KEHF-14

Anasayfa » KEHF Suresi » KEHF-14
share on facebook  tweet  share on google  print  

KEHF-14

"KEHF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<18/KEHF-14>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَرَبَطْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَ مِن دُونِهِ إِلَهًا لَقَدْ قُلْنَا إِذًا شَطَطًا

Ve rabatnâ alâ kulûbihim iz kâmû fe kâlû rabbunâ rabbus semâvâti vel ardı len ned'uve min dûnihî ilâhen lekad kulnâ izen şetatâ(şetaten).

Onların kalpleri üzerine rabıta kurduk (kalplerini Bize bağladık). Ayağa kalktıkları zaman (kalkınca) şöyle dediler: “Bizim Rabbimiz, semaların ve arzın Rabbidir. O'ndan başkasına ilâh olarak asla dua etmeyiz. Öyle yaparsak, andolsun ki haddi aşarak yanlış söylemiş olurduk.”  

 

1. ve rabatnâ : ve bağladık, kuvvetlendirdik, takviye ettik, rabıta kurduk
2. alâ : üzerine, üzerinde
3. kulûbi-him : onların kalpleri
4. iz kâmû : kıyam ettikleri zaman, ayağa kalkınca
5. fe : böylece, o zaman
6. kâlû : dediler
7. rabbu-nâ : Rabbimiz
8. rabbu es semâvâti : semaların Rabbi
9. ve el ardı : ve yeryüzü, arz
10. len ned'uve : asla dua etmeyiz
11. min dûni-hi : ondan başkasına
12. ilâhen : ilâh
13. lekad : andolsun
14. kulnâ : söyledik, dedik
15. izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
16. şetaten : haddi aşma, taşkınlık, yanlış

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ burada, mağaradaki gençlerin oraya gelmeden evvelki hallerinden bahsetmektedir. Kehf Suresi, tarihten belgedir. Buna göre mağaradaki olay, İmparator Dakyanus dönemine aittir. Bu konuda birçok rivayet vardır. Bu rivayetçilerden bir tanesi Muhammed-in İshak'tır.

O tarihte Hz. İsa 'nın taraftarları arasında dalâlet başlamıştı. Putlara tapıyorlar, onlar adına kurban kesiyorlardı. İmparator şehirleri dolaşıp, putperestliği kabul etmeyenleri katlettiriyordu. Ashab-ı Kehf'in memleketi Efesus'ta da îmân sahiplerini yakalatıp şehrin duvarına astırıyordu. Ashab-ı Kehf de yakalanmıştı. Onlar, şehrin ileri gelenlerinin çocuklarıydı. Gençler, Allahû Tealâ'ya îmânlarını ilân edip "Biz, O'ndan başkasına İlâh demeyiz, kabul etmiyoruz. Siz de istediklerinizi yapmakta serbestsiniz." dediler. Dakyanus: "Sizi öldürmemden başka hiçbir kuvvet yoktur ama ben gençliğinize acıyorum. Size mühlet veriyorum. Düşünün ya hayatı ya ölümü tercih edin. İtaat etmezseniz sizi işkenceyle öldürtürüm." dedi.

Dakyanus Mirvana'dan dönmeden gençler Efesus'tan çıktılar. Peşlerine de bir köpek takıldı. Endülüs Dağı'nda sarp bir mağaraya gizlendiler. İbadette bulunup, Allahû Tealâ'ya dua ettiler. İçlerinden birini tebdil kıyafeti ile şehre yollayıp yiyeceklerini temin ediyorlardı. İmparatorun döndüğünü ve onların yerini öğrendiğini duyunca secdeye kapanıp Allah'tan yardım istediler. Hava kararınca Allahû Tealâ onlara uyku verdi. Nafakaları (yemekleri) baş uçlarında, başlarında köpekleriyle beraber derin bir uykuya daldılar. Dakyanus, mağaranın kapısını ördürüp: "Açlık ve susuzluktan ölsünler, burası kabirleri olsun." dedi. İmparatorun maiyetinde Endülüs ve Neros adlı îmânı olan iki kişi vardı. Ashab-ı Kehf'in isimlerini ve mezheplerini, kıssalarını iki kurşun levhaya yazıp, gelecek nesillere vermeleri ve ibret almaları için bakır bir sandık içinde örülen duvar arasında sakladılar.

Aradan yıllar geçti. Dakyanus ölmüş, yerine İmparator Teodosyus geçmişti. Allahû Tealâ bir gün şehrin ileri gelenlerinden birine orayı koyunlarına ahır yapma fikrini ilham edip mağaranın girişini açtırdı. Ve sonra Allahû Tealâ'nın izniyle Ashab-ı Kehf'i gece yatmışlar da sabahleyin kalkıyorlarmış gibi uykudan uyanıp kalkacak hale getirdi. İçlerinden birini tebdil kıyafetle yiyecek alması için şehre gönderdiler. Şehre girdiği zaman herşeyin değişmiş olduğunu gördü ve çok şaşırdı. Hz. İsa'nın adı artık korkarak, gizli gizli söylenmiyor, onun adına yemin ediliyordu. Ekmek almak için dükkânlardan birine girdiğinde uzattığı parayı görenler define bulduğunu sanıp: "Definenin yerini söyle, yoksa seni hükümdarın huzuruna çıkarırız." dediler. "Beni kendi halime bırakın, para sizin olsun." diye yalvardıysa da onu şehrin hakimine götürdüler. Genç, hakime: "Ben define bulmuş değilim. Bu şehrin halkındanım fakat hiç kimseyi tanıyamadım. Dakyanus hüküm sürüyordu, şimdi değişmiş." deyince hakim: "Dakyanus öleli yıllar oldu. Sen bize doğruyu söyle." dedi. Genç: "Dakyanus'un zulmünden kaçıp mağaraya sığındıklarını, arkadaşlarının da orada olduğunu söyleyerek "İnanmazsanız gelin birlikte bakalım." dedi. Ashab-ı Kehf, arkadaşlarının gecikmesi üzerine bir felâketle karşılaşacaklarını düşünüp, helâlleşip namaza durdular. Arkadaşlarının gelip de onlara durumu anlatmasıyla bu kadar yıl uykuda kalıp uyanmalarının Allah'ın bir alâmeti olduğunu anladılar. Bu anda onların durumunun yazılı olduğu levhalar da ortaya çıkmıştı. Bunları okuyup durumlarını öğrendiler. Cenabı Hakk'a, hamd-u sena ettiler.

Şehrin hakimi, durumu İmparator Teodosyus'a bildirdi. İmparator mektubu alır almaz onların bulunduğu mağaraya geldi, herbirini kucaklayarak Allah'a hamd ve dua etti. Daha sonra onları bir uyku sardı ve ruhları kabzolundu. İmparator herbirinin altından bir tabuta konmasını emretti fakat gençler rüyasında ona: "Biz altından halkolunmadık, topraktan yaratıldık, toprağa dönmek isteriz. Bizi olduğumuz gibi terket." dediler. Bunun üzerine imparator, onları olduğu gibi mağarada bırakmış ve mağaranın girişine bir mescid yaptırmış. Orası ibadet ve ziyaret yeri olmuş.

Ashab-ı Kehf hakkında bilgiyi baştan vermiş olduk ki; olaylar geldikçe bu bilginin ışığı altında muhtevaya bakalım.

18/KEHF-14

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onların kalpleri üzerine rabıta kurduk (kalplerini Bize bağladık). Ayağa kalktıkları zaman (kalkınca) şöyle dediler: “Bizim Rabbimiz, semaların ve arzın Rabbidir. O'ndan başkasına ilâh olarak asla dua etmeyiz. Öyle yaparsak, andolsun ki haddi aşarak yanlış söylemiş olurduk.”
Diyanet İşleri : (14-15) Kalkıp da, “Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. O’ndan başkasına asla ilâh demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, O’ndan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya! Artık kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?” dediklerinde onların kalplerine kuvvet vermiştik.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve kalplerini gerçeğe bağladık kalkıp da Rabbimiz, göklerin ve yeryüzünün Rabbidir, ondan başka bir mabuda tapmayız biz ve andolsun ki böyle bir şey söyledik mi gerçekten uzaklaşmış oluruz dedikleri zaman.
Adem Uğur : Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.
Ahmed Hulusi : Onların kalplerine râbıta koyduk (şuurlarını, müşahede hâlinde devamlı kıldık)! İşte (o delikanlılar) ayağa kalktılar da şöyle dediler: "Rabbimiz (aslımız olan El Esmâ mertebesi), semâların ve arzın Rabbidir (varlıkta olan her şeyi El Esmâ'sıyla oluşturandır)! O'nun dûnunda (o kavrama denk olmayan) ilâh (varlıkta tasarruf eden) kabul edemeyiz! Andolsun, bunun aksini dillendirirsek o takdirde akıl ve mantığın alamayacağı kadar saçma bir laf etmiş oluruz. "
Ahmet Tekin : Onların akıllarını, kalplerini metin kıldık, sıkıntılara karşı iradelerini bileyledik. O yiğit gençler, ülkenin hükümdarının karşısına dikilerek:
'Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbidir. Biz onun dışında, kulları durumundakilere tanrı deyip, asla yalvarmayız. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.' dediklerini insanlara hatırlat.
Ahmet Varol : Biz onların kalplerini sağlam kılmıştık. (Kralın önünde) durduklarında şöyle dediler: 'Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz O'ndan başkasına tapmayacağız. Aksi takdirde, andolsun ki, çok saçma bir söz söylemiş oluruz.
Ali Bulaç : Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi'dir; ilah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız."
Ali Fikri Yavuz : (Padişah Dekyanos kâfirin huzurunda putlara tapmayı terkeden bu yiğitler), ayağa kalkıp da: “-Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; asla ondan başkasına ilâh deyip tapmayız, o takdirde muhakkak saçma söylemiş oluruz.
Bekir Sadak : (13-15) Onlarin olayini sana Biz gercek olarak anlatiyoruz: Onlar Rablerine inanmis birkac gencti. Onlarin hidayetlerini artirmis ve kalblerini pekistirmistik. Durup, soyle demislerdi: «Rabbimiz goklerin ve yerin Rabbidir, O'nu birakip baska bir tanriya yalvarmayiz, yoksa and olsun ki, batil soz soylemis oluruz. su bizim milletimiz, Allah'i birakip O'ndan baska tanrilar edindiler. Onlarin gercek olduguna apacik delil getirmeleri gerekmez mi? Allah'a karsi yalan uydurandan daha zalim kimdir?»
Celal Yıldırım : Ve (hükümdarın karşısında) ayakta durup, «bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbıdır, ondan başka hiçbir tanrıya mümkün değil tapmayız ; bunun aksini söylersek ancak yalan söylemiş oluruz,» dedikleri zaman kalblerini (dayanma ve sebat gösterme duygusuyla) pekiştirdik.
Diyanet İşleri (eski) : (13-15) Onların olayını sana Biz gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış birkaç gençti. Onların hidayetlerini artırmış ve kalblerini pekiştirmiştik. Durup, şöyle demişlerdi: 'Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir, O'nu bırakıp başka bir tanrıya yalvarmayız, yoksa and olsun ki, batıl söz söylemiş oluruz. Şu bizim milletimiz, Allah'ı bırakıp O'ndan başka tanrılar edindiler. Onların gerçek olduğuna apaçık delil getirmeleri gerekmez mi? Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir?'
Diyanet Vakfi : Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.
Edip Yüksel : Kalktıklarında kalplerini sağlamlaştırmıştık. 'Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. O'ndan başka tanrı edinmeyeceğiz. Yoksa, yanlış söz söylemiş oluruz.
Elmalılı Hamdi Yazır : O vakıt ki kıyam ettiler de dediler: bizim rabbımız Göklerin ve Yerin rabbı, biz ıhtimali yok ondan başka bir ilâhe tapmayız, doğrusu o surette cidden saçma söylemiş oluruz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve kalplerini pekiştirdik. O vakit ayağa kalkıp dediler ki: «Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir; kesinlikle O'ndan başka hiçbir tanrıya tapmayız; yoksa gerçekten saçma sapan konuşmuş oluruz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.
Fizilal-il Kuran : Kalplerini pekiştirmiştik. Hani, kâfirlerin karşısına dikilip şöyle demişlerdi; «Bizim Rabb'imiz, göklerin ve yerin Rabb'idir; O'ndan başkasına yalvarmayız, yoksa saçmalamış oluruz.»
Gültekin Onan : Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim rabbimiz, göklerin ve yerin rabbidir; tanrı olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun gerçeğin dışına çıkarız."
Hasan Basri Çantay : (14-15) Ve (zaalim hükümdarın önünde) dikilib de: «Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz ondan başkasına Tanrı demeyiz. (Dersek) o halde, andolsun ki, hakıykatden uzaklaşmış oluruz. Şunlar, şu bizim kavmimiz Ondan (Allahdan) başka Tanrılar edindiler. Bunların üzerine baari açık bir bürhan getirselerdi ya. Artık Allaha karşı yalan yere iftira edenlerden daha zaalim kimdir?» dedikleri zaman onların kalblerini (sabr ve sebat ile tamamen Hakka) bağlamışdık.
Hayrat Neşriyat : Ve (kralın önünde) ayağa kalktıklarında onların kalblerini kuvvetlendirdik de şöyle dediler: 'Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir! O’ndan başkasına aslâ ilâh olarak yalvarmayız! Yoksa yemîn olsun ki bâtıl söz söylemiş oluruz.'
İbni Kesir : Kalkıp da; Bizim Rabbımız göklerin ve yerin Rabbıdır; biz O'ndan başkasına tanrı demeyiz, yoksa andolsun ki; batıl söz söylemiş oluruz, dedikleri zaman kalblerini pekiştirmiştik.
Muhammed Esed : kalplerini pekiştirmiştik; öyle ki, doğrulup (birbirlerine): "Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir", demişlerdi "Biz asla O'ndan başkasına yalvarıp yakarmayacağız, (çünkü böyle bir şey yaparsak) çok çirkin bir şey dile getirmiş oluruz!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onların kalplerini kuvvetlendirdik, o vakit ki kıyam ettiler de dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir, O'ndan başkasına bir ilâh diye tapamayız. Diyecek olsak elbetteki haktan pek uzak bir söz söylemiş oluruz.»
Ömer Öngüt : Kalplerini kuvvetlendirdik. Ayağa kalkarak dediler ki: “Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz O'ndan başkasını ilâh olarak çağırmayız. Yoksa andolsun ki gerçek dışı söz söylemiş oluruz. ”
Şaban Piriş : Ayağa kalkarak: -Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başka bir ilaha dua etmeyeceğiz. Yoksa batıl söz söylemiş oluruz, dedikleri zaman onların kalplerini sağlamlaştırmıştık.
Suat Yıldırım : Kalplerine kuvvet ve metanet verdik de onlar ayağa kalkıp:"Rabbimiz, dediler, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başka hiçbir ilaha yönelmeyiz.Şayet böyle bir şey yapacak olursak, gerçek dışı, pek saçma bir söz söylemiş oluruz."
Süleyman Ateş : Kalblerinin üstüne metânet bağlamıştık. Kalktılar, dediler ki: "Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz O'ndan başkasına Tanrı demeyiz. Yoksa saçma söylemiş oluruz."
Tefhim-ul Kuran : Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi'dir; ilah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız.»
Ümit Şimşek : Hükümdara karşı çıktıklarında, Biz onların kalplerine metanet verdik. Onlar 'Rabbimiz, Göklerin ve Yerin Rabbidir,' dediler. 'Biz ondan başka bir tanrıya dua etmeyiz; öyle birşey yaparsak saçmalamış oluruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Kalpleriyle aramızda bir bağ kurduk/kalplerini dayanıklı kıldık. Kalkıp şöyle dediler: "Rabbimiz, göklerin ve yerin rabbidir. O'ndan başka hiçbir ilaha yakarmayız. Aksini yaparsak saçma söz söylemiş oluruz."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109110

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
44.787