HÛD-9

Anasayfa » HÛD Suresi » HÛD-9
share on facebook  tweet  share on google  print  

HÛD-9

"HÛD Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<11/HÛD-9>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَئِنْ أَذَقْنَا الإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ إِنَّهُ لَيَئُوسٌ كَفُورٌ

Ve le in ezaknal insâne minnâ rahmeten summe neza'nâhâ minh(minhu), innehu le yeûsun kefûr(kefûrun).

Ve insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra onu ondan çekip alsak, muhakkak ki o, tamamen ümitsiz bir nankör (kâfir) olur.  
1. ve le : ve elbette
2. in : eğer
3. ezaknâ el insâne : insana tattırdık
4. min-nâ : bizden
5. rahmeten : bir rahmet
6. summe : sonra
7. neza'nâ-hâ : onu biz çekip aldık
8. min-hu : ondan
9. inne-hu : muhakkak ki o
10. le yeûsun : mutlaka (tamamen) ümitsiz olur
11. kefûrun : nankör olur

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

İnsanlar, Allah ile olan ilişkilerini en güzel standartlara oturtabilmek imkânının sahibiyken, Allah'ın söylediklerini reddettikleri için nankör, aynı zamanda küfretmiş, örtmüş, kâfir olurlar. Bir insan, Allah'a ulaşmayı dilemişse Allah hemen Rahîm esmasıyla tecelli etmiş, mürşidine ulaştırmış, tâbiiyetini tamamlattırmış, ruhunu Allah'a ulaştırmıştır. Kişi, Allahû Tealâ'dan rahmet tatmıştır. Rahmetin güzelliğini, mutluluğunu yaşamış, Allah'ın evliyası olmuştur.

Rahmet, insana iki defa verilir. Kişi başlangıçta fısktadır. Hidayete erdikten sonra ikinci fıska düşebilir. O insan dalâlete, küfre, fıska düştükten sonra dilerse tekrar ikinci hidayeti yaşayabilir. Ama ikinci fısktan sonra ikinci defa hidayetten düşerse bu, üçüncü fısktır. Üçüncü fısktan sonra artık o kişinin yeniden hidayete ermesi mümkün değildir.

İrşad makamından şüphe ettiği için, Allah rahmetini geri alınca kişi, ümitsiz bir nankör ve kâfir olur. Allahû Tealâ, küfre düşen kişilerin kalplerindeki küfürleri arttırır. Ve bu küfürleri artanların kalplerini tabeder. Artık bir daha değişmeyecek olan bir mühürle Allahû Tealâ onların kalplerini mühürler. Onlar için elîm bir azap vardır. Artık kurtuluş ümidi olmayan, kalbi tabedilmiş, küfrü değişmeyecek olan bir hüviyete ulaşmış birisidir.

Allahû Tealâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

4/NİSÂ-137: İnnellezîne âmenû, summe keferû, summe âmenû, summe keferû, summezdâdû kufran lem yekunillâhu li yagfire lehum ve lâ li yehdiyehum sebîlâ(sebîlen).

Muhakkak ki onlar âmenû oldular, sonra inkâr ettiler. Sonra yine âmenû oldular sonra inkâr ettiler. Daha sonra da küfürlerini artırdılar. Allah, onları mağrifet edecek değildir ve onları yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir.

4/NİSÂ-138: Beşşiril munâfikîne bi enne lehum azâben elîmâ(elîmen).

Münafıklara, onlar için “elîm azap” olduğunu müjdele.

 

11/HÛD-9

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra onu ondan çekip alsak, muhakkak ki o, tamamen ümitsiz bir nankör (kâfir) olur.
Diyanet İşleri : Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir.
Abdulbaki Gölpınarlı : İnsana, katımızdan bir rahmet tattırsak da sonra alıversek onu insandan, şüphe yok ki her şeyden ümidini keser, bir nankör olur gider.
Adem Uğur : Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki, eğer insana bizden bir rahmet tattırsak da sonra onu ondan çekip alsak, muhakkak ki o çok umutsuzluğa düşer ve çok nankör olur.
Ahmet Tekin : Eğer insana, tarafımızdan bir rahmet, bir nimet tattırır, sonra da bunu kendisinden çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör bir kimse olur.
Ahmet Varol : İnsana katımızdan bir rahmet tattırsak da sonra onu geri alsak o hemen ümitsiz bir nankör oluverir.
Ali Bulaç : Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.
Ali Fikri Yavuz : İnsanoğluna, tarafımızdan bir rahmet (sıhhat ve zenginlik) taddırıp da sonra bunu çekip alıversek, şüphesiz ki o, Allah’ın ihsanından tamamen ümidini kesen, evvelki nimeti unutan nakör bir kimse olur.
Bekir Sadak : And olsun ki, insana nimetimizi tattirir sonra onu ondan cekip alirsak, o suphesiz umutsuz bir nankore doner.
Celal Yıldırım : İnsana kendi tarafımızdan bir rahmet tattırdıktan sonra, onu ondan çekip alırsak, (bir de bakarsın ki) o çok umutsuz ve çok nankördür.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, insana nimetimizi tattırır sonra onu ondan çekip alırsak, o şüphesiz umutsuz bir nanköre döner.
Diyanet Vakfi : Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.
Edip Yüksel : İnsana kendimizden bir rahmet tattırsak ve sonra ondan çekip alsak, umutsuzlaşır, nankörleşir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve şayed insana tarafımızdan bir rahmet tattırır sonra da onu ondan alıverirsek şüphesiz ki o çok me'yustur, nankördür
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şayet insana tarafımızdan bir nimet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alırsak, şüphesiz ki, o bütün ümidini yitirir ve nankör biri oluverir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve şayet insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu kendisinden geri alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör bir kimse olur.
Fizilal-il Kuran : Eğer insana önce rahmetlerimizi tattırıp sonra onu elinden alsak, o mutsuz bir nanköre dönüşür.
Gültekin Onan : Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir (çok / pek) kafirdir (mübalağa sigası).
Hasan Basri Çantay : İnsana bizden bir rahmet (ve ni'met) tatdırıb da sonra bunu kendisinden soyub alıversek, andolsun, (o anda) o, (Allahın fazlından) ümidini kesen bir adam, (evvelki ni'metleri tamamen unutan) bir nankördür.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki, insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak da, sonra bunu ondan çekip alsak; doğrusu o, gerçekten çok ümidsiz, çok nankör olur.
İbni Kesir : Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra onu geri alırsak; andolsun ki o, pek ümitsiz, pek nankör olur.
Muhammed Esed : Bunun gibi, insana katımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da onu kendisinden çekip alsak, hemen (önceki lütfumuzu) nankörce unutup umutsuzluğa düşer.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu ondan çekip alırsak şüphe yok ki o elbette çok me'yustur, nankördür.
Ömer Öngüt : Andolsun ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da ondan çekip alsak, o hemen ümitsizliğe düşer ve nankör olur.
Şaban Piriş : Eğer insanlara tarafımızdan bir rahmet tattırıp, sonra onu kendisinden geri alırsak, o artık, ümitsiz bir nankör olur.
Suat Yıldırım : Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra o nimeti geri alırsak o, son derece ümitsiz, son derece nankör olur.
Süleyman Ateş : Eğer biz insana, bizden bir rahmet taddırsak da sonra onu kendisinden çekip alsak, hemen o, umutsuzluğa düşer, nankör olur.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.
Ümit Şimşek : Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da bunu ondan alacak olsak, o ümitsizliğe düşer, nankörleşir.
Yaşar Nuri Öztürk : İnsana bizden bir rahmet tattırıp sonra onu ondan çekip alsak, insan elbette çok ümitsiz, çok nankör bir hale düşer.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122123

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
55.760