ŞÛRÂ-51

Anasayfa » ŞÛRÂ Suresi » ŞÛRÂ-51
share on facebook  tweet  share on google  print  

ŞÛRÂ-51

"ŞÛRÂ Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<42/ŞÛRÂ-51>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِن وَرَاء حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاء إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ

Ve mâ kâne li beşerin en yukellimehullâhu illâ vahyen ev min verâi hıcâbin ev yursile resûlen fe yûhıye bi iznihî mâ yeşâu, innehu aliyyun hakîm(hakîmun).

Allah’ın hiçbir insanla konuşması olmamıştır, illâ vahyile veya perde arkasından veya dilediğine izniyle vahyetsin diye resûl (melek) göndererek. Allah, bilir ve hikmet sahibidir. 
1. ve mâ kâne : ve yoktur, olmamıştır
2. li beşerin : bir beşerin, bir insanın, bir insan için
3. en yukellime-hu : onunla konuşması
4. allâhu : Allah
5. illâ : ancak, dışında
6. vahyen : vahiy
7. ev : veya
8. min verâi : arkasından
9. hıcâbin : bir perde
10. ev : veya, ya da
11. yursile : gönderir
12. resûlen : bir resûl
13. fe : o zaman, böylece
14. yûhıye : vahyeder
15. bi izni-hi : onun izniyle
16. mâ yeşâu : dilediği şey
17. inne-hu : muhakkak ki o
18. aliyyun : âlî, yüce
19. hakîmun : hikmet ve hüküm sahibi

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Şura Suresinin 51. âyet-i kerimesi çok önemli bir âyet-i kerimedir. Vahyin, peygamberlerle bitmediğini, kıyâmete kadar devam edeceğini çok açık bir şekilde ifade etmektedir. Allah'ın bir insanla konuşması sadece vahiy yoluyla olur. Yani kim Allah'la karşılıklı konuşabiliyorsa, sual sorabiliyorsa Allah'tan cevap alabiliyorsa ve Allah lütfedip ona cevap veriyorsa bu karşılıklı konuşmadır. Bunun adı tezekkürdür. Bu ilham değildir.

Bir insanın şiir yazması sırasında bir muhtevası olur. Bir kelimeyi bir türlü yerli yerine oturtamaz, ansızın Allahû Tealâ ona o kelimeyi ulaştırır. O kelimeyi şiire, ait olduğu yere koyduğu zaman güzel bir sonuçla karşılaşır kişi, bu ilhamdır. Ama müzakere etmek, karşılıklı konuşmak demektir. Böyle bir müzakerenin var olduğu bütün alanlarda sadece vahiy vardır. Vahyin dışında Allahû Tealâ'nın bir insanla karşılıklı konuşması olmaz. Bir başka alternatif; Allahû Tealâ'nın gene vahiyle ama bir perdenin arkasından konuşmasıdır veya bir resûlü göndererek, sözlerini resûlüyle ulaştırır. Böylece Kendi ilmi ile dilediği şeyi o kişiye vahyeder. Muhakkak ki o Allah yücedir, hikmet ve hüküm sahibidir.

Şimdi insanlar iddia ederler ki vahiy sadece peygamberlere gelir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'le birlikte vahiy kesilmiştir. Peygamberlerin bulunduğu devrelerde de bütün kavimlerde gene resûller vardı. Nebîlerin var olduğu devrelerde de bütün kavimlerdeki resûllerle Allahû Tealâ vahiy yoluyla hep konuşuyordu. Kim daimî zikre ulaşırsa Allah ile konuları müzakere etmek imkânının sahibidir. Onların adı ulûl'elbabtır. Allahû Tealâ, Al-i İmran Suresinde diyor ki:

3/ÂLİ İMRÂN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).

Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).

Tezekkür müessesesi, kişilerin Allah'a sorup Allah'tan cevap alabilmeleridir. Zaten tezekkür kelimesiyle zikir kelimesi aynı köktendir. Sadece ulûl'elbab tezekkür edebilir.

Ehli tezekkür olmak sadece daimî zikrin sahipleri için geçerli olan bir vasıftır. "Peygamberlerle beraber vahiy kesilmiştir." yanlış bir ifadedir. Bu ifade Kur'ân'a ters düşer. Kur'ân'daki ifade; Allah kiminle konuşursa o konuştuğu kişilerin hepsi için bu bir vahiy olayıdır.

Allahû Tealâ Nahl Suresinde arıya vahyettiğini ifade etmektedir.

16/NAHL-68: Ve evhâ rabbuke ilen nahli enittehızî minel cibâli buyûten ve mineş şeceri ve mimmâ ya’rişûn(ya’rişûne).

Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.

Allahû Tealâ, Maide Suresinde Hz. İsa'nın havarilerine vahyettiğini söylemektedir.

5/MÂİDE-111: Ve iz evhaytu ilel havâriyyîne en âminû bî ve bi resûlî, kâlû âmennâ veşhed bi ennenâ muslimûn(muslimûne).

Ve havarilere; "Bana ve Resûl'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman, onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol." demişlerdi.

"Peygamber Efendimiz (S.A.V)'le birlikte vahiy kesilmiştir." sözü sadece bir yalandan ibarettir. Kur'ân'a tamamen ters düşmektedir. İblis insanlara özellikle bunu kabul ettirmiştir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'den sonra da bütün kavimlere resûller gelecektir ve bu resûller Allahû Tealâ'dan vahiy alacaklardır. Bu yalan sadece o gelecek olan vahiylerin insanlığa bir ışık tutmasına mani olmak için şeytanın insanlara olan bir tuzağıdır.Vahiy peygamberlerle kesilmemiştir ve halen devam etmektedir. Daha ötesi kıyâmete kadar da devam edecektir. Bir defa, bütün kavimlerde Allah'ın resûlleri yaşamaktadır. Bütün o kavimdeki resûllerle Allahû Tealâ mutlaka vahiy yoluyla konuşacaktır. İrşad makamına tayin ettiği mürşidlerle, iradesini Allah'a teslim eden mürşidlerle daima konuşacaktır. İrşad olanlarla konuşacaktır. Nefsinin bütün afetlerini yok ederek, nefsinin kalbini halis kılanlarla Allah konuşacaktır. Ve daimî zikre ulaşan herkesle konuşacaktır ve bunun adı bu âyet-i kerime gereğince vahiy olacaktır.

23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).

Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.

2/BAKARA-87: Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).

Andolsun ki, Biz, Musa'ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.

 

42/ŞÛRÂ-51

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Allah'ın hiçbir insanla konuşması olmamıştır, illâ vahyile veya perde arkasından veya dilediğine izniyle vahyetsin diye resûl (melek) göndererek. Allah, bilir ve hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri : Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve hiçbir insana söz söylemez Allah, ancak vahiyle, yahut perde ardından, yahut da bir elçi gönderir de, izniyle dilediğini vahyeder ona; şüphe yok ki o, pek yücedir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Adem Uğur : Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.
Ahmed Hulusi : Bir beşer için Allâh'ın kendisiyle konuşması mümkün değildir! Ancak vahiy yollu yahut perde arkasından ya da bir Rasûl (melek) irsâl edip izniyle dilediğini vahyetmesi hariç! Muhakkak ki O, Alîy'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir Rasul gönderir, ilmi, planı dâhilinde izniyle sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanları vahyeder. O yücedir, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : Allah, vahiy yoluyla yahut perde arkasından ya da bir elçi göndererek o (elçi)nin dilediğini ona vahyetmesi dışında bir insanla konuşmaz. Şüphesiz O, uludur, hikmet sahibidir.
Ali Bulaç : Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile yada perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz : Hiç bir insan yoktur ki, Allah’ın onunla (doğrudan doğruya) konuşması olsun; ancak vahy ile, yahud perde arkasından, yahud bir peygamber gönderib de kendi izniyle dileyeceğini vahyetmesi suretiyle olur. Çünkü O, çok yücedir, hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasindan konusur, yahut bir elci gonderir; izniyle, dildigini vahyeder. Dogrusu O yucedir, Hakim'dir.
Celal Yıldırım : Allah'a yaraşır ve yakışır olmaz bir insanla konuşsun, ancak ya vahiy ile, ya perde arkasından konuşur, ya da elçi gönderip kendi izniyle dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O, yücedir, hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderir; izniyle, dilediğini vahyeder. Doğrusu O yücedir, Hakim'dir.
Diyanet Vakfi : Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.
Edip Yüksel : ALLAH bir insanla ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından iletişim kurar, yahut bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder. O, Yücedir, Bilgedir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bununla beraber hiç bir beşer için kabil değildir ki Allah ona başka suretle kelâm söylesin, ancak vahyile veya bir hicab arkasından ve yâhud bir Resul gönderip de izniyle ona dilediğini vahyettirmesi müstesna, çünkü o çok yüksek, çok hakîmdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bununla beraber hiçbir insan için Allah'ın şu üç suret dışında doğrudan doğruya ona söz söylemesi mümkün değildir; ancak, ya vahiy ile, ya perde arkasından ya da bir elçi gönderir, izniyle ona dilediğini vahyeder. Çünkü O, çok yüksek ve çok hikmet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Fizilal-il Kuran : Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasında konuşur. Yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O, yücedir ve her yaptığı yerindedir.
Gültekin Onan : Kendisiyle Tanrı'nın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile yada perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hasan Basri Çantay : (Ya) bir vahy ile, ya bir perde arkasından, yahud bir elçi gönderib de kendi izniyle dileyeceğini vahyetmesi olmadıkça Allahın hiçbir beşere kelâm söylemesi (vaaki) olmamışdır. Şübhesiz ki O, çok yücedir, mutlak bir hukûm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Hem bir insan için, Allah’ın kendisiyle konuşması, ancak vahiy ile veya bir perde arkasından veya bir elçi gönderip de izniyle (ona) dilediğini vahyetmesiyle olur. Şübhesiz ki O, Âliyy (çok yüce)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Bir beşer için Allah'ın kendisiyle konuşması olacak şey değildir. Meğer ki bir vahy ile veya perde arkasından, yahut bir elçi gönderip de izni ile dilediğini vahyetsin. Muhakkak ki O; Aliyy'dir, Hakim'dir.
Muhammed Esed : Allah, insanla, ancak apansız gelen bir ilham aracılığıyla yahut bir perde arkasından (seslenerek,) yahut (vahyedilmesini) dilediği şeyi kendi izniyle vahyeden bir elçi göndermek suretiyle konuşur. O, şüphesiz yücedir, hikmet Sahibidir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bir beşer için sahih değildir ki, Allah onunla mükâlemede bulunsun. Ancak vahy ile veya bir hicap arkasından (kelâm ile) veyahut bir elçi göndererek kendi izniyle dilediğini vahyettirmesi ile (olan mükâleme) müstesna. Şüphe yok ki O, pek yücedir, çok hikmet sahibidir.
Ömer Öngüt : Allah'ın bir insanla konuşması mümkün değildir. Ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. O, yücedir, hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : Bir insanın, vahiy dışında veya perde arkasından ya da bir elçi gönderilmeksizin Allah ile konuşması mümkün değildir. İşte bu şekilde O, dilediğine kendi izni ile vahyeder. O, çok yüce ve hakimdir.
Suat Yıldırım : Allah bir insana ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından hitab eder, yahut ona Kendi izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir.Çünkü O yüceler yücesidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Süleyman Ateş : Allâh bir insanla (karşılıklı) konuşmaz. Ancak vahiyle (kulunun kalbine dilediği düşünceyi doğurarak), yahut perde arkasından konuşur; yahut izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir. O, yücedir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran : Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile yada perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek : Allah'ın bir beşerle konuşması ancak vahiyle veya perde gerisinden olur; yahut ona bir elçi gönderir de, Onun izniyle, Onun dilediği şeyi elçi ona vahyeder. Şüphesiz ki O pek yücedir ve sonsuz hikmet sahibidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 7.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 5253

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
22.364