?
Şaban Piriş : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların tümü inanırdı. Öyleyken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?!
Suat Yıldırım : Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi imana gelirdi. Ama bunu irade etmedi.Şimdi sen mi, imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın?
Süleyman Ateş : Rabbin isteseydi, yeryüzündekilerin hepsi mutlaka inanırdı. O halde sen mi insanları inanmaları için zorlayacaksın?
Tefhim-ul Kuran : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü, topluca iman ederdi. Öyleyse, onlar mü'min oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?
Ümit Şimşek : Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi birden iman ederdi. Yoksa insanları imana gelinceye kadar zorlayacak mısın?
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın!
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108109

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
50.014