HÛD-25

Anasayfa » HÛD Suresi » HÛD-25
share on facebook  tweet  share on google  print  

HÛD-25

"HÛD Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<11/HÛD-25>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî innî lekum nezîrun mubîn(mubînun).

Ve andolsun ki; Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Muhakkak ki ben, sizin için ifadesi açık ve kesin bir uyarıcıyım.  
1. ve lekad : ve andolsun ki
2. erselnâ : biz gönderdik
3. nûhan : Nuh'u
4. ilâ kavmi-hi : kendi (onun) kavmine
5. in-nî : muhakkak ben
6. lekum : sizin için, size
7. nezîrun : bir uyarıcıyım
8. mubînun
(ebâne)
: ifadesi açık ve kesin olan, fasih konuşan, açıklayan, açıkça ifade eden kişi
: (açık konuştu, kesin ifade etti)

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, Hz. Nuh'u kavmine gönderdiğini ve Hz. Nuh da onlara Allah'ın açıklamasını söylemektedir.

Bütün peygamberler, nezirdir ve aynı zamanda resûldür.

6/EN'ÂM-48: Ve mâ nursilul murselîne illâ mubeşşirîne ve munzirîn(munzirîne), fe men âmene ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).

Biz resûlleri “uyarıcılar ve müjdeleyiciler” olmaktan başka (bir şey için) göndermeyiz. Artık kim âmenû olur (Allah'a ulaşmayı dilerse) ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparsa) artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.

Allah bütün resûllerini başka bir şey için değil âmenû olanları müjdelemek ve diğerlerini uyarmak için göndermektedir.

Allah, Enbiya-7'de kendilerine vahyettiği kişilerin Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) ‘e hitap ettiği için resûller olduğuna işaret ediyor.

21/ENBİYÂ-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).

Ve senden önce, vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.

10/YÛNUS-2: E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun).

Onlardan bir adama, "insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”

2/BAKARA-213: Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mâhtelefû fîh(fîhi), ve mâhtelefe fîhi illellezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne âmenû li mâhtelefû fîhi minel hakkı bi iznih(iznihî), vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).

İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (gönderdi). Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi. Kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşenler, kendilerine (kitap) verilenlerden başkası değildir . Bu sebeple âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) o kimselerin, haktan yana ayrılığa düştükleri şeyi (hidayeti) açıklamaları için Allah, Kendi izniyle onları hidayete erdirdi. Ve Allah, dilediği kimseyi Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.

5/MÂİDE-19: Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum alâ fetretin min er rusuli en tekûlû mâ câenâ min beşîrin ve lâ nezîrin fe kad câekum beşîrun ve nezîr(nezîru) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

Ey Kitap ehli! Resûllerin (peygamberlerin) fetret devrinde (aralarının kesildiği zamanda), sizlere gerçekleri açıklayan Resûl'ümüz (elçimiz) gelmişti. "Bize bir müjdeleyici ve de uyarıcı gelmedi" dersiniz diye (dememeniz için). Oysa size "müjdeleyici ve uyarıcı" bir Resûl gelmişti. Allah herşeye kaadirdir.

 

11/HÛD-25

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve andolsun ki; Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Muhakkak ki ben, sizin için ifadesi açık ve kesin bir uyarıcıyım.
Diyanet İşleri : Andolsun, biz Nûh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki biz Nûh'u, kavmine gönderdik de şüphe yok ki dedi, ben, size apaçık bir korkutucuyum.
Adem Uğur : Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik. Onlara: "Ben (dedi), sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
Ahmed Hulusi : Andolsun biz, Nuh'u kavmine irsâl ettik. . . (O da): "Muhakkak ki ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. "
Ahmet Tekin : Nûh’u kavmine özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak gönderdik.
'Ben size gönderilmiş, sorumluluk, hesap ve cezanın varlığını açıklayan apaçık bir uyarıcıyım' dedi.
Ahmet Varol : Andolsun Nuh'u kendi kavmine göndermiştik. 'Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
Ali Bulaç : Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara:) "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp korkutucuyum."
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten biz Nûh’u, şöyle desin diye, kavmine gönderdik: “- Haberiniz olsun, ben, size azabın sebeblerini ve kurtuluşun yolunu açıklayan bir korkutucuyum;
Bekir Sadak : (25-26) And olsun ki biz Nuh'u kendi milletine gonderdik; «Ben sizin icin apacik bir uyariciyim; Allah'tan baskasina kulluk etmeyin; dogrusu ben hakkinizda can yakici bir gunun azabindan korkuyorum.» dedi.
Celal Yıldırım : And olsun ki, Nuh'u kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik. (O da kavmine): «Şüphesiz ben sizin için açık bir uyarıcıyım.
Diyanet İşleri (eski) : (25-26) And olsun ki biz Nuh'u kendi milletine gönderdik; 'Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım; Allah'tan başkasına kulluk etmeyin; doğrusu ben hakkınızda can yakıcı bir günün azabından korkuyorum' dedi.
Diyanet Vakfi : Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik. Onlara: «Ben (dedi), sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
Edip Yüksel : Nuh'u halkına gönderdik: 'Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım,'
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için vaktıyle Nuhu kavmine gönderdik; şöyle diye ki haberiniz olsun ben size azâbın sebeblerini ve halâsın yolunu beyan eden bir nezîrim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, vaktiyle Nuh'u kavmine gönderdik. Nuh onlara: « Ben size azabın sebeplerini ve kurtuluşun yolunu açıklayan bir uyarıcıyım.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki, vaktiyle Nuh'u da kavmine gönderdik, O, onlara şöyle dedi: «Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.»
Fizilal-il Kuran : Biz Nuh'u soydaşlarına peygamber olarak gönderdik. (O onlara dedi ki); «Ben sizin için açık bir uyarıcıyım.»
Gültekin Onan : Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara:) "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp korkutucuyum."
Hasan Basri Çantay : (25-26) Andolsun ki biz Nuhu kavmine (peygamber olarak) göndermişizdir. (O, öyle demişdi:) «Şübhesiz ki ben sizi Allahın azabından apaçık korkutanım. Allahdan başkasına ibâdet etmeyin. Hakıykat, ben sizi başınıza acıklı bir günün azabı (gelib çatması) ndan endîyşe ediyorum».
Hayrat Neşriyat : (25-26) And olsun ki (biz), Nûh’u kavmine (peygamber olarak) gönderdik. (Onlaradedi ki:) 'Şübhesiz ben, sizin için Allah’dan başkasına ibâdet etmeyesiniz diye(gönderilmiş) apaçık bir korkutucuyum. Doğrusu ben, sizin üzerinize (pek) elemli bir günün azâbından korkuyorum.'
İbni Kesir : Gerçekten Nuh'u da kavmine göndermiştik. Ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
Muhammed Esed : Ve gerçek şu ki, Biz Nuhu (da aynı mesajla) kavmine gönderdik: "Bilin ki, ben size açık, yalın bir uyarıyla geldim
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve and olsun ki, Nûh'u kavmine gönderdik, «Şüphe yok ki ben sizin için apaçık bir nezirim,» (diye).
Ömer Öngüt : Andolsun ki Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara dedi ki): “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. ”
Şaban Piriş : (25-26) Nuh’u halkına göndermiştik: -Ben, Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye size, açık bir uyarıcıyım. Ben, acı bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum.
Suat Yıldırım : (25-26) Gerçekten Biz vaktiyle, Nuh’u kendi halkına gönderdik, şunu ilan etsin diye: "Bilesiniz ki ben sizi açıkça uyarmaya geldim. Sakın Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Doğrusu, bu gidişle, ben sizin canınızı yakacak, gayet acı bir günün azabına uğramanızdan endişe ederim."
Süleyman Ateş : Andolsun biz Nûh'u da kavmine gönderdik: "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara:) «Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp korkutucuyum.»
Ümit Şimşek : Biz Nuh'u da kavmine gönderdik. O dedi ki: 'Ben size apaçık bir uyarıcıyım.
Yaşar Nuri Öztürk : Andolsun biz, Nûh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122123

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
55.064