HÛD-112

Anasayfa » HÛD Suresi » HÛD-112
share on facebook  tweet  share on google  print  

HÛD-112

"HÛD Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<11/HÛD-112>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).

Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.  
1. festekim (fe istekim) : istikamet üzere ol
2. kemâ : gibi
3. umirte : emrolundun
4. ve men : ve o kimseler
5. tâbe : tövbe etti (tövbe ederek tâbî oldu)
6. mea-ke : seninle beraber, birlikte
7. ve lâ tatgav : ve azgınlık etmeyin
8. inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
9. bi-mâ : şeyleri
10. ta'melûne : yapıyorsunuz
11. basîrun : gören

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada Allahû Tealâ: "Yalnız sen emrolunduğun gibi istikamet üzere ol!" demiyor; "Sen ve Sana tâbî olanlar, hepiniz, emrolunduğunuz gibi istikamet üzere olun!" diyor.

Allah'a doğru bir istikamet, 7 tane Sıratı Mustakîm üzerinde bulunmaktır:

  1. Allah'a ulaşmayı dileyip âmenû olarak (3 -7 Basamaklar).
  2. Allah'a ulaşmak üzere Allah'a yönelerek (8 -14 Basamaklar).
  3. Allah'a ruhu teslim ederek (15 - 21. Basamaklar).
  4. Allah'a fizik vücudu teslim ederek (22 - 25. Basamaklar).
  5. Allah'a nefsi teslim ederek (26 - 27. Basamaklar).
  6. İrşada ulaşarak (28/1 - 28/4. Basamaklar).
  7. Allah'a iradeyi teslim ederek (28/4 - 28/5. Basamaklar).



Sıratı Mustakîm; istikamet üzere olan yoldur. Kim o yolun üzerinde bulunursa o, istikamet üzeredir. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allahû Tealâ ona 12 tane ihsan verir. Sonra onu, onikinci ihsanla birlikte irşad makamına ulaştırır. Ardından ona 7 tane ni'met verir. Bu ni'metlerden üçü:

  1. Ruhun Allah'a doğru yola çıkması (kendi Sıratı Mustakîm'inin üzerinde olması),
  2. Nefsin nefs tezkiyesine başlaması (kendi Sıratı Mustakîm'inin üzerinde olması),
  3. Fizik vücudun şeytana kul olmaktan kurtulmaya, Allah'a kul olmaya başlaması (kendi Sıratı Mustakîm'i üzerinde bulunması)dır. Ruh da vech de nefs de istikamet üzere olmuştur.

    İstikamet üzere olmanın bütün insanlara has son mertebesi, bihakkın takvanın, hakka tukâtihi takvanın sahibi olmaktır. Bütün sahâbe bu takvanın sahibi olmuşlardır. Hepsi irşad makamına ulaşmıştır. Allahû Tealâ onların hepsine "İrşada memur ve mezun kılındın." cümlesiyle irşad görevi vermiştir ve hepsi kendilerinden sonra gelecek olan neslin, tâbiinin mürşidleri olmuşlardır.

    9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ıhsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
    O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.

    Öyleyse onların hepsi sabikûndur. İster ensar ister muhacirîn olsun, bütün sahâbeye tâbî olunmuştur. Peygamber Efendimiz (S.A.V), dışarıya hep insanlar gönderirdi. Onlar gittikleri yerde başka insanların tövbe ederek Allah'ın yoluna girmelerine imkân verirlerdi. Bu sebeple Allahû Tealâ burada çok açık bir şekilde: "Sen ve tövbe ederek sana tâbî olanlar hepiniz birlikte istikamet üzere olun." diyor.

    Yusuf Suresinin 108. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

    12/YÛSUF-108: Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).
    De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”

    Peygamber Efendimiz (S.A.V) Allah'a çağırıyordu. Sahâbe de neticede irşad makamının sahibi oldular. Onlar da Allah'a çağırıyorlardı. İrşad makamı olmanın şartları:
    1. Allah'a çağırmak
    2. Allah'a teslim olmak
    3. Kötülüğe iyilikle mukabele etmektir. Sahâbe bu şartların hepsini taşıdığı için irşad makamının sahibi olmuşlardır.


    3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
    İşte siz (mü'minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca "biz îmân ettik" dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün."Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

    Bugün artık Kur'ân'daki İslâm tatbik edilmiyor. Biz Kur'ân'ın tatbik edilmemesinin, insanlara mutluluk veren âyetler açısından değerlendirmesini yapıyoruz ve önemli olan da budur. Bu mutluluğa ise ancak Allah'ın emrettiği istikametteki muhteva gerçekleştirilince, yani, İslâm'ın 7 tane safhası yaşandığı taktirde ulaşılır:
    1. Allah'a ulaşmayı dilemek
    2. Mürşide ulaşmak
    3. Ruhu Allah'a ulaştırmak
    4. Fizik vücudu Allah'a teslim etmek
    5. Nefsi Allah'a teslim etmek
    6. İrşada ulaşmak
    7. İradeyi Allah'a teslim etmek. Sahâbe 14 asır evvel bunların hepsini gerçekleştirmiştir.

      Hud Suresinin 112. âyet-i kerimesi hangi sebeple meşhurdur? "Bu âyet beni kocattı, beni ihtiyarlattı. diyor Peygamber Efendimiz (S.A.V).

      "Sen ve sana tövbe ederek tâbî olanlar, emrolunduğunuz gibi istikamet üzere olun." Yani ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de Allah'a teslim edecek standartlarda olun. Kur'ân'ın tavsiyelerine tam olarak uyun diyor, Allahû Tealâ.

       

11/HÛD-112

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.
Diyanet İşleri : Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık sen, sana nasıl emredildiyse öylece dosdoğru hareket et ve seninle berâber bulunan ve tövbe etmiş olanlar da dosdoğru hareket etsinler ve taşkınlıkta bulunmayın, çünkü şüphe yok ki o, ne yapıyorsanız hepsini de görür.
Adem Uğur : O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.
Ahmed Hulusi : O hâlde sen hükmolunduğunca hakikati yaşa (istikamet sahibi olmak, hidâyetin açığa çıkması sonucu olarak hakikatin yaşanması, demektir. A. H. )! Seninle beraber, tövbe edenler de (hakikati yaşayamamalarına neden olan şeylere tövbe edenler). . . Sakın taşkınlık yapmayın! Çünkü O, yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basıyr'dir.
Ahmet Tekin : O halde, tevbe ederek seninle beraber olanlarla, günah işlemekten, isyandan vazgeçerek Allah’a itaate yönelenlerle birlikte emrolunduğun gibi ilâhî emirleri doğru uygulayarak itaatte daim ol.
Aşırı da gitmeyin, azmayın. O sizin işlediğiniz amelleri biliyor, görüyor.
Ahmet Varol : Emrolunduğun gibi dosdoğru ol; seninle birlikte tevbe edenler de (dosdoğru olsunlar) ve aşırı gitmeyin. O, yaptıklarınızı görmektedir.
Ali Bulaç : Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.
Ali Fikri Yavuz : Onun için sen, emrolunduğun şekilde, beraberinde tevbe edenlerle dosdoğru hareket et. Aşırı gitmeyin; çünkü Allah, yaptıklarınızın hepsini kemaliyle görücüdür.
Bekir Sadak : Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolundugun gibi dosdogru ol. Asiri gitmeyin, dogrusu Allah yaptiklarinizi gorur.
Celal Yıldırım : O halde sen —ve beraberinde tevbe edenlerle birlikte— em-rolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı gitmeyin. Allah ne yaptıklarınızı şüphesiz ki iyiden iyiye görendir.
Diyanet İşleri (eski) : Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür.
Diyanet Vakfi : O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.
Edip Yüksel : Emredildiğin gibi dosdoğru ol, seninle beraber yönelmiş olanlarla birlikte... Aşma ve azgınlaşma. O, sizin yaptıklarınızı Görendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onun için emr olunduğun gibi doğruluk et: sen ve beraberinde tevbe eden de aşırı gitmeyin, çünkü o her ne yaparsanız basîrdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onun için emrolunduğun gibi doğruluk et; sen ve beraberinde tevbe edenler de böyle olsun ve aşırı gitmeyin! Çünkü O, bütün yaptıklarınızı görür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte bundan dolayı emrolunduğun gibi doğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de (doğru olsunlar). Aşırı gitmeyin! Muhakkak ki O, bütün yaptıklarınızı görüp durmaktadır.
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, sana emredildiği gibi dosdoğru ol; yanındaki eski sapıklıklarından tevbe edenler de öyle olsunlar. Sakın ölçüleri aşmayınız. Hiç kuşkusuz Allah bütün yaptıklarınızı görür,
Gültekin Onan : Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte buyrulduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.
Hasan Basri Çantay : O halde sen [habîbim), maiyyetindeki tevbe edenlerle beraber, emr olunduğun vech ile, dosdoğru hareket et. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, ne yaparsanız (hepsini) hakkıyle görücüdür.
Hayrat Neşriyat : O hâlde, emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Berâberindeki tevbe edenler de! Ve(Allah’ın koyduğu) hudûdu aşmayın! Çünki O, ne yaparsanız hakkıyla görendir.
İbni Kesir : Öyleyse sen, emrolunduğun gibi dosdoğru hareket et. Beraberindeki tevbe edenler de. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görür.
Muhammed Esed : Öyleyse, artık emredildiğin yönde, yanında yer alanlarla birlikte, doğru yolu tutun ve sizden hiç biriniz gurura kapılıp da çizgiyi aşmasın: çünkü, unutmayın, yaptığınız her şeyi O görüyor.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık emrolunduğun gibi istikamette bulun ve tevbe etmiş, seninle beraber bulunmuş olanlar da. Ve haddi tecâvüz etmeyin, şüphe yok ki O, yapar olduğunuz şeyleri bihakkın görücüdür.
Ömer Öngüt : Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir.
Şaban Piriş : Sen, yanındaki yönelmiş insanlarla birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Taşkınlık yapmayın. Kuşkusuz O, yaptıklarınızı görür.
Suat Yıldırım : Öyleyse ey Resulüm, sen beraberinde olup tövbe edenlerle birlikte, sana nasıl emredilmişse öyle dosdoğru hareket et. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptığınız her şeyi görmekte olup işlerinizin karşılığını da size verecektir.
Süleyman Ateş : Öyleyse emrolunduğun gibi doğru ol; seninle beraber tevbe edenler de (doğru olsunlar), aşırı gitmeyiniz! Zira O, yaptıklarınızı görmektedir.
Tefhim-ul Kuran : Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta olduklarınızı görendir.
Ümit Şimşek : Beraberindeki tevbe edenlerle birlikte, emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin. O sizin bütün yaptıklarınızı görür.
Yaşar Nuri Öztürk : O halde sen, emrolunduğun gibi dosdoğru yürü! Seninle birlikte tövbe edenler de... Sakın aşırılık edip azmayın! O, yapmakta olduklarınızı görüyor.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122123

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
55.284