YÛSUF-90

Anasayfa » YÛSUF Suresi » YÛSUF-90
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛSUF-90

"YÛSUF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<12/YÛSUF-90>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

قَالُواْ أَإِنَّكَ لَأَنتَ يُوسُفُ قَالَ أَنَاْ يُوسُفُ وَهَذَا أَخِي قَدْ مَنَّ اللّهُ عَلَيْنَا إِنَّهُ مَن يَتَّقِ وَيِصْبِرْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ

Kâlû e inneke le ente yûsuf(yûsufu), kâle ene yûsufu ve hâzâ ahî kad mennallâhu aleynâ, innehu men yettekı ve yasbir fe innallâhe lâ yudî’u ecrel muhsinîn(muhsinîne).

“Gerçekten sen misin? Mutlaka sen Yusuf'sun!” dediler. “Ben Yusuf'um ve bu benim kardeşim. Allah bizi ni'metlendirdi. Çünkü kim takva sahibi olur ve sabrederse, o taktirde, muhakkak ki; Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez.”  
1. kâlû : dediler
2. e inne-ke : gerçekten sen misin
3. le ente yûsufu : mutlaka sen Yusuf'sun
4. kâle : dedi
5. ene yûsufu : ben Yusuf'um
6. ve hâzâ : ve bu
7. ahî : kardeşim
8. kad : andolsun
9. menne allâhu : Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi)
10. aleynâ, : bize
11. inne-hu : muhakkak, çünkü
12. men yettekı : kim takva sahibi olursa
13. ve yasbir : ve sabreder
14. fe innallâhe : o taktirde, muhakkak ki Allah
15. lâ yudî'u ecre : karşılığını zayi etmez (boşa çıkarmaz)
16. el muhsinîne
(ecre el muhsinîne)
: muhsinler
: (muhsinlerin ecrini)

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allah, burada muhsinlerden bahsetmektedir.

"Kim takva sahibi olur ve sabrederse..."

Takva yedi tane safha içerir.

  1. Allah'a ulaşmayı dilemekle âmenûlar takvasının sahibi olunur (3. basamak).
  2. Allah'ın insana verdiği on iki ihsanla irşad makamına ulaşıp tâbî olmakla kalbe îmân yazıldığı için îmânı artmış bir mü'min olarak, mü'minler takvasının sahibi olunur (14. basamak).
  3. Ruhu Allah'a ulaştırıp teslim edince ruh meaba (sığınak olan Allah'a) sığındığı için evvab olunur. Kişi zikrini arttırarak nefs tezkiyesi yapmış, Allah'a ulaşmış, ruhu Allah'a sarılmış, Allah'ın Zat'ında yok olmuştur. Bu, Allah'a sığınma müessesesidir. Üçüncü takva, evvablar takvasıdır (22. basamak).
  4. Fizik vücut, Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özelliğe kavuşmakla Allah'a teslim edilir. Ve muhsinler takvasının sahibi olunur (25. basamak).

    Allahû Tealâ, Nisa Suresinin 125. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:

    4/NİSÂ-125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen).
    Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm'in dînine tâbî olmuş ve vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm'i dost edindi.

    Fizik vücudunu Allah'a teslim eden muhsindir. Allahû Tealâ daha sonraki kademeler için de "muhsin" kelimesini kullanıyor. Muhsin, "ahsen olan" anlamına gelir. Fizik vücudu ahsen olan, nefsi ahsen olan, iradesi ahsen olan... Kişi, iradesini Allah'a teslim ettiği zaman böylece hepsi muhsinler standartları içinde olurlar.

  5. Nefsi, Allah'a teslim etmekle muhlisler takvasının (ahsen takva) sahibi olunur (27. basamak).
  6. İrşada ulaşılan 28. basamağın 4. kademesinde azîm takvanın sahibi olunur. Evvelkilere göre azîm, en büyük takvadır. Çünkü burada kişi artık salâh makamının sahibidir (28/4 basamak).
  7. Ve nihayet iradeyi Allah'a teslim etmekle hakka tukatihi takvanın (bihakkın takva), Hakk'ul yakîn takvasının sahibi olunur (28/5 basamak).

Kişi, Allah'a göre, gerçek anlamda bir sabrın sahibi olmuşsa mutlaka irşad makamının sahibi kılınmıştır. O, Allah'ın öğretisinin sahibidir. Hangi açıdan sahibidir? Bihakkın takvaya ulaşan kişi iradesini Allah'a teslim ettiği zaman o, Allah'ın kendisine verdiği emirlerin dışında hiçbir şey yapmayacağı için, sadece Allah'ın iradesiyle, verdiği emirlerle hareket edeceği için başkalarına davranışlarında onları münkerden nehyetme ve onlara ma'rufla emretme yetkisinin sahibi kılınır. Eğer kendi iradesi devrede olsaydı bu noktaya ulaşamayacaktı. Allah'ın iradesine tâbî olduğu andan itibaren artık sadece Allah'ın hükmüyle hükümlenir. Allah, ona ne yapması gerektiği konusunda devamlı emirlerini bildirir. Kişi iradesini Allah'a teslim ettiği zaman sabrın sahibi olur. Secde-24'te Allahû Tealâ devrin imamından bahsediyor:

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).

Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Yusuf Suresinde Hz. Yusuf'un kimliği; İlm'el yakîn, Ayn'el yakîn, Hakk'ul yakîn kavramlarıyla burada ortaya çıkmaktadır. Hz. Yusuf; irşad makamının, sabrın ve takvanın sahibi olmuştur.

 

12/YÛSUF-90

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : “Gerçekten sen misin? Mutlaka sen Yusuf'sun!” dediler. “Ben Yusuf'um ve bu benim kardeşim. Allah bizi ni'metlendirdi. Çünkü kim takva sahibi olur ve sabrederse, o taktirde, muhakkak ki; Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez.”
Diyanet İşleri : Kardeşleri, “Yoksa sen, sen Yûsuf musun?” dediler. O da, “Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Allah, bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı : Yoksa dediler, sen Yûsuf musun? Ben dedi Yûsuf'um, bu da kardeşim. Allah lûtfetti bize. Şüphe yok ki kim çekinir ve sabrederse mutlaka Allah, bu çeşit iyilik edenlerin ecrini zâyi etmez.
Adem Uğur : Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusufum, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.
Ahmed Hulusi : (Kardeşler) dediler ki: "Aa! Sen, evet sen gerçekten Yusuf'sun?". . . (Yusuf) dedi ki: "Ben Yusuf'um ve bu da kardeşimdir. . . Gerçekten Allâh bize lütfu ihsanda bulundu. . . Zira kim korunur ve sabreder ise, muhakkak ki Allâh iyilik yapanların karşılığını boşa çıkarmaz. "
Ahmet Tekin : Onlar:
'Yoksa sen, gerçekten Yûsuf musun?' dediler.
'Ben Yûsuf’um. Bu da kardeşim. Birbirimize kavuşmayı Allah bize lütfetti. Çünkü kim Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur ve sabrederek mücadeleye devam ederse, Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idarecilerin ve müslümanların mükâfatını zâyi etmez.' dedi.
Ahmet Varol : 'Yoksa sen gerçekten Yusuf musun?' dediler. O da: 'Ben Yusuf'um. Bu da kerdeşimdir. Allah bize lütfetti. Kim sakınır ve sabrederse; şüphesiz Allah iyilik edenlerin karşılıklarını boşa çıkarmaz' dedi.
Ali Bulaç : "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."
Ali Fikri Yavuz : Onlar: Yoksa sen, Yûsuf musun? dediler. O da: “- Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Gerçekten Allah bize lutfetti. Doğrusu, kim Allah’dan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse, muhakkak ki Allah bu gibi muhsinlerin mükâfatını zayi etmez.” dedi.
Bekir Sadak : «Yoksa sen Yusuf musun?» dediler. «Ben Yusuf'um, bu da kardesim. Allah bize iyilikte bulundu; dogrusu kim kotulukten sakinir ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananlarin ecrini katiyen zayi etmez» dedi. .
Celal Yıldırım : (Onlar bu sorudan onun Yûsuf olduğunu anlayarak) «Yoksa sen Yûsuf musun ?» dediler. O da «Evet. ben Yûsuf'um, bu da kardeşimdir. Allah bize iyilik ve yardımda bulundu. Çünkü doğrusu kim korkup sakınır ve sabrederse, elbette Allah iyilerin mükâfatını zayi' etmez» dedi.
Diyanet İşleri (eski) : 'Yoksa sen Yusuf musun?' dediler. 'Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananların ecrini katiyen zayi etmez' dedi. .
Diyanet Vakfi : Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.
Edip Yüksel : 'Yoksa sen, sen gerçekten Yusuf musun,' dediler. 'Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir. ALLAH bize iyilikte bulundu. Kim erdemli davranır ve sabrederse elbette ALLAH güzel davrananları ödülsüz bırakmaz,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : A a, sen, sen Yusüf müsün? dediler. Ben, dedi: Yusüfüm, bu da kardeşim, Allah bize lutfile in'am buyurdu. Hakikat bu; her kim Allahdan korkar ve sabr ederse her halde Allah, muhsinlerin ecrini zayi' etmez
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : «A a.! Sen Yusuf musun?» dediler. Ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Allah bize lütfuyla iyilikte bulundu; bir gerçektir ki, kim Allah'tan korkar ve sabrederse, muhakkak Allah iyilerin mükafatını zayi etmez.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar «Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?» dediler. O da «Ben Yusuf'um, bu da kardeşim» dedi, «Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez.»
Fizilal-il Kuran : Kardeşleri «Yoksa sen Yusuf musun?» dediler. O da dedi ki; «Evet, ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir. Allah bize lütufta bulundu. Kuşku yok ki, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, Allah iyilik edenleri asla ödülsüz bırakmaz.»
Gültekin Onan : "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?' dediler. "Ben Yusufum" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Tanrı bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Tanrı, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."
Hasan Basri Çantay : «A, sen, sen, saahi Yuusuf musun?» dediler. O da: «Ben, dedi, Yuusufum. Bu da kardeşim. Allah bize (selâmet ve kerametle) lûtfetdi. Zîrâ hakıykat şudur ki: Kim (Allahdan) korkar, (belâlara) katlanırsa her halde Allah iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmez».
Hayrat Neşriyat : (Onlar:) 'Yoksa sen, gerçekten sen, Yûsuf musun?' dediler. (O da:) '(Evet) ben Yûsuf’um, bu da kardeşim! Şübhesiz ki Allah bize lütufta bulundu. Doğrusu şu ki, kim(Allah’dan) sakınır ve sabrederse, artık şübhesiz Allah, iyilik edenlerin mükâfâtını zâyi' etmez' dedi.
İbni Kesir : Dediler ki: Yoksa sen gerçekten Yusuf musun? O da dedi ki: Ben, Yusuf'um, bu da kardeşim. Doğrusu Allah, size lutfetti. Çünkü kim sakınır ve sabrederse; muhakkak ki Allah, ihsan edenlerin ecrini zayi etmez.
Muhammed Esed : "Ne? Yoksa sen Yusuf musun?" diye haykırdılar. "Ben Yusuf'um" dedi, "ve bu da benim kardeşim. Allah bize lütfetti. Gerçek şu ki, kişi Allah'a karşı duyarlı ve bilinçli olmaya çalışıyor ve güçlüklere göğüs geriyorsa, bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «A sen evet... Muhakkak sen Yusuf musun?» Dedi ki: «Ben Yusuf'um ve bu da kardeşimdir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bizim üzerimize âtifette bulundu. Çünkü her kim ittika'da bulunur ve sabrederse, artık muhakkak ki, Allah Teâlâ muhsinlerin mükâfaatını zâyi etmez.»
Ömer Öngüt : “Yoksa sen Yusuf musun?” dediler. O da dedi ki: “Evet ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Allah bize lütfetti. Doğrusu kim Allah'tan korkar, ibtilâlara sabrederse, bilsin ki Allah muhsinlerin (iyi harekette bulunanların) mükâfatını katiyyen zâyi etmez. ”
Şaban Piriş : - Yoksa sen Yusuf musun? dediler. -Ben Yusuf’um, bu da kardeşim. Allah bize bağışta bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi kimseleri mükafatsız bırakmaz, dedi.
Suat Yıldırım : "Aa! Sen, yoksa sen Yusuf musun?" dediler. O da: "Evet ben Yusuf’um, bu da kardeşim! Gerçekten Allah bizi lütfuna mazhar etti. Şu kesindir ki, kim Allah’ı sayıp haramlardan sakınır, itaatlara devam ve imtihanlara sabrederse, Allah da böyle güzel hareket edenlerin mükâfatını asla zayi etmez."
Süleyman Ateş : "A, yoksa sen, Yûsuf musun?" dediler. "Ben Yûsuf'um, bu da kardeşimdir, dedi. Allâh bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, Allâh iyilik edenlerin ecrini zayi etmez."
Tefhim-ul Kuran : «Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?» dediler. «Ben Yusuf'um» dedi. «Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.»
Ümit Şimşek : 'Sakın sen Yusuf olmayasın?' dediler. 'Ben Yusuf'um, bu da kardeşim,' dedi. 'Allah bize lütufta bulundu. Kim kötülükten sakınır ve sabrederse, hiç şüphe yok ki Allah iyilik yapan ve iyi kulluk edenlerin ödülünü zayi etmez.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Sen, yoksa sen Yûsuf musun?" "Evet, dedi, ben Yûsuf'um. İşte şu da kardeşim. Allah bize lütufta bulundu. Kim Allah'tan korkar, sabrederse Allah güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110111

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
50.557