EN'ÂM-152

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-152
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-152

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-152>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُواْ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللّهِ أَوْفُواْ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Ve lâ takrabû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddehu, ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah’ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti. 
1. ve lâ takrebû : ve yaklaşmayın
2. mâle : mal
3. el yetîmi : yetim
4. illâ : dışında, ...'den başka
5. bi elletî : ki ona
6. hiye : o
7. ahsenu : en güzel
8. hattâ : oluncaya kadar
9. yebluga : erişir, yetişir, gelir
10. eşudde-hu : onun en kuvvetli çağı, erginlik çağı
11. ve evfû : ve vefa edin, ifa edin, yerine getirin
12. el keyle : ölçü, ölçek
13. ve el mîzâne : ve tartı, terazi, mizan
14. bi el kıstı : adaletle
15. lâ nukellifu : biz sorumlu tutmayız
16. nefsen : bir nefs, kişi, kimse
17. illâ : hariç, dışında
18. vus'a-hâ : onun gücü, kapasitesi
19. ve izâ : ve olduğu zaman
20. kultum : siz (söz) söylediniz
21. fa'dilû (fe ı'dilû) : artık adaletli olun
22. ve lev kâne : ve olsa bile
23. zâ kurbâ : yakınlık sahibi (akraba), yakınınız
24. ve bi ahdi allâhi : ve Allah'ın ahdi
25. evfû : vefa edin, ifa edin, yerine getirin
26. zâlikum : işte bunlar
27. vassâ-kum : size vasiyet etti, emretti, farz kıldı
28. bi-hî : onunla, onu
29. lealle-kum : umulur ki böylece siz
30. tezekkerûne : siz tezekkür edersiniz

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, yetimin malı konusunda kesin emrini vermektedir. Yetimlerin malı yetimlere aittir. Vasilere; yetimlerin dışında bulunan büyükler, anne, babaları öldükten sonra yetimleri korumaları altına alanlar ve sahipleri altına alanlara, yetimin malına kendilerine menfaat çıkarmak açısından kesinlikle yaklaşmamaları açık bir şekilde emrediliyor. Buluğa erdikleri zaman da Allahû Tealâ'nın emri, mutlaka onlara mallarını teslim etmek, kendi mülkleri olarak kullanmalarını temin etmek, o konuda da yardımcı olmaktır. Eğer bir teraziyle iş yapan birisi tartıyı kendi lehine kullanıyorsa yani eksik tartıyorsa devamlı haram yiyor demektir. O, onun gideceği yeri kesinlikle cehennem kılar. Allahû Tealâ, "Ölçüyü, tartıyı adaletle yerine getirin. Biz kimseyi gücünün dışında sorumlu tutmayız. Nefsi mükellef tutmayız. Onun kapladığı alan içerisi hariç, onun vasi olduğu alan, yani ona hangi gücü verdiysek, o kişiden istediğimiz şey, o gücün içinde kalır. O büyük gün, ona verdiğimiz imkânın muhassalasını (semerisini, sonucunu) isteriz. Daha fazlasını istemeyiz. Kim neyi yapabilecek kapasitede ise ondan sadece o kapasiteyi isteriz. Yakınınız olsa bile, yakınınız hakkında şehadet ediyorsanız bile mutlaka doğruyu söyleyin. Ve Allah'ın ahdini yerine getirin." diyor. "Ve bi ahdillahi evfu" ki siz onunla Allahû Tealâ'nın size vasiyet ettiği emrini yerine getirin.

Burası bu âyetin en önemli bölümüdür. Allahû Tealâ "Allah'ın ahdi" diyor. Allah'ın ahdi, Allah'ın bize olan vasiyetidir. Bu vasiyet:

  1. Ruhumuzu Allah'a teslim etmeyi
  2. Fizik vücudumuzu Allah'a teslim etmeyi
  3. Nefsimizi Allah'a teslim etmeyi
  4. İrademizi Allah'a teslim etmeyi ihata eder, muhtevası içine alır.

Allahû Tealâ, vasiyetini böyle yapmasına rağmen bunun karşılığında bizden istediği yemin, misak, ahde baktığımız zaman vasiyetin son bölümünün bizden yemin ile istenmediğini görüyoruz. Karşılık olarak yemin tarzında bir şey söyleyerek, emri üstlenmemizi Allahû Tealâ emretmiyor. Ruhumuzu Allah'a ulaştıracağımıza dair bizden MİSAK almış. Fizik vücudumuzu şeytana kul olmaktan kurtarıp, Allah'a kul edeceğimize dair bizden AHD almış. Nefsimizi Allah'a teslim edeceğimize dair bizden YEMİN almış. Böylece üçüne MİSAK, AHD ve YEMİN diyoruz. Bunlar bizim Allah'a verdiğimiz YEMİN, MİSAK ve AHD'imizdir. Bunların ötesinde irademizin teslimine dair bizden MİSAK almış.

Ahdimiz, fizik vücudumuzun Allah'a teslimini içeriyor. Ama Allah'ın ahdi, Allah'ın bizden istedikleri yani Allah'ın bize olan vasiyeti ki farzın temelini vasiyet oluşturur, bunların ötesindedir. Allahû Tealâ, irademizi de Allah'a teslim etmemizi istiyor.

Allahû Tealâ, A'raf Suresi 172. âyet-i kerimede Âdemoğulları'nın üzerine nefslerine şahit tuttuğunu buyurduktan sonra "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" buyuruyor. Hepimizin cevabı "Evet" oluyor. Yani "Sen bizim Rabbimizsin" diye ikrar ediyoruz.

Rabbimiz bu konunun devamını Maide Suresinin 7. âyet-i kerimesinde bize hatırlatıyor ve buyuruyor.

5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).

Allah'ın, sizin üzerinizdeki ni'metini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah'a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

Burada, daha önce ruhumuzdan misak, fizik vücudumuzdan ahd, nefsimizden yemin adlı yeminleri alan Rabbimiz, irademizi de Allah'a teslim etmemiz istikametinde irademizi bağlayan bir misak aldığını buyuruyor. Bu da dördüncü yeminimizdir.

Allah'ın ahdi bizim irademizin misakine eşittir. Bu âyet-i kerimede (En'âm-152) Rabbimiz, "Allah'ın ahdini yerine getirin." buyurmakla direkt olarak irademizin verdiği misaki yerine getirmemizi emrediyor. İrademizin misaki en son teslimimizin yerine gelmesi demektir. Bunun yerine gelebilmesi için de, daha önceki safhalarda:

  1. Ruhumuzun misakini (21. basamakta)
  2. Fizik vücudumuzun ahdini (25. basamakta)
  3. Nefsimizin yeminini (26. basamakta) yerine getirmiş olmamız gerekir.

İrademizin teslimi ve irademize ait misakin yerine getirilmesi ise 28. basamağın 4. kademesindedir. Allah'ın vasiyeti ise dört teslimimizin birden yerine getirilmesini ifade eder.

Öyleyse görülüyor ki, iradenin bağlanması, müzeyyen olma şartına bağımlı, müzeyyen olma ise daimî zikre ulaşan bir kişide yaşarsa otomatik olarak olgunlaşan bir meyvedir. Kişiyi mutlaka bu noktaya ulaştıracaktır. Onun için Allahû Tealâ, insanlardan bu konuda bir söz almak gereğini duymamış ama vasiyet ruhun, vechin ve nefsin tesliminden sonra iradenin teslimini de içerir. Buradan Allahû Tealâ, ‘ahdallahi' Allah'ın ahdi dediği zaman bu, vasiyettir.

Vasiyet; üç vücudumuzun tesliminin ötesinde irademizin teslimini de içerir. Ama Allahû Tealâ, diğerleri konusunda ruhumuzu Allah'a teslim edeceğimize dair bizden misak almış, fizik vücudumuzu Allah'a teslim edeceğimize dair ahd almış, nefsimizi Allah'a teslim edeceğimize dair yemin almış, ama irademizi Allah'a teslim edeceğimize dair bir söz almamıştır.

Böylece bütün insanlar için Allah ile olan ilişkilerde bir dizayn söz konusudur. Bu âyet, Maide Suresinin 7. âyet-i kerimesi ile bir illiyet rabıtası içerisindedir.

Allahû Tealâ'nın bize vasiyet ettiği dizayn net bir şekilde orada da belirtilmiştir. Bilin ki; Allahû Tealâ, hepinizin ruhunuzu da, vechinizi de, nefsinizi de mutlaka Allah'a teslim etmenizi üzerinize farz kılar. Bu Allahû Tealâ'nın farz emridir. Öyleyse dizayn budur. Vasiyet ise bütün muhtevayı kaplayan, sizi herşeyinizle ruhunuzla, vechinizle, nefsinizle, iradenizle Allah'a teslime götüren, Allah'ın bir temel emridir.

 

6/EN'ÂM-152

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.
Diyanet İşleri : Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa âdil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ergenlik çağına gelinceye dek, en iyi bir şekilde olmadıkça yetimin malına yaklaşmayın ve ölçeği, teraziyi dosdoğru ölçüp tartın. Hiçbir kimseye, kudretinden aşırı bir şey teklif edilmemiştir ve söz söylediğiniz zaman hısımınız bile olsa adâleti mutlaka gözetin ve Allah'la ettiğiniz ahde vefa edin. İşte düşünüp öğüt almanız için bunları emretmiştir size.
Adem Uğur : Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.
Ahmed Hulusi : (Yetim) olgunluk yaşına ulaşıncaya kadar, en güzel şekilde idare amacı hariç, yetimin malına yaklaşmayın. . . Ölçme ve tartmayı adaletle tam yapın. . . Hiçbir nefse kapasitesinin üstündekini teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da hakkı söyleyin, isterse yakınınız olsun! Allâh'a olan sözünüzü yaşayın! Aklınızı kullanmanız için, (Allâh) size bu uyarıyı yapar!
Ahmet Tekin : 'Kendisi reşid oluncaya-onsekiz yaşını dolduruncaya kadar, iyi niyetle değerlendirmelerin dışında yetimin malına yaklaşmayın.
Ölçeği tam doldurun, ölçmede ve tartıda adâletli olun, sosyal adâleti, sosyal güvenliği temin edip refah payını artırarak, toplumdaki dengeyi sağlayın.
Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla mükellef tutarız.
Yakınlarınızla ilgili bile olsa, konuştuğunuz zaman adâletli, doğru konuşun.
Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin. İşte bunlar tekrar tekrar Allah’ın riayeti size emrettiği hususlardır. Umulur ki, düşünüp öğüt alırsınız.'
Ahmet Varol : 'Yetimin malına, erginlik çağına erişmesinden önce onu en güzel şekilde değerlendirmek dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı da adalete uygun bir şekilde tam yapın. Hiçbir cana kaldırabileceğinden fazla yük yüklemeyiz. Bir yakınınız hakkında da olsa konuştuğunuz zaman adalete uyun. Olur ki öğüt alırsınız diye (Allah) size böyle emretti.'
Ali Bulaç : "Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."
Ali Fikri Yavuz : Yetimin malına, bulüğ çağına varıncaya kadar, malını en güzel bir şekilde koruyup çoğaltmak hizmetinden başka bir surette yaklaşmayın. Ölçeği ve tartıyı tam ve denk getirin. Biz, herkese gücünün yettiğini teklif ederiz. Söz sahibi olduğunuz zaman, dâvacı veya dâvalı hısım ve akrabanız bile olsa, hep adaleti gözetin. Allah’a karşı verdiğiniz sözlerinizi, yemin ve adaklarınızı yerine getirin. İşte Allah, iyi düşünesiniz diye size bunları emretti.
Bekir Sadak : Yetim malina, erginlik cagina erisene kadar en iyi seklin disinda yaklasmayin; olcuyu ve tartiyi dogru yapin. Biz kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz. Konustugunuzda, akraba bile olsa sozunuzde adil olun. Allah'in ahdini yerine getirin. Allah size bunlarÙ t almanÙz i in buyurmaktadÙr.
Celal Yıldırım : Bir de yetim malına —rüşde erinceye kadar— en iyi ve en uygun tarzın dışında yaklaşmayın; ölçüyü tartıyı tam ve doğru ölçün tartın. Hiç kimseye güç getiremiyeceğiyle teklifte bulunmayız. Söz söylediğiniz zaman —yakınınız bile olsa— ancak adaleti gözetin. Allah'ın ahdini (farz ve vâcib kıldığı hususları ve O'na karşı verdiğiniz sözü) yerine getirin. İşte Allah, bunları size emreder; ola ki düşünür de öğüt alırsınız.
Diyanet İşleri (eski) : Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır.
Diyanet Vakfi : Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.
Edip Yüksel : Erginlik çağına erişinceye kadar yetim malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru dürüst yapın. Kişiye gücünün yetmediğini yüklemeyiz. Konuştuğunuz zaman akrabanız aleyhinde bile olsa doğru olun. ALLAH'a verdiğiniz sözü tutunuz. Bunlar, ders alasınız diye O'nun size verdiği öğütlerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve yetim malına yaklaşmayın, ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel suretle başka, ölçeği tartıyı tam ve denk tutun, bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz, söz sahibi olduğunuz vakit de hep adaleti gözetin velevse hısım olsun, Allahın ahdını yerine getirin, işittiniz a işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki düşünür tutarsınız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar en güzel şekilden başka türlü yaklaşmayın; ölçeği ve tartıyı tam ve denk tutun. Biz, hiçbir kimseye gücünün yettiğinden başkasını teklif etmeyiz. Söz sahibi olduğunuz zaman yakınlarınıza ait de olsa adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü yerine getirin. Duydunuz ya, O, düşünüp tutasınız diye bunları size emretti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz). Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir.
Fizilal-il Kuran : Erginlik çağına erinceye kadar yetimin malına sadece niyetlerin en iyisi ile yaklaşınız. Ölçüde ve tartıda dürüst olunuz. Biz hiç kimseye kapasitesini aşan bir yük yüklemeyiz. Bir söz söylerken, söz konusu olan akrabanız bile olsa, doğru konuşunuz. Allah'a verdiğiniz sözü tutunuz. İşte Allah, ola ki düşünüp öğüt alırsınız diye size bu direktifleri veriyor.
Gültekin Onan : "Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Tanrı'nın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."
Hasan Basri Çantay : Yetimin malına, rüşdüne erişinceye kadar, o en güzel olanından başka bir suretle, yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı tam ve doğru tartın. Biz bir kimseye gücünün yetdiğinden başkasını teklif etmeyiz. Söz söylediğiniz vakit — (leh ve aleyhinde söyleyeceğiniz kimse) hısım dahi olsa — adaleti gözetin. Allahın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin. İşte (Allah) size, iyice düşünesiniz diye, bunları emretdi.
Hayrat Neşriyat : Ve rüşdüne erinceye kadar yetimin malına, o en güzel bir şekilde (onu muhâfaza ve yetime yardım etme maksadıyla) olanı müstesnâ, yaklaşmayın! Hem ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın! (Biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmayız; söz söylediğiniz zaman ise, akrabâ bile olsa, artık adâletli olun! Ve Allah’ın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin! İşte bunlar (Allah’ın) size o emrettiği (şeyler)dir; tâ ki ibret alasınız.
İbni Kesir : Yetimin malına; erginlik çağına gelinceye kadar o en güzel olanından başka bir şekilde yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı da tam ve doğru yapın. Biz kimseye, gücünün yettiğinden başkasını yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman da -akraba dahi olsa-adil olun. Allah'ın ahdini de yerine getirin. İşte iyice düşünesiniz diye size bunları emretti.
Muhammed Esed : ve rüşd yaşına erişmeden önce yetimin mal varlığına -onun iyiliği için olmadıkça- dokunmayın". (Bütün alış verişlerinizde) ölçü ve tartıya tam olarak, adaletle uyun; (Biz) hiçbir insana taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz; ve bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza (karşı) olsa da, adil olun. Allaha karşı taahhütlerinize (daima) riayet edin: bunu Allah size emretti ki ders alabilesiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve yetimin malına (rüştüne kadar) yaklaşmayınız, meğer ki, en güzel bir suretle ola. Ve ölçeği ve tartıyı adâlet üzere ifâ ediniz. Biz bir kimseyi halinin fevkinde birşey ile mükellef kılmayız ve söz söyleyeceğiniz zaman adâlette bulununuz, velev ki, karabet sahibi olsun. Ve Allah Teâlâ'nın ahdini yerine getiriniz. İşte size bunlar ile tavsiyede bulunmuştur. Umulur ki, düşünürsünüz, (nasihatyab olursunuz).
Ömer Öngüt : Yetim malına, erginlik çağına erişinceye kadar, sadece en güzel niyetin dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı tam ve doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, yakınlarınız dahi olsa adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Allah size bunları öğüt alasınız diye vasiyet etmiştir.
Şaban Piriş : Yetimin malına, rüşt çağına ulaşıncaya kadar, en güzel tarzın dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz, bir kimseyi ancak gücünün yettiği kadar mükellef tutarız. Konuştuğunuz zaman akraba bile olsa adaletli olun. Ve Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin! İşte, (Allah) size bunları düşünür, öğüt alırsınız diye tavsiye ediyor.
Suat Yıldırım : Rüşdüne erinceye kadar, yetimin malına en güzel şeklin dışında bir sûrette yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı tam ve doğru yapın. Biz hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz. Hakkında konuştuğunuz kimse, akrabanız bile olsa, yine doğruyu söyleyin!Allah’a verdiğiniz ahdi tutun. İşte düşünüp tutasınız diye Allah size bunları emretti.
Süleyman Ateş : Yetimin malına yaklaşmayın: yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (onun malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir, onu uygun tarzda sarfedebilirsiniz); ölçü ve tartıyı tam adâletle (dengeli) yapın. Biz, kişiye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da akrabânız da olsa adâlet yapın ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Hatırlayıp öğüt alasınız diye (Allâh) size bunları tavsiye etti.
Tefhim-ul Kuran : «Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine de vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.»
Ümit Şimşek : Rüştüne erinceye kadar yetimin malına yaklaşmayın; ancak en güzel bir şekilde yaklaşırsanız o başkadır. Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Biz kimseye gücünden fazlasını yüklemeyiz. Söz söylediğiniz zaman ise, isterse yakınlarınız hakkında olsun, adaleti gözetin. Allah'ın ahdini yerine getirin. Öğüt alırsınız diye, Rabbiniz size işte bunları emretti.
Yaşar Nuri Öztürk : "Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak rüştüne erişinceye kadar en güzel yolla ilgilenme hali müstesna. Ölçme ve tartmayı tam bir dürüstlükle yerine getirin. Hiç kimseye yaratılış kapasitesinin üstünde yükümlülük getirmiyoruz. Konuştuğunuz zaman, yakınlarınız/aleyhine de olsa, adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
77.705