Kütahya Osmanlı Kültürünü Yayma ve Yaşatma Derneği okyay derneği

Gerçek Tövbeleri, Allah Kabul Eder.

Anasayfa » Tasavvuf Konuları » Gerçek Tövbeleri, Allah Kabul Eder.
share on facebook  tweet  share on google  print  

Gerçek Tövbeleri, Allah Kabul Eder.

"Tasavvuf Konuları" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

 Gerçek Tövbeleri, Allah Kabul  Eder.

İblis, Allah’ın Affı ile Sizi Aldatmasın.

Müslümanlar arasında yaygın bir kanaat var. Ben Müslüman’ım, İslam ülkesinde yaşıyorum. Müslüman bir ailenin çocuğuyum. Hatalı bir davranışım olursa tövbe ederim. Allah dualarımı kabul eder. Günahkâr olarak ölsem bile, cehennemde biraz yandıktan gördükten sonra. Hz. Peygamberimiz bize şefaat edecek. Müslüman olduğumuz için, biraz geç de olsa, cennete gideceğiz. Cennet’te sevdiklerimiz ile birlikte sonsuza kadar yaşayacağız. Şeklinde yanlış kanaat var. Bu durum insanlarımızı rehavete sürüklüyor. Allah’ın emirlerine aykırı işler kolayca yapılıyor. Onun için bu konuyu idrak ettiğim kadarı ile açmaya çalışacağım. Umarım faydalı olur.

Yaratılış itibarı ile şeytanın telkinine açık bir nefsimiz ile daima Allah’ın rızasına uygun işler yapmamızı öğütleyen, hatalı davranışlarımızda, bizi ikaz eden bir ruhumuz var. İkisi de fizik vücudumuzu kendi isteği doğrultusunda yönlendiriyor. Ruhumuzun talebi yönünde bir davranış sergilediğimizde pozitif derecât kazanırız. Âdem atamızın Cennet’te yasaklanan meyveyi yemesi gibi, nefsimizin doğrultusunda bir eylem gerçekleştirdiğimizde derecât kaybederiz. Vefatımızda pozitif derecâtımız fazla ise cennete, negatif derecâtımız fazla ise cehennemi hak ediyoruz. (Müminun-102- 103). Ancak müminlerin tövbe imkânı var.

Tövbe Müminin Silahıdır.

Müminler için tövbe kapısı (Ölüm gırtlağa gelinceye kadar) daima açıktır. Tövbe, müminleri küfre düşmekten kurtaran bir silahtır. Mümin istemeden, Allah’ın rızasına uymayan bir olaya karıştığında hemen tövbeye sarılmalıdır. Fakat, olayın Allah’ın rızasına uygun olmayan bir davranış olduğunu bile bile günah işlenmez. Hz. Mevlânâ’nın “Bin kere tövbeni bozsan gene gel, burası ümitsizler dergâhı değildir.” Sözü istemeden işlenen günahlar için geçerlidir. Bu konuda Allah, aşağıdaki, ayette şöyle buyuruyor.

39/ZUMER-53: Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh(rahmetillâhi), innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur rahîm (rahîmu).

“De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki O; Gafûr'dur (mağfiret eden), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderen)."

Gerçekten de Allah bütün günahları af ve mağfiret edebilir. Fakat bunlar, istemeden işlenen günahlar olması gerekir. Âdem atamız yasaklanan meyveyi yiyince, Allah’tan af ve mağfiret diliyor. Onun için biz de bir günah işlediğimizde iblis gibi, bu günah değildir. Şeklinde itiraz edeceğimize,  Allah’tan af ve mağfiret dilemeliyiz. Fakat tövbenin şartları var. Aşağıdaki ayette tövbenin ilk şartı açıklanıyor

4/NİSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi), ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ .

“Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah'ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah'tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah'ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl'ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı.”

Tövbenin Şartları;

Çağımızda yaşayan resul’den af ve mağfiret dilemesini isteyeceğiz. Bu resul, Nebi olabildiği gibi, nebilerin olmadığı dönemlerde, varisi nebi olan veli resul olabilir. Mürşit olabilir. Resulün bu duası şefaattir. Yani, kişinin Allah’a yönelmiş, onun yolunda olması gerekir. Allah’a ve onun emir ve yasaklarına inanmayan kâfir kişilerin duası kabul olmaz. (Mümin-50). Tövbenin İkinci şartı, (Şeytan ve nefsin talebi ile) istemeden işlenmiş olmalıdır. Aynı hataya düşmemekte kararlı olmalıyız. Son olarak bireysel dua olmaz. Benzer günahlar için, tüm müminlerin de, af ve mağfiret edilmesi için dua edilmelidir. İslam’da, biz herkes için dua edeceğiz. Herkes de, bizim için dua edecek. Kuralı vardır. Başkalarını kendimizden aziz bilmek, işte budur.  

Tövbe çeşitleri ;

Tövbenin ilk çeşidi, günah işleyen kişinin Allah’tan af ve mağfiret dilemesidir. Allah dilediği kişinin duasını kabul edebilir. Etmeyebilir. Bunun garantisi yoktur. İkinci çeşidi, Yukarıdaki Nisa 64. Ayette izah edildiği gibi, bir veli resul yada mürşit huzurunda yapılan tövbedir. Allah, iki tarafın da tövbesini kabul edeceğini söylüyor. Allah’ın sözünde hulf yoktur. Mutlaka sözünü tutar, Aşağıdaki Furgan 70. Ayet’te bu husus anlatılıyor.  

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).

Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).”

Af ve mağfiret farkı.

Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi, “illa” deniliyor. Yani, sadece bu şekilde tövbe eden kişi denilmek isteniyor. Mürşit önünde tövbe eden kişi, imanı artan mümin oluyor.  Salih amel işlemeye başlıyor. Bu kişinin günahları af edildiği gibi bir de günahları sevaba çevriliyor. Yani, bir defa daha af ediliyor. İkinci affın mağfiret olması için, günah miktarı kadar sevap (pozitif derecât) veriliyor. Bu olay bir kişinin dünyada karşılaştığı en önemli ve en verimli hadisedir. Allah herkese böyle tövbeyi nasip etsin. Şimdi bir de tövbenin üçüncü çeşit’ini görelim. 

Nasuh Tövbesi :

Nasuh tövbesi, din görevlilerinin “Gelin beraber Nasuh tövbesi yapalım.” dedikleri gibi değildir. Salih kişi, evliyaların Allah ile rabıta halinde yaptığı tövbedir. Bir daha bozulması mümkün olmayan tövbedir. Çünkü kişi nefs tezkiyesini tamamlamış. Nefsi de ruh gibi Allah’ın emirlerinin daima yapılmasını ister hale getirilmiş. Kişinin içi dışı pür nur olmuştur. Anadolu’nun her yerinde türbeleri olan evliyalar böyledir. Çağımızda da yaşayan evliyalar var.Bunlara ulaşmak için bir cuma akşamı, gusül abdesti ile hacet namazı kılıp, Allah’tan sormak lazım.  

66/TAHRÎM-8: Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun).

“Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O'nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, her şeye kaadirsin.” derler. “

Nasuh tövbesinin Salihlerin yaptığı tövbe olduğuna itiraz edenler olabilir. Ayete dikkat edilirse, “Nebiler ve onunla beraber olanlar.” Deniliyor. Yetmez, bu kişilerin salah nurları var. Allah’a “Rabbimiz nurumuzu tamamla ve mağfiret et deniliyor.” Yani, İkinci, nur talebinde bulunuyorlar. Sıradan kişiler için böyle bir talep düşünülemez. Ayeti nasıl yorumlarsanız. Nasuh tövbesi yapanların salaha ulaşmış evliyalar olduğu çok açıktır.

9/TEVBE-126: E ve lâ yerevne ennehum yuftenûne fî kulli âmin merreten ev merreteyni summe lâ yetûbûne ve lâ hum yezzekkerûn (yezzekkerûne).

“Ve onlar, senede bir veya iki kere imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra tövbe etmiyorlar (Allah'a yönelmiyorlar) ve onlar zikir yapmıyorlar (Allah'ın ismini ardarda tekrar etmiyorlar).”  

Allah Müminleri çok ama çok seviyor. Kullarının dualarını, tövbelerini bekliyor. Onların pozitif derecelerini artırmak için zaman zaman imtihan eder. Kişi karşılaştığı olaylarda Allah’ın muradını düşünür. Felaketler karşısında sabreder. Her zaman Allah’a yönelip, onu zikreder. İstemeden bir günaha bulaştığında tövbe der.

4/NİSÂ-17: İnnemet tevbetu alallâhi lillezîne ya’melûnes sûe bi cehâletin summe yetûbûne min karîbin fe ulâike yetûbullâhu aleyhim ve kânallâhu alîmen hakîmâ (hakîmen).

“Fakat Allah'ın kabul edeceği tövbe, cahillik ile bir kötülük yapıp sonra, hemen tövbe edenler içindir ki, işte onlar, Allah'ın, tövbelerini kabul ettiği kimselerdir. Ve Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. “

25/FURKÂN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ (metâben).

“Ve kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a ulaşır (hayattayken ruhu Allah'a ulaşır).”

Yukarıda açıklandığı gibi, Allah kullarını bir nefs ile dizayn etmiş. İslah olmamış bir nefs kişiyi dalâlete götürür. Onun için kutsal kitabımızda, Allah’a imandan sonra, nefs tezkiyesi emrediliyor. Âdem atamızın nefsine yenilmesi, bir hikmet gereği meydana gelen olaydır. Biz de nefsimize yenilebiliriz. Atamız cennet’te nasıl tövbe etti ise, bizim de tövbe etmek gibi imkânımız var. Bir günah işlediğimizde tövbe edip, Allah yoluna tekrar girebiliriz. Onun yolunda Allah’ın yardımı ile dünyada mutlu, ahirette de cenneti hak edebiliriz.

3/ÂLİ İMRÂN-90: İnnellezîne keferû ba’de îmânihim summezdâdû kufran len tukbele tevbetuhum, ve ulâike humud dâllûn (dâllûne).

“Muhakkak ki, îmân ettikten sonra inkâr edenlerin ve sonra da küfürlerini artıranların, onların (üçüncü defa fıska düşenlerin) tövbeleri asla kabul edilmez. Ve işte onlar, dalâlette olanlardır.”

Tövbe edip aynı hataya düşmek, tekrar tekrar günahlarda israr etmek, bizi fıska götürür. Bunu üç defa tekrar edenlerin tövbesinin kabul edilmeyeceği yukarıda açıklanıyor. Allah bilinçsiz, istemeden günah işleyerek,  haddi aşanları tövbeye davet ediyor. (Zümer-53 ) Tövbe müminin silahıdır. Ancak, bunu oyuncak haline getiremeyiz. Bu düşünceler ile tüm günahlarımızdan tövbe edip, dünya ve ahiret mutluluğunu hak edelim.

İns.14.10.2021 

lutfitumturk@hotmail.com                                                                                               Lütfi Tümtürk

Kaynak : Lutfi Tümtürk
Tür : Diğer Tarih : 18.10.2021
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Sayfa Ziyaret Sayacı
31.790