EN'ÂM-46

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-46
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-46

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-46>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَى قُلُوبِكُم مَّنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللّهِ يَأْتِيكُم بِهِ انظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الآيَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ

Kul e raeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârakum ve hateme alâ kulûbikum men ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bihî, unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum yasdifûn (yasdifûne).

(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese, Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar. 
1. kul : de, söyle
2. e raeytum : gördünüz mü, (aczinizi) anladınız mı?
3. in ehaze : eğer alsa
4. allâhu : Allah
5. sem'a-kum : sizin işitme hassanızı
6. ve ebsâra-kum : ve sizin görme hassanızı
7. ve hateme : ve mühürledi
8. alâ kulûbi-kum : sizin kalplerinizin üzerini
9. men : kim, hangi
10. ilâhun : ilâh
11. gayru allâhi : Allah'tan başka
12. ye'tî-kum bi-hî : onu size getirir
13. unzur : bak
14. keyfe : nasıl
15. nusarrifu : açıklıyoruz
16. el âyâti : âyetler
17. summe hum : sonra onlar
18. yasdifûne : yüz çeviriyorlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Başlangıçta bütün insanların nefslerinin kalplerinde görme özelliği; basar ve işitme özelliği; sem'î vardır. Bütün insanların baş gözlerinde bakma özelliği, kulaklarında duyma özelliği, kalplerinde idrak edememe özelliği vardır. İnsanlar yaşarlar, hayattadırlar ama Allahû Tealâ onlara "ölü" diyor. Çünkü baş gözleriyle bakarlar ama görmezler. Karşılarında gördükleri kişi Allah ile nasıl bir ilişki içindedir, onu göremezler. Görmek imkânının sahibi değiller çünkü gözlerinde hicab-ı mesture adlı bir gizli perde var. Kalpleri mühürlü, kalplerinin içinde ekinnet var. Ekinnet, idraki önleyen bir ilâhi bilgisayardır. Kalplerinde ekinnet var ve idrak edemezler. Kulaklarında vakra var, engel var. Kulakları duyar ama işitemezler, irşada müteallik söylenen sözlerin mânâsına varamazlar. Bu, kişinin başlangıç noktasındaki durumudur. Eğer kişi Allah'a ulaşmayı hiç dilemezse ömür boyu böyle kalır. Ölü olarak kalır.

Ama eğer Allah'a ulaşmayı dilerse, bu gerçek bir dilekse Allahû Tealâ derhal onu kişinin kalbinde görür, işitir ve bilir. Allahû Tealâ önce hicab-ı mestureyi alır. Kişi irşad sahibi olanı başkalarından ayırt etmeye başlar. Gözleri sadece bakmaz, görür. İrşad açısından mürşidi seçebilir. Vakra alındığı için kulakları sadece duymaz, zihin artık kulaklara ulaşanın mânâsını, irşada müteallik şeylerin mânâsını anlamaya başlar. Allah onun kalbindeki ekinneti alıp yerine ihbat koyduğu için kişi, anladığını kalbine indirdiği zaman kalbinde idrak müessesesi oluşur. Kişi idrak eder, Allah'ın güzelliklerini kendisine mal eder. Allah'ın söylediklerini anlamaya, hangi istikamette hareket etmesi lâzım geldiğini kesinlikle tespit etmeye ve o istikamette gayret etmeye başlar.

Kişi gayret edince Allahû Tealâ da zaten ona Allah'a ulaşmayı dilediği an, ardarda on iki tane ihsan verir ve kişi mürşidine ulaşır. Dalâletten kurtulup, hidayete adım atar. Ondan sonra Allah'tan aldığı yedi tane ni'metle Allahû Tealâ kalbin içindeki mührü açar, küfür kelimesini dışarı alır onun yerine kalbin içine îmân kelimesini yazar. Kişi mü'min olur. Üç hidayete birden başlar. Fizik vücut şeytana kul olmaktan kurtulmaya başlar. Nefs afetlerden kurtulmaya, hasletlerle ve faziletlerle donanmaya başlar. Ruh vücuttan ayrılır, Allah'a doğru yola çıkar. Kişinin hidayete erdiği noktaya baktığımızda ruhu Allah'a ulaşır, Allah onu Kendisine ulaştırır. Sonuç; ruhun Allah'a ulaşması, kişinin de üçüncü evliyalık makamına ulaşmasıdır.

Kişi ruhunu Allah'a ulaştırdıktan sonra irşad makamından şüphe duyduğu andan itibaren Allah derhal o şüpheyi görür, işitir ve bilir. Bundan sonra düşme başlar. Ve kalpte yapılan herşey eski haline geri döndürülür. Kişi irşad makamından şüphe duyarsa, şüphe duyduğu andan itibaren Allahû Tealâ derhal verdiklerini geri alır. Kişinin kalbindeki îmân kelimesini alır, küfür kelimesini tekrar yazar. Kalbin mührünü kapatır, kalbi mühürler. Kişinin kalbinin içinde artık küfür kelimesi vardır. Devrin imamının ruhunu kişinin başının üzerinden geri alır. Kişiye kendi ruhunu iade eder. Göğsünden kalbine açtığı yolu kapatır. Allah'ın tarafına döndürülen nur kapısını tekrar şeytan tarafına döndürür. İhbatı alır, onun yerine kalbin içine ekinnet koyar. Tekrar kişinin gözlerine hicab-ı mestureyi, kulaklarına vakrayı koyar ve herşey başlangıç noktasına geri döner.

İşte âyet-i kerimede Allahû Tealâ bu noktadan bahsediyor, “Allah sizin işitme, görme hassanızı alsa, hangi ilâh onları size geri getirebilir?” diye soruyor. Allahû Tealâ burada bunları kendisinin yaptığını kesin ve net olarak açıklıyor ve "Allah sem'î hassanızı, basiret hassanızı alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese" diyor. Vuslata ulaştıktan sonraki safhadan geri dönüşü anlatıyor. Burada bir dizi işlem Allahû Tealâ tarafından yapılır.

Allah ruhumuzu Kendi Zat'ına ulaştırıncaya kadar bize devamlı yardım eder, bunu mutlaka gerçekleştirir. Eğer biz Allah'a ulaşmayı diliyorsak başka bir alternatif yoktur. Allah bizi mutlaka oraya ulaştıracaktır. Allah'a ulaşmayı dilemedikçe hiçbir zaman Allah'tan bu istikamette yardım alamayız. On iki tane ihsanı vermez ve ruhumuzu kendisine ulaştırmaz. Ama eğer ulaşmayı dilerseniz, siz ruhunuzu Allah'a ulaştırmazsınız, Allah ulaştırır.

Allahû Teala burada âyetlerini açıklıyor: “Onların kalpleri mühürlüdür, ekinnet, vakra, hicab-ı mesture vardır.” diyor.

2/BAKARA-6: İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir (birdir), mü'min olmazlar.

2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun).

Allah onların kalplerinin üzerini ve işitme (sem'î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azap vardır.

17/İSRÂ-45: Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti hicâben mestûrâ(mestûren).

Sen Kur'ân'ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).

17/İSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).

O'nu (Kur'ân'ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur'ân'da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler.

Allahû Tealâ burada da kalplerin açılmasından bahsediyor. Allah tarafından kalpler açılır ve Allah mutlaka onu velâyet hedefine ulaştırır. Hiçbir kuvvet buna engel olamaz. Ama kişi liyakatini kaybederse, o noktadan itibaren herşey değişir. Allahû Tealâ'nın indinde böyle bir sonuca baktığımız zaman kalbimizin mührünü açan, içindeki küfür kelimesini dışarı alan ve içine îmânı yazan Allah'ın ters işlemleri de yaptığını görüyoruz. İşte burada Allah: “İşitme, görme hassanızı alırım ve kalbinizi tekrar mühürlerim, sizi başlangıç noktasına geri döndürürüm.” diyor. Bu, kişi irşad makamına ulaştıktan, ruhunu Allah'a ulaştırdıktan sonra bir geriye dönüş olayıdır. Herkesin ayakları o noktada, tehlikeli bir kayma noktasındadır. Şeytan o kademede insanları şüpheye düşürmek için elinden gelen herşeyi yapar.

 

6/EN'ÂM-46

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : (Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese, Allah'tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Diyanet İşleri : De ki: “Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah’tan başka onu size (geri) getirecek ilâh kimmiş?” Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar?
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder ve kalplerinizi mühürlerse Allah'tan başka hangi mabuttur dersiniz onları size geri verecek? Bak da gör, nasıl deliller getiriyoruz da gene onlara yüz çeviriyorlar.
Adem Uğur : De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz. Onlar hâla yüz çeviriyorlar!
Ahmed Hulusi : De ki: "Düşünün bakalım, eğer Allâh işitmenizi (algılamanızı) ve gözlerinizi (görmenizi) alsa, kalplerinizi (şuurunuzu) kilitlese, Allâh'ın gayrı olarak onu size getirecek bir tanrı mı var?" Bak nasıl işaretleri farklı şekillerle anlatıyoruz, sonra (buna rağmen) onlar yüz çevirip ayrılıyorlar.
Ahmet Tekin : Onlara:
'Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi, kafalarınızı anlayışsız hale getirirse, bunları size Allah’tan başka hangi tanrı geri verebilir?' de. İbret nazarıyla düşünerek bak, iyiyi ve doğruyu gösteren âyetleri, delilleri nasıl çok yönlü açıklıyoruz? Onlar hâlâ, tebliğinden yüz çevirmekte, Kur’ân hükümlerini engellemekte ısrarla devam ediyorlar.
Ahmet Varol : De ki: 'Ne dersiniz, eğer Allah sizin işitme duyularınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse Allah'tan başka size onları geri verecek ilah kim olabilir? Bak nasıl ayetlerimizi çeşitli şekillerde açıklıyoruz sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Ali Bulaç : De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?" Bak, biz nasıl ayetleri 'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt çevirip engelliyorlar?
Ali Fikri Yavuz : (Mekke’lilere) söyle: “- Bana haber verin bakayım! Eğer Allah, kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder ve kalblerinizi mühürleyiverirse, Allah’dan başka onları size getirecek ilâh kimdir? Bak, âyetlerimizi nasıl tekrar edip beyan ediyoruz? Sonra onlar yine bu âyetlerimizden yüz çeviriyorlar!...”
Bekir Sadak : «ordunuz mu? Allah, isitmenizi, gozlerinizi alsa, kalblerinizi kapasa, Allah'tan baska hangi tanri onu sizlere getirebilir?» Ayetleri nasil turlu turlu acikladigimiza bir baksana, sonra da onlar yuz cevirirler.
Celal Yıldırım : De ki: Haber verin bana, eğer Allah işitmenizi ve gözlerinizi alır, kalbleriniz üzerini mühürlerse, Allah'tan başka hangi ilâh onu size getirir? Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklayıp çeviriyoruz, sonra da onlar (inkarcı sapıklar) yüzçeviriyorlar!
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Gördünüz mü? Allah, işitmenizi, gözlerinizi alsa, kalblerinizi kapasa, Allah'tan başka hangi tanrı onu sizlere getirebilir?' Ayetleri nasıl türlü türlü açıkladığımıza bir baksana, sonra da onlar yüz çevirirler.
Diyanet Vakfi : De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz. Onlar hâla yüz çeviriyorlar!
Edip Yüksel : De: 'Bir düşünün, ALLAH sizin işitme ve görme duyunuzu alıp belleğinizi kapasa, ALLAH'tan başka hangi tanrı onları size geri verebilir?' Ayetleri nasıl açıkladığımıza ve buna rağmen nasıl da yüz çevirdiklerine dikkat et!
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki söyleyin bakayım: Eğer Allah sizin kulaklarınızı ve gözlerinizi alıverir ve kalblerinizi mühürleyiverirse kimdir Allahdan başka bir ilâh ki onu size getirib verecek? Bak biz âyetlerimizi nasıl evirib çevirib türlü suretlere sokuyoruz? Sonra da onlar nasıl geçiveriyorlar?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Söyleyin bakayım, eğer Allah, kulaklarınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi mühürleyiverirse, Allah'tan başka hangi tanrı onu size iade edecek?» Bak Biz delillerimizi nasıl evirip çevirip türlü türlü açıklıyoruz! Sonra da onlar nasıl (yüz çevirip) geçiveriyorlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?». Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?
Fizilal-il Kuran : De ki, 'Eğer Allah kulaklarını sağır, gözlerini kör etse ve kalplerinize mühür vursa, acaba Allah'dan başka hangi ilâh bunları size geri verebilir?' Nasıl ayetlerimizi çeşitli açılardan açıkladığımızı ve sonradan onların nasıl yüz çevirdiklerini görüyor musun?
Gültekin Onan : De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer Tanrı sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Tanrı'dan başka getirebilecek Tanrı kimdir? Bak, biz nasıl ayetleri 'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt çevirip engelliyorlar?"
Hasan Basri Çantay : (Habîbim, Mekkelilere) de ki: «Bana haber verin: Eğer Allah kulağınızı, gözlerinizi al (ıb sizi sağır ve kör bırak) ırsa, kalblerinizin üstüne bir de mühür vurursa Allahdan başka onları size getirecek tanrı kimdir»? Bak, âyetlerimizi türlü türlü nasıl açıklıyoruz da onlar yine (bu âyetlerimizden) yüz çeviriyorlar.
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Söyleyin bakalım! Eğer Allah, kulağınızı ve gözlerinizi alırsa ve kalblerinizi mühürlerse, Allah’dan başka onu size getirecek ilâh kimdir?' Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz; sonra onlar (nasıl da) yüz çeviriyorlar!
İbni Kesir : De ki: Bana haber verir misiniz; eğer Allah, kulağınızı, gözlerinizi alır ve kalblerinizin üstüne mühür vurursa; Allah'tan başka onları size getirecek ilah kimdir? Bak, ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz da sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Muhammed Esed : De ki: "Ne sanıyorsunuz? Eğer Allah işitme ve görme duyularınızı elinizden alır ve kalplerinizi mühürlerse onları size Allahtan başka hangi ilah geri verebilir?" Bakın mesajlarımızı nasıl çok yönlü dile getiriyoruz, ama hala küçümseyerek yüz çeviriyorlar!
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Haber veriniz, Eğer Allah Teâlâ sizin kulaklarınızı ve gözlerinizi alıverse ve kalblerinizin üzerini mühürlese Allah Teâlâ'dan başka onu size getirecek hangi bir ilâh vardır?» Bak Biz âyetleri nasıl açıklıyoruz, sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Ömer Öngüt : De ki: “Söyleyin bana! Eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alsa, kalplerinizin üstüne mühür vursa, Allah'tan başka onları size getirecek ilâh kimdir?” Bak! Âyetleri nasıl türlü türlü anlatıyoruz, sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Şaban Piriş : De ki: -Söyleyin bana; Allah, kulaklarınızı ve gözlerinizi alsa, kalplerinizi de mühürlese, Allah’tan başka onu size geri getirecek ilâh kimdir? Ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak, sonra da onlar nasıl yüz çeviriyorlar...
Suat Yıldırım : De ki: "Söyleyin bakalım: Eğer Allah işitme ve görme duyunuzu alır, kalplerinizin üstüne bir de mühür vurursa Allah’tan başka hangi tanrı onları size geri getirebilir?"Bak, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz da, sonra onlar nasıl yüzçeviriyorlar!
Süleyman Ateş : De ki: "Söyleyin bana, eğer Allâh işitme(duyu)nuzu ve gözlerinizi alsa, kalblerinizin üstüne de mühür vursa, Allah'tan başka bun(lar)ı size getir(ip ver)ecek tanrı kimdir?" Bak, nasıl âyetleri döndürüp türlü türlü açıklıyoruz, sonra yine onlar yüz çeviriyorlar?
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?» Bak, biz nasıl ayetleri 'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt çevirip engelliyorlar?
Ümit Şimşek : De ki: Söyleyin bana, Allah sizin kulaklarınızı ve gözlerinizi alıp kalplerinizi de mühürlediği takdirde, Allah'tan başka onları size getirecek olan tanrı kimdir? Bir bak, onlara âyetleri nasıl çeşitli şekillerde açıklıyoruz da onlar yine yüz çeviriyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
77.660