HÛD-61

Anasayfa » HÛD Suresi » HÛD-61
share on facebook  tweet  share on google  print  

HÛD-61

"HÛD Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<11/HÛD-61>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ هُوَ أَنشَأَكُم مِّنَ الأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُّجِيبٌ

Ve ilâ semûde ehâhum sâlihâ(sâlihan), kâle yâ kavmi'budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruh(gayruhu), huve enşeekum minel ardı vesta'merekum fîhâ festâgfirûhu summe tûbû ileyh(ileyhi), inne rabbî karîbun mucîb(mucîbun).

Ve Semud kavmine, onların kardeşi Salih (A.S) şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah'a kul olun. Sizin için O'ndan başka ilâh yoktur. Sizi arzdan yaratan ve orada, size imar ettiren O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret isteyin. Sonra O'na tövbe edin (Allah'a yönelin). Benim Rabbim muhakkak ki yakındır, (dualara) icabet edendir.”  
1. ve ilâ semûde : ve Semud kavmine
2. ehâ-hum : onların kardeşi
3. sâlihan : Salih
4. kâle : dedi
5. yâ kavmi : ey kavmim
6. ı'budû allâhe : Allah'a kul olun
7. mâ lekum : sizin için yoktur
8. min : ...dan
9. ilâhin : bir ilâh
10. gayru-hu : ondan başka
11. huve : o
12. enşee-kum : sizi yarattı
13. min el ardı : topraktan, arzdan
14. ve ista'mere-kum : ve size imar ettirdi, mamur hale getirtti (veya size ömür verdi)
15. fî-hâ : orada
16. fe istâgfirû-hu : artık ondan mağfiret isteyin (resûlün, mürşidin önünde tövbe edin)
17. summe : sonra
18. tûbû : tövbe edin
19. ileyhi : ona
20. inne : muhakkak, şüphesiz
21. rabbî : benim Rabbim
22. karîbun : yakındır
23. mucîbun : icabet edendir

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, ilk emrini veriyor: "Allah'a kul olun!" Yani ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allah'a teslim edin.

Allahû Tealâ, nihaî emrini veriyor: "O'ndan mağfiret isteyin. Sonra O'na tövbe edin."

Vebudullahe: Allah'a kul olun

Budûnî: Bana kul olun, sözlerini insanlar hep "Bana kulluk edin, Bana ibadet edin" şeklinde değerlendirmişlerdir.

7 safhalı İslâm'ı yaşamak, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz ve bütün sahâbenin yaşadığı İslâm'ı, kâinatın tek dînini, Hz. İbrâhîm'in hanif dînini yaşamaktır. Kur'ân'daki 28 basamağı da gerçekleştirmektir. İbadet etmek, Allah'a kul olmanın vasıtasıdır. Elbette Allah için ibadet edilir. Ve Allah için namaz kılınır, Allah için oruç tutulur, Allah için zikir yapılır. Ama eğer kul olmanın standartlarının dışında, bütün "kul olma" kavramları ibadet etmeye dönüştürülürse o zaman hedefle vasıta birbirine karışır. Oysa namaz kılmak bir vasıtadır, Allah'a kul olmak hedeftir.

Allah'a ulaşmayı dilemek, Allah'a kul olmak demektir. Bu ilk kulluktur.

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).

Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

Mürşide ulaşmak, kul olmanın ikinci safhasıdır. O gün, ruh insandan ayrılır, Allah'a doğru yola çıkar.

Ruh, 21. basamakta Allah'a ulaşır, 22. basamakta Allah'ın Zat'ında yok olur, Allah'a teslim olur. Bu 3. kulluktur.

25. basamakta fizik vücut, Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özellik kazanır. O zaman fizik vücut da Allah'a kul olur (4. kulluk).

27. basamakta nefs aynı özellikleri kazanır. Nefsin kalbinde hiçbir afet kalmaz. Kişi sadece Allah'ın nurlarından, faziletlerden oluşan bir nefs kalbine sahip olur. Nefs de böylece Allah'a teslim olur (5. kulluk). 28. basamağın 4. kademesinde salâh nuruna kavuşulur ve irşada ulaşılır. Bu 6. kulluktur.

28. basamağın 5. kademesinde Allahû Tealâ, kişinin talebi üzerine iradesini Kendi iradesine bağlar. Cüz'i irade, ilâhi iradeye, Allah'ın uygun görmesi üze-rine bağlanmıştır, irade Allah'a kul olmuştur (7. kulluk). İrşad makamının sahibi olup, Allah'ın farz kıldığı bihakkın takvanın sahibi olur.

Allah'a kul olun. Yani Allah'a teslim olun. Yani hidayete erin. Yani felâha erin. Yani âmenû olun. Yani Allah'ın rızasını kazanın.

İşte bu kavramlar, 7 tane merhaleyi ve 7 tane kulluğu ihtiva ederler. Allah'a ulaşmayı dilemek, tâbiiyet; ruhun hidayeti, vechin hidayeti, nefsin hidayeti, irşada ulaşmak ve iradenin hidayeti, hepsi de derece, derece Allah'a kul olmayı ifade eder.

Allahû Tealâ diyor ki:

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).

Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).

25/FURKÂN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ(metâben).

Ve kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a ulaşır (hayattayken ruhu Allah'a ulaşır).

Bu âyette Furkan 71'deki yolu takip ederek "festâgfirûhu summe tûbû ileyhi" ifadesinde Allahû Tealâ: "Ondan mağfiret dileyin, sonra ona yönelerek tövbe edin." diyor. Burada "Allah'a yalnız tövbe edin değil, Allah'a yönelin" mânâsı da vardır. Bu tövbe, insan ruhunun Allah'a doğru yola çıkma tövbesidir. "Yetubû", "metabâ" ve "tubû" kelimeleri aynı kökten gelen kelimeler oldukları halde mânâlarda büyük değişiklikler vardır.

Mağfiret için evvelâ Allah'a ulaşmayı dilemek, Allahû Tealâ'dan 12 tane ihsan almak, irşad makamına ulaşıp tâbî olmak ve ruhun vücuttan ayrılması lâzımdır. İşte bu, o kişinin "yetûbu" olması halidir. Tövbe, tövbenin arkasından da ruhun Allah'a yönelmesi ve neticede Allah'a ulaşması... Onun için de ‘metâbâ'nın da dilimizde anlatılması, o tövbenin kabul edilmesi hüviyetindedir. Yani "tövbeleri kabul edilmiş bir halde Allah'a yönelir, Allah'a doğru yola çıkar" demektir.

Allahû Tealâ, Furkan-71'de "günahların sevaba çevrilmesi", bu âyette ise "mağfiret" kullanmıştır. Gene günahların sevaba çevrilmesi işlemi, yani mağfiretle birlikte tövbe... Nisa-64'te diyor ki:

4/NİSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi), ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen).

Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah'ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah'tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah'ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl'ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı.

Bütün nebîler, bütün peygamberler, bütün Allah'ın resûlleri Allah'a davet ederler. Hz. Salih de muhakkak ki Allah'ın bir Nebî'si, bir Peygamberi'ydi. Ve mutlaka Allah'a davet ediyordu. Bu âyet (Hud-61), Allah'a davetin bir belgesidir. Ve bu konudan bilgi sahibi olmayanlar, kendilerine göre insan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşması mümkün değildir diyenler, bu konuda "Allah'tan bağışlanma dileyin, sonra da tövbe edin." diye olayı kapatmışlar, "mânâ budur" demişlerdir.

Oysa ki burada, insan ruhunun Allah'a ulaşması konusunda açık bir hüküm yer almaktadır. "Ey milletim! Allah'a kul olun." Sonra da nasıl kul olacaklarını söylüyor, "Allah'tan mağfiret dileyin. Ve tövbe edin."

Bu tövbe kişiyi mü'min kılacak ve salih amellere ulaştıracak olan bir tövbedir.

 

11/HÛD-61

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve Semud kavmine, onların kardeşi Salih (A.S) şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah'a kul olun. Sizin için O'ndan başka ilâh yoktur. Sizi arzdan yaratan ve orada, size imar ettiren O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret isteyin. Sonra O'na tövbe edin (Allah'a yönelin). Benim Rabbim muhakkak ki yakındır, (dualara) icabet edendir.”
Diyanet İşleri : Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i peygamber gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yok. O, sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı. Öyle ise O’ndan bağışlanma dileyin; sonra da O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i göndermiştik. Ey kavmim demişti, Allah'a kulluk edin, ondan başka bir mabudunuz yok. Sizi yeryüzünden yaratıp meydana getirdi ve orayı îmâra memûr etti sizi; artık ondan yarlıganma dileyin, sonra da tövbe edin ona. Şüphe yok ki Rabbim, yakındır, duâları kabul eder.
Adem Uğur : Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O'ndan mağfiret isteyin; sonra da O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir.
Ahmed Hulusi : Semud'a kardeşleri Sâlih'i (irsâl ettik). . . Dedi ki: "Ey halkım. . . Allâh'a kulluk etmekte olduğunuzun farkındalığına erin! Tanrınız olamaz, sadece "HÛ"! Sizi arzdan meydana getirdi "HÛ"; ve sizinle mamûr etti orayı. . . O hâlde O'ndan mağfiret dileyin ve O'na tövbe edin. . . Muhakkak ki benim Rabbim, Kariyb'dir (yakın), Muciyb'dir (icabet eden). "
Ahmet Tekin : Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Sâlih:
'Ey kavmim, Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yoktur. Sizi yerdeki topraktan meydana getirdi. Sizin yeryüzünde yerleşmenizi, yaşamanızı sağladı. O halde işlediğiniz günahlardan ve Allah’a ortak koşmanızdan dolayı O’ndan bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyin. Sonra isyandan, günah işlemekten vazgeçerek tevbe edip O’na itaate yönelin. Rabbim kullarına yakındır, dualarını kabul eder.' dedi.
Ahmet Varol : Semud halkına da kardeşleri Salih'i gönderdik. Şöyle dedi: 'Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden yarattı ve size orada ömür sürdürdü. [6] Şu halde O'ndan bağışlanma dileyin sonra O'na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim yakındır, (duaları) kabul edendir.
Ali Bulaç : Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."
Ali Fikri Yavuz : Semûd kavmine de (soyca) kardeşleri sâlih’i gönderdik. onlara de ki: “- Ey kavmim! Allah’a ibadet edin. Sizin ondan başka hiç bir ilâhınız yoktur. Sizi topraktan o yarattı ve sizi orada imar yapmaya (ömür sürmeye) memur etti. O halde, ondan mağfiret isteyin. Sonra tevbe edip ona yönelin. Muhakkak ki Rabbim, müminlere rahmetiyle yakındır, duaları kabul edicidir.”
Bekir Sadak : Semud milletine kardesleri Salih'i gonderdik. «Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan baska tanriniz yoktur; sizi yeryuzunde yaratip orayi imar etmenizi dileyen O'dur. Oyleyse O'ndan magfiret dileyin, sonra da O'na tevbe edin. Dogrusu Rabbim size yakÙn ve dualarÙ kabul edendir» dedi.
Celal Yıldırım : Semûd (kavmine) de kardeşleri Salih'i (peygamber olarak) gönderdik. «Ey kavmim,» dedi, «Allah'a tapın, sizin O'ndan başka tanrılarınız yoktur. Sizi yerden (topraktan) yetiştirip meydana getiren ve sizin bir ömür geçirip orayı bayındır hale getirmenizi dileyen O'dur. O halde O'ndan bağışlanmanızı dileyin de O'na yönelip tevbe edin. Şüphesiz ki Rabbim çok yakındır ve (duaları, tevbe ve istiğfarları) kabul edendir.»
Diyanet İşleri (eski) : Semud milletine kardeşleri Salih'i gönderdik. 'Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur; sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret dileyin, sonra da O'na tevbe edin. Doğrusu Rabbim size yakın ve duaları kabul edendir' dedi.
Diyanet Vakfi : Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O'ndan mağfiret isteyin; sonra da O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir.
Edip Yüksel : Semud'a da kardeşleri Salih'i... Dedi ki: 'Ey halkım, ALLAH'a kulluk edin, O'ndan başka tanrı yoktur. Sizi yerden çıkarıp yaratan, sizi oraya yerleştiren O'dur. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin ve sonra O'na yönelin. Kuşkusuz Rabbim Yakındır, Yanıtlayandır.'
Elmalılı Hamdi Yazır : Semûda da kardeşleri Sâlihi gönderdik, dedi: ey kavmim! Allaha kulluk edin sizin ondan başka bir ilâhınız daha yok, sizi Arzdan o neş'et ettirdi ve onda ı'mar ve omrana sizi o ıkdar ve me'mur etti, onun için onun mağrifetini isteyin, sonra ona tevbe ile müracaat edin her halde rabbınız, yakındır, mücibdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. O: «Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka bir ilahınız da yoktur. Sizi, yerden O meydana getirdi, yeryüzünde yerleşme ve imar etme gücünü size O verdi; O'nun bağışlamasını isteyin, sonra O'na tevbe edin! Şüphe yok ki, Rabbim yakındır, duaları kabul edendir.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki, «Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız daha yoktur. Sizi topraktan O meydana getirdi. Sizi orada ömür sürmeye O memur etti. Bu sebepten O'nun mağfiretini isteyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır, dualarınızı kabul eder.»
Fizilal-il Kuran : Semudoğulları'na da kardeşleri Salih'i peygamber olarak gönderdik. Salih dedi ki; ''Soydaşlarım, sadece Allah'a kulluk sununuz, O'ndan başka bir ilahınız yoktur. Sizi topraktan yaratan ve yeryüzüne yerleştirerek burayı kalkındırmakla görevlendiren O'dur. O'ndan af dileyiniz, O'na yöneliniz. Çünkü Allah, kullarına yakındır ve dileklerin kabul edicisidir.
Gültekin Onan : Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Tanrı'ya ibadet edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."
Hasan Basri Çantay : Semuud'a biraderleri Saalih'i (gönderdik). Dedi ki: «Ey kavmim, Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. O, sizi toprakdan meydana getirdi, sizi orada ömür geçirmiye (yahud: i'maara) me'mur etdi. O halde Ondan mağfiret isteyin, sonra Ona tevbe edin (hep Ona dönün). Şübhesiz ki Rabbim (in rahmeti) çok yakındır; O, (duaları da) kabul edendir».
Hayrat Neşriyat : Semûd (kavmin)e de kardeşleri Sâlih’i (gönderdik). Dedi ki: 'Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin; sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, sizi yerden (topraktan) yarattı ve sizin orayı i'mâr etmenizi (ve orada ömür sürmenizi) istedi; öyle ise O’ndan mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin! Şübhesiz ki Rabbim, Karîb (kullarına pek yakın)dır, Mücîb(duâlarına mutlaka cevab veren)dir.'
İbni Kesir : Semud'a da kardeşleri Salih'i, Ey kavmim; Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O'dur sizi yeryüzünden yaratıp orayı i'mar etmenizi isteyen. Mağfiret dileyin O'ndan, sonra da tevbe edin. Şüphesiz Rabbım, size yakındır, kabul edendir, dedi.
Muhammed Esed : Semud (toplumuna da) soydaşları Salih'i gönderdik.(Salih onlara:) "Ey kavmim! (Yalnızca) Allah'a kulluk edin!" dedi, "(Çünkü) sizin O'ndan başka tanrınız yok. Sizi topraktan yaratıp geliştiren, orayı bayındır kılmanızı sağlayan O'dur. Bunun içindir ki, artık günahlarınızdan ötürü Rabbinizden bağışlanma dileyin ve sonra da tevbe ve pişmanlık içinde O'na yönelin, çünkü, benim Rabbim, (Kendisine yönelen herkese) her zaman yakınlık gösterir, (dualara) cevap verir!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Semûd'a da kardeşleri olan Sâlih (peygamber gönderilmiştir). Dedi ki: «Ey kavmim! Allah Teâlâ'ya ibadet ediniz. Sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Sizi yerden o icad etti ve sizi orada o yaşattı. Artık O'ndan mağfiret dileyiniz, sonra O'na tevbe ediniz. Şüphe yok ki, benim Rabbim yakındır, icabet edicidir.»
Ömer Öngüt : Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur. O sizi topraktan yarattı ve sizi orada yaşattı. O halde O'ndan mağfiret dileyin, sonra da O'na tevbe edin. Doğrusu Rabbim size çok yakındır ve duâları kabul edendir. ”
Şaban Piriş : Semûd’a kardeşleri Salih’i gönderdik. -Ey halkım, Allah’a kulluk ediniz. Sizin, O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Sizi yeryüzünde meydana getiren ve sizin orayı imar etmenizi dileyen O’dur. O halde O’ndan af dileyin. Sonra da O’na yönelin. Kuşkusuz Rabbim, yakındır, dedi.
Suat Yıldırım : Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i elçi olarak gönderdik. "Ey benim halkım!" dedi, "Yalnız Allah’a ibadet edin, çünkü sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Sizi topraktan yetiştirip yaratan, sizi orada yaşatan O’dur. O halde O’ndan mağfiret dileyin, yine O’na dönün, tövbe edin.Çünkü Rabbim kullarına çok yakın ve onların tövbe ve dualarını kabul edendir."
Süleyman Ateş : Semûd(kavmin)e de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur! Sizi yerden inşâ eden ve orada yaşatan O'dur; O'ndan mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, (du'âları) kabul edendir."
Tefhim-ul Kuran : Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: «Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda sizi ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir.»
Ümit Şimşek : Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. O da 'Ey kavmim, Allah'a kulluk edin,' dedi. 'Ondan başka tanrınız yoktur. Sizi topraktan yaratan ve onda yaşatan Odur. Ondan af dileyin ve Ona dönün. Şüphesiz ki Rabbim kullarına yakındır; onların dualarına cevap verir.'
Yaşar Nuri Öztürk : Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122123

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
54.293