Kütahya Osmanlı Kültürünü Yayma ve Yaşatma Derneği okyay derneği

Dünyanın imtihanı-3 Allah Zalimlerden Hesap Soruyor.

Anasayfa » Güncel Olayların Yorumları » Dünyanın imtihanı-3 Allah Zalimlerden Hesap Soruyor.
share on facebook  tweet  share on google  print  

Dünyanın imtihanı-3 Allah Zalimlerden Hesap Soruyor.

"Güncel Olayların Yorumları" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar
Dünyanın

Dünyanın imtihanı-3

Allah Zalimlerden Hesap Soruyor.

Dünya’nın Korona ile imtihanı devam ediyor. Avrupa ve Amerika şiddetle sarsılıyor. Biz, Bilim, teknoloji, refah ve zenginliğin merkeziyiz. Birleşmiş milletler, Güvenlik konseyi, Avrupa birliği gibi politik kurumlar bizden sorulur. IMF, Dünya Bankası gibi ekonomik merkezler, Petrol kuyuları gibi zenginlikler bizim kontrolümüzdedir. İstemediğimiz yönetimleri yıkar. Dünya’yı biz dizayn ederiz. Kimse bizden güçlü değildir. Diyorlardı.

Bu ülkelere ne oldu. Gözle görülmeyen, küçük bir virüs ile baş edemiyorlar. Diğer ülkeleri korkutmak için Uçaklar, roketler yapan fabrikaları, solunum cihazı ve maske yapamaya yetişemiyor, başka ülkelere giden sağlık malzemeleri, orta çağlarda olduğu gibi, hukuk dışı zorla el konuluyor. Bu medeni ülkelere ne oldu. Gerçi bunlar Korona öncesi, Türkiye’nin satın aldığı, parası ödenmiş uçakları vermiyor. Teröristlere arka çıkıyor. İran’ın ABD bankalarına yatırdığı paralarına da el koymuşlardı. Demek ki insanlar sıkışınca, cibilliyeti ortaya çıkıyor.

Virüsü yenmek için sağlık kurumları çalışıyor. Ancak, şimdiye kadar bu virüs de nereden çıktı. Tüm bilimsel çalışmalara nasıl direniyor. Neden bu belaya uğradık, diye hiç düşünülmüyor. Salgından önce yer sarsıntıları artmıştı. Yağış mevsimi geçiyor hâlâ etkili bir yağış yok. Bu yaz kuraklık yaşanacağı görülüyor. Şimdi de bu salgın tüm dünyaya yayıldı. Atom çağında bir virüsün yenecek aşı ve ilaç bulunamadı. Bu virüsü kim kontrol ediyor diye düşünülmüyor. Bu konuda geçmiş olaylardan da ders alınmıyor. Sadece, Orta Amerika ülkesi Nicaragua devlet başkanı olan Sayın Daniel Ortega’nın salgın için Allah’ın mesajı olabileceğini söylediğini duyduk.

Kainatın yaratıcı olan Allah, kullarının yeryüzünden mutlu olmalarını istiyor. Bunu sağlamak için nasıl davranmaları gerektiğini açıklayan kitaplarını ve bunları insanlara açıklayan resullerini her dönemde göndermiş. Buna rağmen insanlar, şeytanın etkisi ile birbirine zulüm etmeye başladığı zamanlarda, toplumları afetler ile uyardığını biliyoruz. Kutsal kitaplarda Ad, Hud, Semut gibi daha birçok kavmin, resullerin uyarılarına inanmadığı, insanların hidayetlerini engelledikleri için cezalandırılmış. İnsanlar tövbe ettiğinde hayat normale dönermiş. Tüm dünya’yı etkileyen böyle bir felaket,  sadece Nuh tufanında meydana geldiğini biliyoruz.

Netice olarak, bu afetin Allah’ın bir gazabı olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmenin sebebi olarak, çağımızda toplumlar arasında hak ve adaletin kalmadığı, Güçlülerin zayıfları sömürdüğü, zayıfların ezildiği, hak ve hukukun açıkça ayaklar altına alındığını, gerçekleri ifade edenlerin dışlandığı, uluslar arası kurumların, güçlü devletlerin kontrolünde olduğu bir devir yaşanmamıştır. İnsanlar (Özellikle Müslümanlar) inançları sebebi ile kınanıyor. Bu durumda kâinatın yaratıcısı olan Allah’ın, bu zulümlere müdahale etmesi, zalimleri cezalandırması çok doğaldır. Bu görüşe itiraz edenler için, yaşanan zulümlerden birkaç örnek vermek istiyorum.

1-İsrail haksız olarak yerleştiği Filistinde, Müslümanlara büyük zulüm yapıyor. ABD’nin desteği ile uluslar arası kurumların kararlarını hiçe sayarak, 50 seneden beri mazlum Filistinlileri eziyor. Dünya buna seyirci kalıyor.

2-Myanmar – Arakan Müslümanları, hükümet ve Budist çetelerinin baskısı altında ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Binlercesi öldürüldü. Halen yüz binlerce mazlum Müslüman Bengaldeş’te göçmen hayatı yaşıyor. Bu insanlar sadece inançları sebebi ile böyle bir zulme maruz kaldı. Dünya buna da seyirci kalıyor.

3-ABD ve Batı Avrupa devletleri uluslar arası, askeri, siyasi ve ekonomik kurumları kontrolü altına almış. İstedikleri kararı çıkartıp, küçük devletlerin hukukları açıkça çiğneniyor. Kontrol ettikleri güvenlik konseyi kararlarını uymayanlar, askeri güçler ile eziliyor. Bu kararları tanımayan İsrail’in zulümlerine ses çıkarılmıyor.

4-Irak, Libya, Kuveyt, Suriye gibi zengin petrol kuyuları olan ülkeler, politik manevralar ile karıştırılarak, düzeltme iddiası ile petrol zenginlikleri sömürülüyor. Bu siyasi hırsızlıklara dünya seyirci kalıyor.

6-ABD kontrol edemediği petrol zengini Venezuela ve İran gibi ülkeler üzerinde hukuk dışı baskı ile demokratik yönetimlerine müdahale ediyor. İran’ın ABD Bankalarındaki paraları geri ödenmiyor. Salgın hastalık yüzünden zor durumda kalan bu ülkelere, uygulanan yaptırımlar devam ediyor. Dünya buna seyirci kalıyor.

7-ABD, Uzak doğu ülkelerinde yaşanan kargaşaları önlemek bahanesi ile girdiği Afganistan ve Pakistan topraklarından çıkmıyor. Bu hükümetleri yok sayıp, istediği eylemleri yapıyor. Gücünü kötüye kullanıyor. Uluslar arası ticarette, Amerikan doları kullanmak istemeyenler üzerinde baskı uygulanıyor. Bu haksızlıklara karşı Birleşmiş milletler genel kulunun, İsrail için aldığı kararlar gibi, olumlu kararları uygulanmıyor.

8-ABD ve Batının siyasi manevraları yüzünden huzur kalmayan orta doğu ülkelerinden kaçan göçmenler, batı ülkelerine sokulmuyor. Ülkelerini terk etmek zorunda kalan bu mazlumlara insanlık dışı zulüm yapılıyor. Bu zorbalıklara, uluslar arası kurumlar seyirci kalıyor.  Bu adaletsizliklere Allah’ın müdahale etmesi kaçınılmaz.

10/YÛNUS-13: Ve lekad ehleknel kurûne rci kalması düşünülemez.min kablikum lemmâ zalemû ve câethum rusuluhum bil beyyinâti ve mâ kânû li yu’minû, kezâlike neczil kavmel mucrimîn.

“Andolsun, sizden önceki devirlerde yaşayanları zulmettikleri zaman helâk ettik. Ve onlara resûlleri beyyineler (deliller) ile geldi. Ve onlar inanmadılar. Mücrim kavmi işte böyle cezalandırırız.”

Görüldüğü gibi geçmiş devirlerde de böyle olaylar yaşanmış. Allah da, zalimleri yer sarsıntısı, sel felaketleri ve salgın hastalıklar gibi olaylar ile cezalandırmış. Ancak, bu aşamada şunu da açıkça ifade etmek zorundayız.  Bu olaylardan evvel, toplumlar Nebileri veya nebilerin olmadığı zamanlarda, nebilerin varisleri olan veli resuller tarafından uyarılmış. Kutsal kitaplarda bunun pek çok örnekleri var. Çağımızda da bu uyarıların yapıldığını biliyoruz. Bu görüşümüze itiraz edenler olacağını tahmin ediyorum. Onun için aşağıdaki ayeti de verelim.

28/KASAS-59: Ve mâ kâne rabbuke muhlikel kurâ hattâ yeb’ase fî ummihâ resûlen yetlû aleyhim âyâtinâ, ve mâ kunnâ muhlikîl kurâ illâ ve ehluhâ zâlimûn(zâlimûne).

“Ve senin Rabbin, ülkelere, onların ana şehirlerine, onlara âyetlerimizi okuyan bir resûl göndermedikçe helâk edici olmadı. Ve Biz, onun halkı zalim olmadıkça (zulmetmedikçe) ülkeleri helâk edici olmadık.”

Görüldüğü gibi yoldan çıkan ülkelere uyarıcı veli resullerin gönderildiği açıklanıyor. İsra suresi-15. Ayetin son kısmında, “Biz, bir resul göndermedikçe azap edici olmadık.” İfadesi de, bunu anlatıyor. Yukarıda maddeler halinde sıraladığımız hukuksuzlukların altında yatan temel sebep, inanç farklılığı olduğu çok açıktır. Allah kendisine inanan ve onun yoluna giren kişilerin hidayetlerine mani olunmasını asla af etmez. Suriye şehirlerinin bombalanması sırasında yaralanan sekiz yaşındaki bir çocuğun ölürken, “Bunları Allah’a anlatıp şikayetçi olacağım.” dediği sosyal medyada yayınlanıyor. Allah masumların dualarını kabul eder.

Sözün kısası, bu salgın hastalık, Allah’ın bir azabıdır. Bu azaptan kurtulmanın yolu, tövbe edip, yaşanan adaletsizliklerin son bulmasıdır. Salgının ilk neticesi Yurtlarından kaçmak zorunda kalan mazlum Suriye’lilerin bombalanmaları durdu. Bu zulmü yapanlar salgın felaketi ile uğraşmaktan artık onlar ile ilgilenmez oldu. Fakat Filistin’de mazlumlar üzerindeki zulüm devam ediyor. Irak, Suriye ve Libya’nın petrol zenginliklerinin işgali devam ediyor. Göçmenler hâlâ yollarda, arazilerde çile doldurmaya devam ediyorlar. Bu zulümler bitmeden, bu salgının bitmesinin mümkün olacağını sanmıyorum.

6/EN'ÂM-49: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ yemessuhumul azâbu bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).

“Ve âyetlerimizi yalanlayan kimselere, fasık olmalarından dolayı azap dokunacaktır.”

Ancak, bu azaptan masumlar da nasibini alıyor. İslam ülkeleri de, bu salgından çok zarar görüyor. Allah’ın Enfal suresi-25. Ayette-“Sizden, sadece zalim kimselere isabet etmeyen, Fitneden sakının.” Ayeti ile verilen mesaj budur. Gerçi, Müslümanlar da, Allah’ın tevhit ve teslim emirlerini yaşamıyor. İslam toplumlarının hepsi birbiri ile kavgalı, birikimlerini ve zenginliklerini kardeşleri ile değil, batı ile paylaşıyorlar. Bu yüzden onlar da cezalandırılıyor. Kabe yolları kapandı. Umre yapılamıyor. Camilere girilemiyor.

Görüldüğü gibi kimse, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” Diyemez. Çünkü o yılan eninde sonunda size de ulaşacaktır. Güvenlik konseyinin keyfi uygulamalarına ses çıkarmayan, büyük devletlerin korkusu ile İslam ülkelerine düşmanlık yapanlar. Korkunun ecele faydası yoktur. İsrail’in Mübarek Kudüs’ü başşehir ilan etmesine ses çıkarmayan ülkeler. Yarın fanatik Yahudiler kapılarına dayanınca, pişman olmanız fayda vermeyecektir.

Tüm toplumların, başkaların haklarını gözetmek şartı ile ülkelerinde huzur içinde yaşama hakları vardır. Dünya nimetleri tüm insanlara yeter. Çoğunluğun hâkim olduğu demokratik ülkelere herkes sahip çıkmalı. Atalarımız olan, Osmanlı döneminde, birçok kavim ve toplum inanç ve kültürlerine saygı gösterilerek,  600 yıl huzur içinde yaşamış. Bu kardeşlik çağımızda da yaşanabilir. Yeter ki zalimlere fırsat verilmemelidir. Bu düşünceler ile okuyucularımızın Mübarek ramazan aylarını kutlarım. Yüce rabbimizin ülkemizi, İslam âlemini ve masumları her türlü felaketlerden korumasını ve huzur içinde bayrama ulaştırmasını dilerim.

24 Nisan 2020

lutfitumturk@hotmail.com                                                                                        Lütfi TÜMTÜRK

Kaynak : Lütfi Tümtürk
Tür : Diğer Tarih : 26.04.2020
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Sayfa Ziyaret Sayacı
23.390