NAHL-16

Anasayfa » NAHL Suresi » NAHL-16
share on facebook  tweet  share on google  print  

NAHL-16

"NAHL Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<16/NAHL-16>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَعَلامَاتٍ وَبِالنَّجْمِ هُمْ يَهْتَدُونَ

Ve alâmât(alâmatin), ve bin necmi hum yehtedûn(yehtedûne).

Ve alâmetler (işaretler) ve yıldızla (devrin imamıyla) onlar, yol bulurlar (hidayete ererler).  
1. ve alâmatin : ve alâmetler, işaretler
2. ve bi en necmi : ve yıldız ile
3. hum : onlar
4. yehtedûne : yol bulurlar, hidayete ererler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, evvelâ maddî açıdan (Dünya açısından) meseleyi ortaya koymaktadır. Bu açıdan Dünya'nın yaratılışına bakıldığında, bahsi geçen yıldız, kutup yıldızıdır. Kutup yıldızı, insanların yollarını bulacağı, kuzeyi işaret eden bir yıldızdır. Bu yıldıza göre insanın doğuyu, batıyı hesaplaması, gideceği yeri tayin etmesi kolaylaşır.

Bir de fiziğin ötesi söz konusudur. Ona da Allahû Tealâ "alâmetler" ve "bir yıldız" demektedir. Allahû Tealâ, bu âyet-i kerime ile hem fizik standartlarda hem de fiziğin ötesindeki manevî âlemde devrin imamını kastetmektedir. Her devirde dünya üzerinde sadece bir kişi devrin imamlığına mutlaka tayin edilir. Ve eğer insanlar, Allah'a ulaşmayı dilerlerse devrin imamının ruhu başlarının üzerine gelip yerleşir:

40/MU'MİN-15: Refîud derecâti zul arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkı).

Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.

Devrin imamının ruhu kişinin başının üzerine geldiği için, kalbin içine îmân yazılır:

58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne).

Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?

Îmân kelimesi, manyetik alanın (çekim gücünün) sahibidir ve fazıllara duyarlıdır. Fazılların manyetik alanıyla îmân kelimesinin manyetik alanı birbirine zıddır. Bu sebeple birbirlerini çekerler ve îmân kelimesi, böylelikle faziletleri etrafına toplar. Devrin imamı, nefsi tezkiye eden bir hüviyet taşımaktadır:

2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).

Nitekim size, aranızda (görev yapmak üzere), sizden (kendinizden) bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi)tezkiye (ve tasfiye) etsin, size Kitap'ı(Kurânı Kerim'i) ve hikmeti öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin..

Öyleyse ruhun Allah'a doğru yola çıkması nefsin tezkiyeye başlaması fizik vücudun bu sebeple şeytana kul olmaktan kurtulup Allah'a kul olmaya başlaması hep devrin imamının ruhunun başımızın üzerinde bulunması sebebiyledir. Bu emri, kişinin başının üzerine geldiği zaman devrin imamının ruhu verir ve kişinin ruhu Allah'a doğru yola çıkar. Çünkü Allahû Tealâ, insanları hidayete erdirmekle devrin imamını vazifeli kılmıştır. İşte bu sebeple o, hidayete erdiricidir. Onun dışındaki herkes hidayete vesile olandır.

Secde Suresinin 24. âyet-i kerimesinde şöyle buyrulmaktadır:

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).

Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Âyette bahsedilen tek bir yıldız, hidayete erdiren yıldızdır. O da devrin imamıdır.

 

16/NAHL-16

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve alâmetler (işaretler) ve yıldızla (devrin imamıyla) onlar, yol bulurlar (hidayete ererler).
Diyanet İşleri : (15-16) Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve alâmetler halktemiştir ve yıldızla yollarını bulur onlar.
Adem Uğur : Daha nice alâmetler (yarattı). Onlar, yıldızlarla da yollarını doğrulturlar.
Ahmed Hulusi : Daha nice alâmetler! Necm (yıldız - hakikat ehli {ashabım gökteki yıldıza benzer; hangisine uyarsanız hakikate erdirir. . . hadisi}) olarak hakikate erdirir!
Ahmet Tekin : Daha nice alâmetler, işaretler yerleştirdi. Onlar, yıldızlardan istifade ederek yollarını ve kıbleyi tayin ederler.
Ahmet Varol : (Başka) işaretler de (yarattı). Yıldız(lar)la da onlar yol bulurlar.
Ali Bulaç : Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler.
Ali Fikri Yavuz : Daha bir çok alâmetler yarattı. Yıldızla da insanlar yollarını doğrulturlar.
Bekir Sadak : (15-16) Yeryuzunde, sarsilmayasiniz diye, sabit daglar, nehirler ve belki yulonuzu bulursunuz diye yollar ve isaretler meydana getirmistir. Onlar yildizlarla da yollarini bulurlar.
Celal Yıldırım : (15-16) Yeryüzünde, sizi sarsmasın diye dağlar koyup yerleştirdi; ırmaklar meydana getirdi ve şaşırmayasınız diye yollar ve alâmetler koydu ve onlar yıldızlarla da yollarını, yönlerini bulurlar.
Diyanet İşleri (eski) : (15-16) Yeryüzünde, sarsılmayasınız diye, sabit dağlar, nehirler ve belki yolunuzu bulursunuz diye yollar ve işaretler meydana getirmiştir. Onlar yıldızla da yollarını bulurlar.
Diyanet Vakfi : Daha nice alâmetler (yarattı). Onlar, yıldızlarla da yollarını doğrulturlar.
Edip Yüksel : Ve göze çarpan işaretler... Yıldızlarla da yol bulurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve alâmetler, yıldızla da onlar yol doğrulturlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve işaretler koydu. Yıldızla da yollarını bulurlar onlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Daha birçok âlametler yarattı. İnsanlar geceleyin de Allah'ın yarattığı yıldızlarla yönlerini bulurlar.
Fizilal-il Kuran : Çeşitli yol işaretleri de varetti. İnsanlar yıldızlar aracılığı ile de yönlerini belirler.
Gültekin Onan : Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler.
Hasan Basri Çantay : (Yer yüzünde) daha nice alâmetler (peyda etdi). Yıldız (lar) la da onlar (insanlar) yollarını doğrulturlar.
Hayrat Neşriyat : Daha nice alâmetler (yarattı)! Onlar, yıldızla da doğru yolu bulurlar.
İbni Kesir : İşaretler de. Yıldızlarla da, onlar yollarını bulurlar.
Muhammed Esed : ve daha (nice) işaretler: (söz gelimi) yıldızlar (ki, onlar)la da insanlar yollarını bulmaktadırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve nice alâmetler (vücuda getirdi) ve onlar yıldızlar ile yollarını doğrulturlar.
Ömer Öngüt : Ve nice işaretler yarattı. Onlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.
Şaban Piriş : (15-16) Yeryüzünde sabit dağlar yarattı size; sarsılırsınız diye. (Gideceğiniz yere) ulaşmanız için de nehirler ve yollar.. ve işaretler.. Yıldız ile de onlar yollarını bulurlar.
Suat Yıldırım : Yol bulmada yararlanacağınız daha birçok alâmetler, işaretler koydu. Yıldızlarla da bir kısım insanlar yol bulurlar.
Süleyman Ateş : (Yol bulmak için yararlanılacak) işâretler de (yarattı). Onlar yıldız(lar)la da yol bulurlar.
Tefhim-ul Kuran : Ve (başka) işaretler de (yarattı) ; onlar yıldız(lar) la da doğru yolu bulabilirler.
Ümit Şimşek : Bunlardan başka yol gösterecek daha nice alâmetler yarattı. Onlar, yıldızlarla da yol bulurlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Ve nice işaretler! Yıldızla da onlar, yol ve yön doğrulturlar.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127128

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
57.989