EN'ÂM-77

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-77
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-77

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-77>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِن لَّمْ يَهْدِنِي رَبِّي لأكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ

Fe lemmâ reel kamere bâzigan kâle hâzâ rabbî, fe lemmâ efele kâle le in lem yehdinî rabbî le ekûnenne minel kavmid dâllîn(dâllîne).

Ay'ı doğarken görünce: “Benim Rabbim bu.” dedi. Fakat kaybolunca: “Eğer Rabbim beni hidayete erdirmezse, mutlaka dalâletteki kavimden olurum.” dedi.  

 

1. fe lemmâ : olduğu zaman, olunca
2. rae el kamere : ay'ı gördü
3. bâzigan : doğarken
4. kâle : dedi
5. hâzâ : bu
6. rabbî : benim Rabbim
7. fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
8. efele : kaybolup battı
9. kâle : dedi
10. le in : gerçekten eğer (ise)
11. lem yehdi-nî : beni hidayete erdirmez
12. rabbî : Rabbim
13. le ekûne enne : ben mutlaka olurum
14. min el kavmi ed dâllîne : dalâlette olan kavimden

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada Hz. İbrâhîm'de bir hidayet mefhumunun varlığı görülmektedir. Allahû Tealâ'nın Kur'ân-ı Kerim'de söylediği şey, Hz. İbrâhîm'e hidayeti öğrettiğidir. Hz. İbrâhîm hanif dîninin yani hidayet, yani Allah'a teslim olma dîninin sahibiydi. Hanif dîni; tek Allah'a inanmaktır, Allah açısından vahdettir. Bütün toplumun, inanç ve Allah ile olan ilişkilerde tek vücut oluşu, vahdetidir. Ve Allah'a teslim olmak standartlarını kaplar. Hz. İbrâhîm, hanif dîninin, İslâm dîninin, kâinatın tek dîninin sahibiydi. Tek Allah'a inanıyordu ve bütün kavmini de kendisiyle beraber Allah'a inanan, hidayete ermişlerden yapmak istiyordu. Allah'a ruhuyla, vechiyle, nefsiyle ve iradesiyle (yani teslimi küllî ile) teslim olmak onun temel hedefiydi. Bu âyet Hz. İbrâhîm'in, hidayetin, ne olduğunu bildiğini kesin olarak göstermektedir.

Ruh açısından hidayet, ruhun Allah'a ulaşması ve teslim olmasıdır.

Fizik beden açısından, fizik bedenin Allah'a teslim olan, Allah'ın bütün emirlerini mutlaka yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özelliğe kavuşmasıdır.

Nefs açısından, nefsin Allah'a teslim olması, Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özelliğe ulaşmasıdır.

İrade açısından, Allah'ın iradesine bağlanması ve Allah'ın vereceği emirlere tamamen uygun hareket etmesi, iradenin hidayete ermesi yani iradenin Allah'a teslimidir.

Öyleyse Hz. İbrâhîm ay'ı, yıldızları, güneşi gördüğü noktadan itibaren hidayeti idrak etmişti. Hz. İbrâhîm: "Rabbim beni hidayete erdirmezse dalâlette olan kavimlerden olurum." diyor.

Dalâlet; hidayete adım atamamak, hidayetin tamamen dışında kalmaktır. Kişinin ruhu, vechi ve nefsinin hidayete başlamadığı noktadır. Bir insan Allah'a ulaşmayı dilemediği sürece gideceği yer cehennemdir. Allah'a ulaşmayı dileyen kişi cennete ehil olur ve dalâletten kurtulur. Allah'a ulaşmayı dilemektedir. Bu noktada hidayet üzere olmuştur. Çok kısa bir zaman parçası içinde 12 ihsanı Allahû Tealâ ona ard arda verecektir. Ve arkasından kişi mürşidine tâbî olduğu an (ikinci safha) hidayete adım atacaktır. Ruhun hidayeti, ruhun Allah'a doğru yola çıkması ve Allah'a ulaşmasıdır. Hidayete ermesi için yedi kademede nefsini tezkiye etmesi, ruhunun da Allah'a doğru yaptığı yolculukta yedi tane gök katını aşıp Allah'a ulaşması lâzımdır.

Böylece Allah'a ulaşan bir ruh ile kişi bir özelliğin sahibi olur. Ruh Allah'a ulaşmıştır, hidayete ermiştir, Allah'a teslim olmuştur. Bütün hidayetler teslimle noktalanır.

Hidayetin başladığı nokta teslimin de başlangıç noktasıdır. Hidayetin tamamlandığı nokta teslime ulaştığımız noktadır. Ne zaman kişi Allah'a ulaşmayı dilerse fizik vücut şeytana kul olmaktan kurtulup, Allah'a kul olur.

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).

Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

Murşidine tâbî olup, amilüssalihat (zikir) yapmaya başlayınca nefsin afetlerinden kurtulmaya, afetlerin yerine faziletleri nefsin kalbinde biriktirmeye başlar. Henüz hiçbiri hidayete ermemiştir (Ruhumuz, fizik vücudumuz, nefsimiz ve irademiz).

14. basamaktan itibaren ruh, nefs, fizik vücut için hidayet başlar. 21. basamakta ruh Allah'ın Zat'ına ulaşır, hidayete erer. Allah'ın Zat'ına teslim olur. 25. basamakta Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen fizik vücut hidayete erer. 26. basamakta nefs aynı standartların sahibi olur. O da hidayete erer. Üçünün de hidayeti görüldüğü gibi ayrı ayrı noktalardadır. Hidayete ermeleri, Allah'a teslim olmaları aynı özellikleri taşır. Hidayetle teslim, aynı zamanda Allah'a kul olmanın ve takvanın da işaretlerini taşır. 28. basamağın 4. kademesinde de irademizi Allah'a teslim ederiz.

28 basamaklık bir dizayn içerisinde dalâletten kurtulduğumuz nokta, 3. basamakta Allah'a ulaşmayı dilediğimiz noktadır. Mürşidimize ulaştığımız zaman 2. safha hidayette oluruz. Ruhu Allah'a ulaştırdığımız zaman ruhun hidayeti, fizik vücudu Allah'a teslim ettiğimiz zaman fizik vücudun hidayeti, nefsi Allah'a teslim ettiğimiz zaman nefsin hidayeti, iradeyi Allah'a teslim ettiğimiz zaman iradenin hidayeti gerçekleşir. Öyleyse her açıdan hidayet söz konusudur.

 

6/EN'ÂM-77

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ay'ı doğarken görünce: “Benim Rabbim bu.” dedi. Fakat kaybolunca: “Eğer Rabbim beni hidayete erdirmezse, mutlaka dalâletteki kavimden olurum.” dedi.
Diyanet İşleri : Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonra Ayın doğmakta olduğunu görmüş de Rabbim bu demişti. Fakat batınca andolsun ki demişti, Rabbim bana doğru yolu göstermezse sapık kavimden olacağım ben.
Adem Uğur : Ay'ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi.
Ahmed Hulusi : Ay'ı (duygusallık kaynağı oluşu itibarıyla benliğini) doğarken gördü. . . "İşte bu Rabbim" dedi. . . Batınca şöyle dedi: "Yemin olsun ki eğer Rabbim bana hidâyet etmemiş olsaydı, elbette sapmışlar topluluğundan olurdum. "
Ahmet Tekin : Ayı doğarken görünce:
'Rabbim budur' dedi. O da batınca:
'Rabbim bana doğru yolu gösterme lütfunda bulunmazsa, elbette hak yoldan uzaklaşan, başına buyruk yaşayan, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih eden toplumdakilerden biri olurum' dedi.
Ahmet Varol : Ayı doğar halde görünce: 'Benim Rabbim işte bu' dedi. O da batınca: 'Eğer Rabbim beni doğru yola eriştirmeseydi şüphesiz sapıklar topluluğundan olacaktım' dedi.
Ali Bulaç : Ardından ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: "Bu benim rabbim" demiş, fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti, "Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum."
Ali Fikri Yavuz : Sonra ayı, doğarken görünce: “- Rabbim bu mudur?”, dedi. Fakat o batıp kaybolunca: “-Yemin ederim ki, eğer Rabbim bana hidayet etmemiş olsaydı, muhakkak sapıklar topluluğundan olacaktım” demişti.
Bekir Sadak : Ayi dogarken gorunce, «iste bu benim Rabbim» dedi, batinca, «Rabbim beni dogruya eristirmeseydi and olsun ki sapiklardan olurdum» dedi.
Celal Yıldırım : Sonra Ay'ı doğarken görünce, «bu imiş benim Rabbim» dedi. Ay batınca, «eğer Rabbim beni doğru yola eriştirmeseydi, herhalde şu sapıtmış topluluktan olurdum» (diye rek putperestleri uyarmaya çalıştı).
Diyanet İşleri (eski) : Ayı doğarken görünce, 'işte bu benim Rabbim!' dedi, batınca, 'Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki sapıklardan olurdum' dedi.
Diyanet Vakfi : Ay'ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi.
Edip Yüksel : Ay'ı doğarken görünce, 'Budur benim Rabbim!,' dedi. Batınca da, 'Rabbim bana doğru yolu göstermezse sapıtanlardan olurum,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : vaktâki ay doğmak üzere iken gördü «bu imiş rabbım» dedi, derken batınca «kasem ederim ki, dedi, rabbım beni hidayetine mazhar etmese idi muhakkak şu şaşkın kavmden olacakmışım»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ay'ı doğarken görünce: «Bu imiş Rabbim!» dedi. Batınca da: «Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermemiş olsaydı, muhakkak ki, şu şaşkın topluluktan biri olacakmışım.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ay'ı doğarken gördü: «Rabb'im budur» dedi. O da batınca: «Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum» dedi.
Fizilal-il Kuran : Arkasından ayı doğarken görünce «Rabbim budur» dedi. Fakat o da batınca «Eğer Rabbim beni doğru yola iletmeseydi, kuşkusuz sapıklardan biri olurdum» dedi.
Gültekin Onan : Ardından ayı doğar görünce: "Bu benim rabbim" demiş, fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti "Eğer rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum."
Hasan Basri Çantay : Sonra ayı doğar halde görünce de: «Bu mu benim Rabbim?!» demiş, fakat o da batıb gidince: «Andolsun, demişdi, eğer Rabbim bana hidâyet etmemiş olsaymış muhakkak sapanlar güruhundan olacakmışım».
Hayrat Neşriyat : Daha sonra (gecenin bir vaktinde,) doğmakta olan ay’ı görünce: 'Bu rabbimdir(öyle mi?)' dedi. Sonra (o da) batınca: 'Yemîn olsun ki, eğer Rabbim beni hidâyete erdirmezse, mutlaka dalâlete düşen kimseler topluluğundan olurum!' dedi.
İbni Kesir : Sonra ayı doğarken görünce: Bu mu benim Rabbım? demiş. O da batınca: Eğer Rabbım beni hidayete erdirmeseydi; muhakkak sapanlar güruhundan olurdum, demişti.
Muhammed Esed : Sonra, ayın doğduğunu görünce, "İşte benim Rabbim bu!" dedi. Ama ay da batınca, "Gerçekten, eğer Rabbim beni doğru yola iletmezse ben kesinlikle sapkınlığa düşmüş kimselerden olurdum!" dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, ay'ı doğar bir halde gördü. «Rabbim budur,» dedi. Sonra ay batınca da «Andolsun ki, eğer bana Rabbim hidâyet etmemiş olsaydı, elbette ben dalâlete düşenler gürûhundan olacaktım» dedi.
Ömer Öngüt : Ay'ı doğarken görünce: “İşte benim Rabbim budur!” dedi. O da batınca: “Rabbim bana doğru yolu göstermezse, elbette dalâlete düşenler gürûhundan olurum. ” dedi.
Şaban Piriş : Ay’ı doğarken görünce: -Bu, Rabbim, demişti. Fakat, o da batınca: -Rabbim beni doğru yola iletmezse, muhakkak sapıklığa düşmüş kimselerden olacağım, demişti.
Suat Yıldırım : Sonra ayı, dolunay halinde doğmuş vaziyette görünce "(İddianıza göre) Rabbim budur!" dedi. Sonra o da batınca: "Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, mutlaka sapmışlardan olurdum!" dedi.
Süleyman Ateş : Ay'ı doğarken görünce: "Budur Rabbim" dedi. O da batınca: "Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapan topluluktan olurdum." dedi.
Tefhim-ul Kuran : Ardından ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: «Bu benim rabbim» demiş, fakat o da kayboluverince: «Andolsun» demişti. «Eğer Rabbim beni doğru yola eriştirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum»
Ümit Şimşek : Ayı doğarken gördüğünde 'İşte rabbim' dedi. O da batınca 'Eğer Rabbim bana yol göstermeseydi, muhakkak ben sapıtmışlar güruhundan olurdum' dedi.
Yaşar Nuri Öztürk : Ay'ı doğar halde görünce, "Rabbim bu!" dedi. O batınca da şöyle konuştu: "Eğer Rabbim bana kılavuzluk etmeseydi sapıtan topluluktan olurdum."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
77.679