KEHF-48

Anasayfa » KEHF Suresi » KEHF-48
share on facebook  tweet  share on google  print  

KEHF-48

"KEHF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<18/KEHF-48>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَعُرِضُوا عَلَى رَبِّكَ صَفًّا لَّقَدْ جِئْتُمُونَا كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ بَلْ زَعَمْتُمْ أَلَّن نَّجْعَلَ لَكُم مَّوْعِدًا

Ve uridû alâ rabbike saffâ(saffen), lekad ci'tumûnâ kemâ halaknâkum evvele merreh(merretin), bel zeamtum ellen nec'ale lekum mev'ıdâ(mev'ıden).

Saf saf Rabbine arz olundular (sunulacaklar). Andolsun ki siz, Bize, ilk yarattığımız gibi geldiniz (geleceksiniz). Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz.  
1. ve uridû : ve sunuldular, arz edildiler
2. alâ rabbi-ke : senin Rabbine
3. saffen : saf saf, sıra halinde
4. lekad : andolsun
5. ci'tumû-nâ : bize geldiniz
6. kemâ : gibi
7. halaknâ-kum : sizi yarattık
8. evvele : ilk, evvel
9. merretin : kez, defa
10. bel : hayır
11. zeamtum
(zeame)
: zanda bulundunuz
: (zanda bulunup bir şey söyledi)
12. ellen nec'ale : bizim asla yapmayacağımızı, yapamayacağımızı
13. lekum : size
14. mev'ıden : vaadedilen

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ kıyâmetten geçmiş zaman olarak bahsetmektedir. İnsanlara göre daha kıyâmet kopmadığı halde Allah geçmiş ve gelecek zamanın her parçasındadır. Kullar, mahlûklar zamana tâbîdir. Allahû Tealâ zamanın ötesindedir. O zaman buradaki "geldiniz" fiili insanlara göre "geleceksiniz" mânâsında kullanılmaktadır. Herkes ilk yaratıldığı andaki standardı içinde gelecektir.

Allahû Tealâ "Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz." demektedir. Yani "İbadetlerimi yapmıyorum, Allah'a ulaşmayı dilemiyorum ama kimseye de bir kötülüğüm yok. Allah adildir. Beni mutlaka cennetine alacaktır." diye düşünen insanlar vardır. Cehenneme atılınca hayal kırıklığına uğrar. Onlara göre Allah vaadettiğini yapmamıştır.

İnsanlar, Allah'a ulaşmayı dilerlerse Allahû Tealâ onları cennetine alır. Allah'ın koyduğu kanunları incelemek gereği duymayan insanların çok büyük bir kısmı kıyâmet günü büyük pişmanlık duyacaklardır. İnsanlık tarihi boyunca, insanların %90'ından fazlası, Allah'a ulaşmayı dilemeyecek ve gidecekleri yer, salt bu sebepten, cehennem olacaktır. Allahû Tealâ bu konuyu Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i kerimelerinde ifade etmektedir:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).

Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

İşte bu "vaadedilen" şey; Allah'a ulaşmayı dileyenlere Allah'ın cenneti, dilemeyenlere de cehennemidir.

İki grup insan "Allah vaad eder ama yapmaz." diye düşünmektedir: Bir kısmı: "Biz kimseye fenalık yapmadığımıza göre Allah bizi cennetine atar. Allah'a inandığıma göre Mu'min Suresinin 40. âyet- i kerimesi Allah'a inananların hepsinin cennete alınacağını söylediğine göre ben mutlaka cennete giderim. Namaz kılmama, oruç tutmama, zekât vermeme ne gerek var? Bir de Allah' a ulaşmayı dilemekten bahsediyorlar, o da ne demek?" diyen pesimistler mutlaka cennete gidecekleri kanısındalardır.

İkinci kısmı da: "Sahâbeden bile on tanesine Allahû Tealâ cenneti nasip kılmış biz mutlaka cehennemliğiz." diyerek hiçbir görevlerini yapmayanlardır. Hiçbir ümitleri yoktur. Kur'ân'dan haberleri yoktur ve sebebini araştırmaya bile lüzum görmedikleri bir zanları vardır. Bu şartlar içinde hiçbir zaman Allah'ın cennetine giremeyeceklerini mutlaka cehenneme gideceklerini zannederler.

Bahsettiğimiz her iki kısım da zan sahibidir. Oysaki bir tek Allah'a ulaşmayı dilemekle herkesin gideceği yer mutlaka Allah'ın cennetidir ve Allah onları Kendi Zat'ına ulaştıracaktır. Ve bir tek dilekle Allah'ın evliyası olup 3. kat cennetin ve dünya saadetinin yarısının sahibi olmak, Allahû Tealâ'nın vaadidir.

Ama insanların çoğu Allah'a ulaşmayı dilememektedir. Dilemedikleri için kurtuluşları da mümkün değildir. Bu, şeytanın bugüne kadar başarıyla sürdürdüğü ve bütün insanlara oynadığı korkunç bir oyundur, tuzaktır. Her devirde bütün insanların %90' ından fazlası ne yazık ki cehennem yolcusudur. İnsanlar, birtakım ilimsiz kişilerin ortaya koyduğu yanlış bilgilere dayalı olarak, araştırma gereği duymayarak cennete veya cehenneme gireceklerini zannetmektedirler. Oysaki Allah'a ulaşmayı dilediklerinde mutlaka Allah'ın cennetine gireceklerdir.

 

18/KEHF-48

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Saf saf Rabbine arz olundular (sunulacaklar). Andolsun ki siz, Bize, ilk yarattığımız gibi geldiniz (geleceksiniz). Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz.
Diyanet İşleri : Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna çıkarılırlar. Onlara, “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Oysa siz, sizin için hesaba çekileceğiniz bir zaman belirlemediğimizi sanmıştınız” denir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Hepsi de saf saf Rabbine arz edilir, andolsun ki der, önce nasıl yarattıysak sizi öylece geldiniz tapımıza; size muayyen bir zaman tâyin etmedik mi sandınız?
Adem Uğur : Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Ahmed Hulusi : Saf saf Rablerine arz olunmuşlardır (inanç mertebelerine göre yer alırlar)! Andolsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi (bilinç karışıklığından arınmış, saf şuurlar olarak) bize geldiniz. . . Belki siz, sizin için böyle bir aşamayı oluşturmayacağımızı sandınız!
Ahmet Tekin : Hepsi saf halinde, sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılacaklar. Allah onlara:
'Andolsun ki, sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size va’dedilenlerin gerçekleşeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?' buyuracak.
Ahmet Varol : Saflar halinde Rabbine sunulurlar. 'Andolsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi bize geldiniz. Hayır, sizin için buluşma vakti belirlemeyeceğimizi sanmıştınız (değil mi)?'
Ali Bulaç : Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
Ali Fikri Yavuz : Onlar, saf halinde Rabbine arzedilmişlerdir. (Sonra onlara şöyle denir): Yemin olsun ki, sizi ilk önce yarattığımız gibi (çıplak olarak) bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmiyeceğiz, sanmıştınız; değil mi?
Bekir Sadak : Dizi dizi Rabbine sunulduklarinda onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattigimiz gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak icin soz vermedigimizi iddia etmistiniz degil mi?» denir.
Celal Yıldırım : (Hepsi de) saf saf Rabbınıza arzedilmişlerdir. And olsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi bize geldiniz. Ama (ne yazık ki) size va'dimizi gerçekleştirecek bir yer ve zaman belirlemediğimizi iddia edip durdunuz.
Diyanet İşleri (eski) : Dizi dizi Rabbine sunulduklarında onlara: 'And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak için söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?' denir.
Diyanet Vakfi : Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Edip Yüksel : Ve sırayla Rabbine sunulurlar. Bize, ilk başta sizi nasıl yarattıysak öyle gelirsiniz. Oysa, böyle bir buluşmayı gerçekleştirmeyeceğimizi ileri sürüyordunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve hepsi saffolarak Rabbına arz edilmişlerdir, işte buyurur celâlim hakkı için ilk def'a yarattığımız gibi bize geldiniz, fakat size hiç bir mev'id yapmıyacağız zuummetmiştiniz değilmi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hepsi saf saf Rabbine arzedilecekler; (O da şöyle) buyurur: «İşte andolsun ki, ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz; fakat siz va'd ettiğimiz zamanı gerçekleştiremeyeceğimizi sanmıştınız, değil mi?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar, saf halinde Rabbine arz edilmişlerdir. Allah, onlara şöyle diyecektir: «Şüphesiz sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmeyeceğimizi sanmıştınız, değil mi?
Fizilal-il Kuran : Hepsi sıra sıra Rabb'inin huzuruna çıkarılırlar. Onlara «Tıpkı ilk yarattığımızda olduğunuz gibi şimdi karşımıza çıktınız. Oysa benimle hiç karşılaşmayacağınızı sanmıştınız» denir.
Gültekin Onan : Onlar senin rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
Hasan Basri Çantay : Hepsi saf (lar) haaline Rabbine arz edilmişlerdir. Andolsun ki sizi ilk defa yaratdığımız gibi bize geldiniz. Hayır, size va'dimizi yerine getirecek bir zaman ta'yîn etmediğimizi sandınız değil mi?
Hayrat Neşriyat : Ve (hepsi) sıra sıra Rabbinin huzûruna arz olunmuş (çıkarılmış)lardır. (Onlara:)'And olsun ki, sizi ilk def'a yarattığımız gibi (çıplak ve hiçbir şeye sâhip olmayarak) bize geldiniz. Hayır! Size (söylenenlerin gerçekleşeceği) bir va'd zamânı(nı) aslâ ta'yîn etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?' (denir).
İbni Kesir : Saflar halinde Rabbına sunulduklarında onlara: Andolsun ki; sizi ilk kez yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi toplamak için bir söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?
Muhammed Esed : Ve dizi dizi Rablerinin huzuruna çıkarıldıklarında (Rableri onlara şöyle diyecek:) "İşte, sizi ilk kez yarattığımız günkü gibi (bütünüyle yapayalnız ve boyun eğmiş olarak) huzurumuza geldiniz; oysa, sizin için böyle bir buluşmayı gerçekleştirmeyeceğimizi sanıyordunuz hep!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Rabbine bir saf olarak arzedilmişlerdir. Muhakkak ki siz, kendinizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır. Siz zû'm etmiş idiniz ki, sizin için hiçbir mev'id tayin etmeyeceğiz.
Ömer Öngüt : Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna arzedilirler. “Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Halbuki siz, vâdedilenlerin gerçekleşeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız. ”
Şaban Piriş : Saf saf Rablerinin huzuruna arz edilirler. -İlk defa sizi yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Oysa sizi toplayacağımıza dair bir söz vermediğimizi iddia etmiştiniz.
Suat Yıldırım : Hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna arz olundular. Ve şöyle nida edildi onlara: "İlkin sizi nasıl yarattıksa, aynen o şekilde Biz’e döndünüz. Siz ise, böyle bir buluşma belirlemediğimizi iddia ederdiniz değil mi?"
Süleyman Ateş : Ve hepsi sıra sıra senin Rabbine sunulmuşlardır: "Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (çırılçıplak, yalnız, malsız, mülksüz) bize geldiniz! Oysa siz, size (yaptıklarınızdan hesap sorulacak) bir zaman tayin etmeyeceğimizi sanmıştınız!"
Tefhim-ul Kuran : Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, siz, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
Ümit Şimşek : Hepsi saf saf Rabbine arz olunur. İlk önce sizi nasıl yarattıysak, öylece huzurumuza gelmişsinizdir. Halbuki size olan vaadimiz için bir zaman belirlemediğimizi sanıyordunuz.
Yaşar Nuri Öztürk : Hepsi, saflar halinde Rabbine arz edilmiştir. Yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109110

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
44.707