YÛNUS-12

Anasayfa » YÛNUS Suresi » YÛNUS-12
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛNUS-12

"YÛNUS Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<10/YÛNUS-12>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَإِذَا مَسَّ الإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَى ضُرٍّ مَّسَّهُ كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

Ve izâ messel insâned durru deânâ li cenbihî ev kâiden ev kâimâ(kâimen), fe lemmâ keşefnâ anhu durrehu merre ke’en lem yed’unâ ilâ durrin messeh(messehu), kezâlike zuyyine lil musrifîne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

Ve insana bir darlık (musîbet, sıkıntı) isabet ettiği (dokunduğu) zaman, yatarken, otururken veya ayaktayken Bize dua etti (eder). Fakat onun sıkıntısını ondan giderdiğimiz zaman ona isabet eden darlıkta (sıkıntıda) Bize dua etmemiş gibi döndü (döner). İşte böylece müsriflere, yapmış oldukları şeyler süslendi.  

 

1. ve izâ messe : ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
2. el insâne : insana
3. ed durru : zarar, ziyan
4. deâ-nâ : bize dua etti
5. li cenbi-hî : yan üstü yatarken
6. ev kâiden : veya otururken
7. ev kâimen : veya ayakta iken
8. fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
9. keşef-nâ : biz giderdik, kaldırdık, açtık
10. an-hu : ondan
11. durre-hu : onun zararını, sıkıntısını
12. merre : döndü
13. ke : gibi
14. en lem yed'u-nâ : bize dua etmedi (dua etmemek)
15. ilâ durrin : zararına, ziyanına
16. messe-hu : ona isabet etti, dokundu
17. kezâlike : işte böylece
18. zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
19. li el musrifîne : haddi aşanlar için, müsrifler için
20. mâ kânû : oldukları şey(ler)
21. ya'melûne : yapıyorlar, yaparlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Birtakım insanlar, Allah'ın sevgililerine çatarlar. Bununla kalmazlar, Allah'ın yazdıkları üzerine ellerini koyarak yemin ederler. Allah, bir kısmının ha-yatlarını kısa bir zaman sonra mutlaka alır. Ama bir kısmını hayatta bırakır. İşte bu hayatta kalanlar da zannederler ki, "Eğer gerçekten öyle olsaydı, o kitabın üzerine el basan herkes ölüyor olsaydı böyle yapan birisinin de ölmesi lâzımdı. Ama yaşadığına göre demek ki o kitap söylendiği kadar değerli değil, Allahû Tealâ tarafından yazdırılmamış."

Böyle bir dizaynın sahibi olan insana Allahû Tealâ buyuruyor:

"Onlar, Bize dua ederler. Biz, onlardan onların sıkıntısını alırız ve onları yaşatırız. O zaman onlar, geri dönerler ve böylece Biz, onlara yaşadıkları ha-yatı süslü gösteririz." O zaman zannederler ki iftira ettikleri geçerlidir. Oysa ki Allahû Tealâ onları özellikle yaşatır. Bir başka âyet-i kerimede buyuruyor:

39/ZUMER-8: Ve izâ messel insâne durrun deâ rabbehu munîben ileyhi summe izâ havvelehu ni’meten minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min kablu ve ceale lillâhi endâden li yudılle an sebîlih(sebîlihi), kul temetta’ bi kufrike kalîlen inneke min ashâbin nâr(nâri).

Ve insana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra (Allah) kendinden bir ni'met lütfettiği zaman daha önce ona dua ettiğini (yalvardığını) unutur. O'nun (Allah'ın) yolundan saptırmak için Allah'a eşler kılar. De ki: "Küfrün ile biraz daha metalan(faydalan). Muhakkakki sen, cehennem ehlindensin".

Ve onlar, kendilerinin hayatının hangi sebeple arttırıldığının farkına varmadan cehennem hayatlarını biraz daha derinlere doğru devam ettirirler. Cennetin en üst katına gidecekken hergün biraz daha batağa saplanarak daha alt cehennem katlarına doğru yolculuk ederler.

 

10/YÛNUS-12

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve insana bir darlık (musîbet, sıkıntı) isabet ettiği (dokunduğu) zaman, yatarken, otururken veya ayaktayken Bize dua etti (eder). Fakat onun sıkıntısını ondan giderdiğimiz zaman ona isabet eden darlıkta (sıkıntıda) Bize dua etmemiş gibi döndü (döner). İşte böylece müsriflere, yapmış oldukları şeyler süslendi.
Diyanet İşleri : İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir.
Abdulbaki Gölpınarlı : İnsana bir zarar gelince yanüstü yatarak, yahut oturduğu halde, yahut da ayakta duâ eder bize; o zararı ondan giderdik mi sanki o zarara uğramamış da o yüzden bize duâ etmemiştir, öylece döner gider. İşte aşkın hareketlerde bulunanlara, yaptıkları işler, böylece hoş görünmededir.
Adem Uğur : İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
Ahmed Hulusi : İnsan, sıkıntı veren bir olay yaşadığında; uzanmış, otururken ya da ayaktayken bize yönelip yardım ister! Fakat o olaydan feraha çıkardığımızda, sanki kendisini sıkan o olay için bize dua etmemiş gibi yürür gider! İşte haddi aşanlara, yapmakta oldukları böylece süslendirilmiştir.
Ahmet Tekin : İnsanın başına bir felâket, bir sıkıntı geldiği, ekonomik dar boğaza düştüğü zaman, yanı üzere yatarken veya otururken, yahut ayakta iken bize ibadet ve dua eder. Biz onun sıkıntısını giderdiğimiz zaman da, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan dolayı bize hiç ibadet ve dua etmemişcesine kendisini sıkıntıya sokacak tutum ve davranışlarına devam eder. Rahat zamanlarında bizden yüz çevirmek güzel gösterildiği gibi, cahilce davranışlar sergileyen âsilere, haddi aşanlara, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyup uygulayanlara işlemekte oldukları ameller süslenip güzel gösterilir.
Ahmet Varol : İnsana bir darlık dokunduğunda yan yatarken veya otururken yahut ayakta bize dua eder. Ancak darlığını giderdiğimiz zaman adeta kendisine dokunmuş olan darlıktan dolayı bize dua etmemiş gibi hareket etmeye başlar. İşte aşırıya gidenlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir.
Ali Bulaç : İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.
Ali Fikri Yavuz : İnsana (hastalık gibi) bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek ayakta iken, bize dua eder durur. Fakat ondan sıkıntısını giderdiğimiz zaman, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize dua etmemiş gibi geçer gider. (eski sapıklığına devam eder). İşte o haddi aşan müşriklere, yaptıkları ameller, böyle süslü gösterilmektedir.
Bekir Sadak : Insana bir darlik gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarip yakarir; biz darligini giderince, basina gelen darliktan oturu bize hic yalvarmamisa doner. Islerinde tutumsuz olanlara, yaptiklari boylece guzel gorunur.
Celal Yıldırım : İnsana bir dert ve sıkıntı dokunduğu zaman gerek yan üstü uzanıkken, gerek otururken, gerek ayakta dururken bize duâ eder. Kendisinden dert ve sıkıntıyı kaldırdığımızda ise, kendisine dokunan dert ve sıkıntıdan (kurtulmak için) bize (hiç) duâ etmemiş gibi (eski haline) geçip gider. İşte müsriflere (haddini aşanlara) yapageldikleri ameller böylece süslenmiştir.
Diyanet İşleri (eski) : İnsana bir darlık gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarıp yakarır; biz darlığını giderince, başına gelen darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İşlerinde tutumsuz olanlara, yaptıkları böylece güzel görünür.
Diyanet Vakfi : İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
Edip Yüksel : İnsana bir zarar dokundu mu, yanı üzerine yatarken veya ayaktayken veya oturmuşken bizi çağırır. Ona zarar veren şeyi kendisinden giderdik mi, sanki kendisine dokunan o zarardan dolayı bizi hiç çağırmamış gibi davranır. Sınırı aşanlara, yaptıkları işler işte böyle süslü gösterilir.
Elmalılı Hamdi Yazır : İnsana bir sıkıntı da dokundumu gerek yan yatarken gerek otururken gerek dikilirken bize duâ eder durur derken kendisinden sıkıntısını açıverdikmi sanki kendine dokunan bir sıkıntı için bize yalvarmamış gibi geçer gider, işte o müsriflere yaptıkları ameller böyle tezyin edilmektedir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İnsana bir sıkıntı dokunduğu vakit, gerek yan yatarken gerek otururken, gerek dikilirken, Bize dua eder durur; kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sıkıntı için Bize yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o müsriflere yaptıkları işler, böylece güzel gösterilmektedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçer gider. İşte o aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle güzel gelir.
Fizilal-il Kuran : İnsanın başına bir sıkıntı gelince yatarken, otururken ve ayaktayken bize yalvarır. Fakat sıkıntısını giderdiğimizde başına gelen sıkıntıdan dolayı bize hiç yalvarmamış gibi olur. İşte ölçüyü aşanlara, işledikleri kötülükler böylesine güzel gösterildi.
Gültekin Onan : İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.
Hasan Basri Çantay : İnsana sıkıntı dokunduğu zaman yanı üstü, yahud otururken veya ayakda iken (her haalinde, o sıkıntının giderilmesi için) bize düâ eder. Fakat biz onun sıkıntısını açıp giderdik mi, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıya bizi çağırmamış gibi (yine eski yoluna döner) gider. İşte haddi aşanların yapar oldukları ameller böyle süslenmiş (kendilerine hoş gösterilmiş) dir.
Hayrat Neşriyat : Ve insana (ağır bir) zarar dokunduğu zaman, yanı üzerine (yatar) iken veya otururken yâhut ayakta iken bize yalvarır. Fakat biz ondan zararını giderince, sanki kendisine dokunan bir zarardan dolayı bize duâ etmemiş gibi (eski hâline) devâm eder. İşte isrâf edenlere, yapmakta oldukları şeyler böyle süslü gösterildi.
İbni Kesir : İnsan bir sıkıntıya düşünce; yan gelip yattığı veya ayakta bulunduğu anlarda Bize yalvarıp yakarır. Biz, sıkıntısını giderince de; karşılaştığı sıkıntıdan ötürü Bize hiç yalvarmamışa döner. Böylece aşırı gidenlere işledikleri hoş görünür.
Muhammed Esed : Zaten, insanın başına bir sıkıntı gelince yan yatarken de, oturup kalkarken de Bize yalvarıp yakarır; ama ne zaman ki sıkıntısını gideririz, başına gelen sıkıntıdan kendisini kurtaralım diye sanki Bize hiç yalvarıp yakarmamış gibi (nankörce) davranmaya devam eder! Kendi güçlerini boşa harcayan (budala)lara, yapıp ettikleri işte böyle güzel görünür.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve insana bir sıkıntı dokununca da, yanı üzerine yatarken veya otururken veya ayakta iken Bize dua eder. Vaktâ ki, ondan o sıkıntıyı açıvermiş oluruz, sanki kendisine dokunmuş olan bir sıkıntıdan dolayı Bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte müsrifler için yapar oldukları şeyler böyle süslenmiştir.
Ömer Öngüt : İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken veya ayakta iken bize yalvarır yakarır. Fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki başına gelen sıkıntıdan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler hoş gösterilmiştir.
Şaban Piriş : İnsana bir darlık dokunduğu zaman, yatarken otururken veya ayakta iken bize yalvarır. Biz onun darlığını giderdiğimizde sanki başına gelen darlık sebebiyle bize hiç yalvarmamış gibi geçip gider. İşte, böyle müsriflere yapmakta oldukları şey güzel görünür.
Suat Yıldırım : İnsan bir sıkıntıya mâruz kalınca gerek yan yatarken, gerek otururken veya ayakta iken, Bize yalvarıp yakarır. Fakat biz sıkıntısını giderdik mi, sanki uğradığı dertten dolayı Biz’e yalvaran kendisi değilmiş gibi eski haline döner. İşte (hayat sermayelerini boşuna harcayıp) haddini aşanlara, yaptıkları işler, kendilerine böyle süslenmiş, hoşlarına gitmiştir.
Süleyman Ateş : İnsana bir darlık dokunduğu zaman, yanı üzere yatarken, yahut otururken ya da ayakta bize yalvarır; ama biz onun darlığını aç(ıp kaldır)ınca sanki kendisine dokunan bir darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamış gibi hareket eder. İşte aşırı gidenlere, yaptıkları iş böylesine süslü gösterilmiştir.
Tefhim-ul Kuran : İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken yada ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.
Ümit Şimşek : İnsan bir sıkıntıya uğrayınca, yatarken, otururken, ayaktayken Bize dua eder. Sıkıntısını giderdiğimizde ise, sanki uğradığı sıkıntı yüzünden Bize dua eden o değilmiş gibi geçer, gider. Ömürlerini ve yeteneklerini boşa tüketen o müsriflere, yapmakta oldukları şey böylece hoş görünmüştür.
Yaşar Nuri Öztürk : İnsanlara zorluk dokunduğu zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bize yalvarır. Ama sıkıntısını çözdüğümüzde, kendisine dokunan bir zorluk yüzünden bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider. Haksızlığa/aşırılığa sapanlara, yapmakta oldukları, işte böyle süslü gösterilmiştir.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108109

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
51.064