EN'ÂM-98

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-98
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-98

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-98>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَهُوَ الَّذِيَ أَنشَأَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَ

Ve huvellezî enşeekum min nefsin vâhıdetin fe mustekarrun ve mustevda’(mustevdaun), kad fassalnal âyâti li kavmin yefkahûn(yefkahûne).

Sizi bir tek nefsten (Âdem (A.S)'dan) yaratan ve böylece (sizin için) kararlı bir kalma yeri (fizik vücudumuz için yeryüzü: dünya), bir de emanet kalma yeri (nefsimiz için cennet ve cehenneme gitmeden önce geçici olarak beklenilen yer; berzah âlemi) dizayn eden O'dur. Fıkıh eden bir toplum için, âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık.  

 

1. ve huve ellezî : ve o ki
2. enşee-kum : sizi yarattı
3. min nefsin : bir nefsten
4. vâhıdetin : bir tek
5. fe mustekarrun : böylece bir kararlı kalma yeri vardır
6. ve mustevdaun : ve bir emanet yeri
7. kad : oldu
8. fassalna el âyâti : âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık
9. li kavmin : bir kavim için, bir topluluk için
10. yefkahûne : fıkıh ediyorlar, idrak ediyorlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Âdem (A.S)'ı tînden (kilden, topraktan), ondan da Havva'yı, zevcesini cennette yaratmıştır. Sonra da "Dünya adı verilen bu gezegene inin bakalım." demiştir. Âdem (A.S)'la, Havva Anamız ve onlarla beraber cinler, ayrı ayrı âlemlerin varlıkları olarak aşağıya dünyaya inmişlerdir.

Biz insanlar, bir gün mutlaka öleceğiz. O zaman Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in tabiriyle küçük kıyâmetimiz kopacak, hayat filmimiz bize gösterilecek ve bir azaba duçar olacağız; kabir azabı. Kim salâhın ikinci mertebesine ulaşmışsa Allah, onun günahlarını örtecektir. Üçüncü mertebesine ulaşmışsa sevaba çevirecektir, onlar kabir azabına muhatap olmayacaklardır. Ama cehenneme gidecek olan insanlar için öldükleri zaman da bir kabir azabı söz konusudur.

Bazıları diyorlar ki: "Kabir azabı diye bir şey Kur'ân-ı Kerim'de yoktur." Oysa ölüm vücut bulur, kırk gün süreyle kabirde bütün hayat filmi, kişiye gösterilir. Ve o hayat filminin her negatif faktöründe, manevi bir azapla mutlaka cezalandırılır.

Âdem (A.S) 1200 yıl yaşamıştır. Bugün normal hayatlarını yaşayan insanlar, bu dünya adı verilen gezegende ne kadar yaşarlarsa, fizik vücutlarıyla o kadar kalacaklardır. Kişi doğduğuna göre bir gün mutlaka ölecektir, hiçbir alternatif yoktur. Zaman ve mekân koordinatları belirlenmiş, tamamen yerli yerine oturmuştur. O an geldiği zaman dünya adı verilen bu gezegenin o noktasında, iki koordinatın; ordinat ve apsisin kesiştiği noktada, o koordinatta ölüm gerçekleşir. Burası, fizik vücudumuz için kararlı kalmanın sona erdiği yerdir. Nefsimiz, melekler tarafından bizden alınacaktır. Aslında nefsimiz, vücudumuzdan ayrılmak mecburiyetindedir. Çünkü mitokondriler elektrik üretemeyince, vücudumuzun manyetik alanları sona erer ve nefsimiz bizden ayrılır. Ruhumuz bizdeyse, ölmeden evvel Allah'a ulaştırmamışsak, o da ayrılmak mecburiyetindedir. Çünkü vücudun çekim gücü yoktur. Artık vücutta ikisi de kalamazlar. İkisinin de çıkışları sigara dumanına son derece benzemektedir. Şekillendikleri zaman tam sizin hüviyetinize girerler. Herşeyleriyle nefsiniz de, ruhunuz da sizin bir kopyanızdır. O anki durumunuz nasılsa saçınızla, sakalınızla, herşeyinizle sizi temsil etmektedirler. Ve nefsleriniz, berzah âlemine girer.

Berzah âlemini herkes bilir, görmeyen yoktur. Ne zaman rüyanızda fizik şartların içindeyseniz, bir fincanı kaldırdığınız zaman fincanı elinizle tutabiliyorsanız, içindeki çayı içebiliyorsanız, bir koltukta oturuyorsanız bunların hepsi fizik standartlardır. Öyleyse öyle bir dünyada rüyadaysanız, bilin ki berzah âlemindesinizdir. Orada rahmetli olan dedenizi, annenizi, babanızı görebilirsiniz. Onlara sarıldığınızda tıpkı sizin vücudunuz gibi şu dünyada nasıl insanlar etten kemikten oluşuyorsa, orada da ellerinizin, kollarınızın arasında annenizi, babanızı, dedenizi, büyükannenizi fizik olarak hissedersiniz. Sizin gibi konuşurlar, dünyaya ait şeyleri sorduğunuzda cevabını alırsınız. O zaman emin olursunuz.

Yakınları, dostları ölenler, üzülmeyin, onlar ölmediler. Sadece fizik vücudun bu dünyadaki görevi sona ermiştir ve geldiği yer olan toprağa geri döner. Ama nefsiniz yaşamakta devam edecektir. Ölenlerin nefsleri de yaşamakta devam edecektir. Yeni biri ölmüşse, onun için çok üzülüyorsanız, üzülmeyin. Onlar üzülmenizi zaten istemezler. Çünkü yaşamaya devam ediyorlar, değişen bir şey yoktur. Hayat burada devam ederken ölümden sonra orada devam etmeye başlar.

İşte berzah âlemi Allahû Tealâ'nın "müstevdaun" dediği bir geçici yerdir. Kıyâmete kadar bütün nefsler değişmeden, hangi yaşta öldüyse o haliyle, orada yaşayacaklardır. Her zaman öyle olmayabilir de çünkü orada boyut değiştirmek her zaman mümkündür. Kendinizi, 7 yaşında veya mevcut yaşınızın çok ötesinde bir yaşta görebilirsiniz. Zaman içerisinde değişiklik berzah âleminde olağan bir şeydir. Berzah âleminde ölüm yoktur. Hangi olayı görürseniz görün, bir insanı makineli tüfeklerle tarasınlar, yüzlerce parçaya ayırsınlar yine de onu öldüremezler. Tekrar canlandığını görürsünüz. Buna rağmen rüyalarınızda korkarsınız. Halbuki korkulacak bir şey yoktur. Hiç kimse size hiçbir şey yapamaz, hiç kimse sizi öldüremez. Rüyanızda yaralandığınızı görürsünüz. Neticede aradan 10 dakika geçtikten sonra yaranız kalmamıştır.

Suların dibine inersiniz, yarım saat orada suyun dibinde yüzersiniz. Orada nefes almaya ihtiyacınız yoktur. Ölmezsiniz, uçurumların en derinine düşersiniz bir şey olmaz. Ama o korkuyu, alışık olmadığınız için yaşarsınız.

Ve Allahû Tealâ diyor ki: "İdrak eden bir toplum için bunları birer birer açıkladık."

6/EN'ÂM-98

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Sizi bir tek nefsten (Âdem (A.S)'dan) yaratan ve böylece (sizin için) kararlı bir kalma yeri (fizik vücudumuz için yeryüzü: dünya), bir de emanet kalma yeri (nefsimiz için cennet ve cehenneme gitmeden önce geçici olarak beklenilen yer; berzah âlemi) dizayn eden O'dur. Fıkıh eden bir toplum için, âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık.
Diyanet İşleri : O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Sizi bir tek kişiden meydana getirmiştir de size bir eğlenecek yurt, bir de eğreti olarak kalınacak yer tâyin etmiştir. Anlayan topluluğa delillerimizi açıkça bildirmedeyiz.
Adem Uğur : O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yaratandır. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. Anlayan bir toplum için âyetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık.
Ahmed Hulusi : "HÛ" ki, sizi Nefs-i Vahide'den (TEK BİR NEFS'ten - Tek bir benlikten) inşa etti. . . Müstekarr (istikrar bulma - hakikatini tanıma ve yaşamada kararlılık için dünyanın oluşması). . . Müstevda (beden - emaneten kalma yeri). . . Hakikaten biz, anlayışı açık bir halk için işaretleri tafsil ettik.
Ahmet Tekin : O sizi, başlangıçta bir tek nefisten, Âdem’den yaratandır.
Bir devamlı yaşayacak yeriniz (atalarınızın sulbü ve öbür dünya) vardır. Bir de geçici olarak kalacağınız yer (ana rahmi ve bu dünya) vardır.
Tahlil kabiliyeti olan yüksek anlayış sahibi toplumlar için Allah’ın varlığını, birliğini, ilmini ve kudretini gösteren âyetleri, delilleri ayrıntılı olarak açıkladık.
Ahmet Varol : Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sizin için karar kıldığınız bir yer ve emanet (geçici) olarak kaldığınız bir yer vardır. [10] Anlayan bir topluluk için ayetleri genişçe açıkladık.
Ali Bulaç : O, sizi tek bir nefisten yaratandır. (Sizin için) Bir karar (kalış) ve emanet (olarak konuluş) yeri vardır. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık.
Ali Fikri Yavuz : Sizi tek bir nefisten (Âdemden) yaratan O’dur. Böylece size, dünyada bir parça karar yeri ve kabirde muvakkaten durmak vardır. Biz, anlayan kimselere âyet ve alâmetleri açıkça bildirdik.
Bekir Sadak : O, sizi bir tek nefisten, babalarin sulbunde kararlasmis ve analarin rahminde kararlasmakta olarak yaratandir. Anlayan millet icin ayetleri uzun uzadiya acikladik.
Celal Yıldırım : O ki sizi bir tek nefsten meydana getirdi. Bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Gerçekten biz anlayışlı bir millete âyetlerimizi bir bir açıkladık.
Diyanet İşleri (eski) : O, sizi bir tek nefisten, babaların sulbünde kararlaşmış ve anaların rahminde kararlaşmakta olarak yaratandır. Anlayan millet için ayetleri uzun uzadıya açıkladık.
Diyanet Vakfi : O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yaratandır. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. Anlayan bir toplum için âyetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık.
Edip Yüksel : O'dur sizi bir tek kişiden inşa eden. Nitekim bir karar kılmayı bir ayrılış izler. Ayetleri, anlayan bir toplum için açıklamışızdır
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem odur, o ki sizi bir tek nefisten halketti, demek bir müstekar bir de müstevda' var, hakıkat ince anlayışlı fıkıh ehli olanlar için âyetleri tafsıl eyledik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Demek ki, bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Gerçekten, ayetlerimizi ince anlayışlı olanlar için açıkladık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik.
Fizilal-il Kuran : O ki, sizi bir tek nefisten oluşturdu. Arkasından sizin için bir barınma ve bir geçiş yeri belirledi. Biz anlayanlar için ayetleri ayrıntılı biçimde açıkladık.
Gültekin Onan : O sizi tek bir nefsten yaratandır. (Sizin için) Bir karar (kalış) ve emanet (olarak konuluş) yeri vardır. Kavrayabilen (yefkahun) bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık.
Hasan Basri Çantay : O, sizi bir tek candan yaratandır. Sonra (sizin için) bir karaar yeri, bir de emânet yeri (vardır). Biz iyi ve ince anlayacak zümrelere âyetlerimizi hakıykaten açıkça bildirdik.
Hayrat Neşriyat : Hem sizi tek bir nefisten (Âdem’den) meydana getiren O’dur; sonra (sizin için çok değişik safhalarda) bir kalma yeri, bir de emânet bırakılma yeri vardır. (Biz bu beyânı)anlayacak bir kavim için âyetleri iyice açıkladık.
İbni Kesir : Ve O'dur; sizi bir tek nefisten yaratmış olan. Sonra bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Ayetlerimizi, anlayan bir kavim için uzun uzadıya açıkladık.
Muhammed Esed : Bir canlıdan sizi(n hepinizi) var eden Odur, ve O (sizin her biriniz için yeryüzünde) bir vade ve (ölümden sonra) bir dinlenme yeri (tayin etmiştir): Biz bu mesajları hakikati kavrayabilecek insanlar için açık ve anlaşılır kılmaktayız!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve O (o Hâlik-i Hakîm)dir ki sizleri bir tek nefisten yaratmıştır. Artık bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Hakkâ ki, Biz âyetleri ince anlayışlılar olan bir kavim için uzun uzadıya açıkladık.
Ömer Öngüt : Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sizin için (babalarınız sülbünde) bir karar yeri ve (analarınızın rahminde) bir de emanet yeri vardır. Gerçekten biz anlayan bir topluluk için âyetleri uzun uzadıya açıkladık.
Şaban Piriş : Sizi tek bir nefisten ortaya çıkaran O’dur. Sizin için bir yerleşme yeri ve bir de ayrılış yeri vardır. İnce bir anlayışa sahip olanlar için ayetleri açıklamışızdır.
Suat Yıldırım : Sizi bir tek candan yaratan O’dur. Sonra sizin için; bir kalacak yer, bir de emanet olarak duracak yer vardır. Biz âyetlerimizi anlayan kimseler için açıkça bildirdik.
Süleyman Ateş : Odur ki sizi bir tek nefisten inşâ etti. Sizin için bir kalış ve bir emânet olarak konuluş yeri ve süresi vardır. Gerçekten biz, anlayan bir toplum için âyetleri geniş geniş açıkladık.
Tefhim-ul Kuran : O, sizi tek bir nefisten yaratandır. (Sizin için) Bir karar (kalış) ve emanet (olarak konuluş) yeri vardır. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık.
Ümit Şimşek : Sizi tek bir nefisten yaratan ve size bir karar, bir de emanet yeri takdir eden de Odur. Kavrayış sahibi bir topluluk için Biz âyetlerimizi açıklamış bulunuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Sizi bir tek canlıdan vücuda getiren O'dur! Bu oluşumda bir karar kılma yeri var, bir de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
77.715